Özgeçmiş

Yazar, gazeteci ve araştırmacı Ali Nadi Ünler, çeşitli yazı türünde kalemini kullanmış, Gaziantep'in en eski gazetecilerindendir.

Ünler, 12 Ekim 1895 tarihinde Gaziantep'in Sengi Nakkaş mahallesinde doğdu. Dört beş yaşlarında iken Kur’an-ı Kerim öğrensin diye önce bir avrat hocaya verilmiştir. Avrat Hoca da günde 10-12 saat adeta bir tutuklu yaşantısına girdiğinden, buraya bir türlü ısınamamış, 10 Yılında iken Kur’an-ı Kerimi babasından öğrenmiş ve hatmetmiştir.

1906'da Mecidiye denilen 3 sınıflı okulu 2. olarak, 1912’de Numune Rüştiyesini de pek iyi derece ile bitirip, 1913 de Halep Suhaniye'sinin sınavlarını kazanarak parasız yatılı okuluna girmiş ve orada ibretli günlerini yaşamıştır.

Ömrünün çoğu savaşla geçen Ünler Egemenlik Savaşı sırasında batı cephesindeki hizmetlerinden ötürü aldığı istiklal madalyası noter tasdiklidir.

Ünler, Sabah Gazetesinde "ADSIZ KAHRAMANLAR' başlığı altında yüzden fazla isim yayımlamıştır.

Gaziantep’te Kültür Sanat ve Edebiyatta İz Bırakanlar s.197 (Ahmet AYAZ)

Ali Nadi Ünler 1895 yılında Gaziantep’te doğmuştur. Annesi Hatice Hanım, babası Halin Efendi’dir. İlk ve rüştiye öğrenimini Gaziantep’te yapmıştır. Halep Sultaniyesi’ne yarışma ile gererek parasız yatılı okumuştur.

Birinci Dünya Savaşının patlaması üzerine 1915 yılı ocak ayında 21 arkadaşı ile birlikte gönüllü asker olarak İran Azerbaycan’ına gitmiş; Van’ın sukutü üzerine birliği ile birlikte Bitlis’e dönmüştür. Bitlis’te tifüse yakalanmış ve bu şehrin boşaltılması üzerine hasta olarak Diyarbakır’a gelmiştir. Diyarbakır’dan da hava tebdili alarak Antep’ dönmüştür. Hava tebdilinden yararlanarak bir sene daha Halep Sultaniyesi’nde okumuştur. 1916’ da İstanbul yedek subay talimgâhına sevk olunmuş ve 1917 yılı başında Filistin cephesine sevk edilerek Mart 1918’de Filistin savaşına katılmıştır. 20 Eylül 1918’de esir düşmüştür. Mısır’da Helyupolis esir kampında bir yıl kalmıştır. 1919 Ekim ayında Antep’e gelmiştir.

1920 Şubat’ında Kilis yolu Kuvay-ı Milliye kumanda muavini olarak Şahin Bey’in emrine verilmiş, Şahin Bey’in şehadetinden sonra Antep’e dönmüştür.

Antep savaşının başından sonuna kadar bütün cephelerde, savaşmış, Şubat 1921’de huruç hareketi ile şehirden çıkarak Maraş’taki 9. Tümen 25. Alayda 12.bölük komutanı olarak görev almıştır. Aynı yılın temmuz ayında birliği ile beraber Garp cephesine giderek 1921 yılında Sakarya savaşına katılmış, savaş esnasında sol bacağından yararlanmıştır. 1922 Başkumandanlık meydan muharebesine katılarak Lozan sulhundan sonra 1922 Ağustos’unda terhis olunarak Antep’e dönmüştür. Altı sene cezaevi ve Bucak müdürlüklerinde bulunmuştur. On beş sene gazetecilik yapmıştır. Birinci Dünya Savaşında tekrar silâhaltına çağırılmış, 18 ay askerlik yapmıştır. 1945 Şubatından 1961 Ağustosuna kadar bir tekstil fabrikasında müdür olarak çalışmıştır. 1986 yılında vefat etmiştir.

Kültür Adamları (KENT ARŞİVİ)

Ali Nadi Ünler çeşitli yazı türünde kalemini kullanmış Gaziantep'in en eski gazetecilerindendir. 1930’Dan beri kısa aralıklarla hiç durmadan yazmaktadır.

12 Ekim 1895 tarihinde Gaziantep'in Sengi nakkaş mahallesinde doğdu. Halil baba adıyla anılan babası Urfa'nın şeyhlik ve dervişlikle tanınan Haci Kermo (Kaci Kerim) adlı ünlü bir ailesindendir. Halil Baba birinci ve ikinci eşleriyle, ikinci eşinden olan bütün çocuklarının ölümü üzerine kendini Urfa'dan dışarı atmış, 1890 yılında Antep'e gelerek burada yerleşmiştir. Gaziantep'te divan sahibi bir şair olan Birecikli Bektaşi dedesi Hasan Kâşif Babanın Antep hali­fesi olan Halil Baba iyi huylu, yalan ve haramdan kaçan herkese saygılı kanaat sahibi bir kimse olarak adını bırakmıştır.

1892 yılında Antep'in belli ailelerinden Besnioğlu Ali Ağanın km Radice hanımla evlenmiş, Ali Nadi Ünler bu evlilikten doğmuştur.

Öğrenimi:

Ali Nadi 4-5 yaşlarında iken Kur'an-ı Kerim öğrensin diye önce bir avrat hocaya, verilmiştir. Avrat hocada günde 10-12 saat adeta bir tutuklu yaşantısına girdiğinden buraya bir türlü ısınamayıp on yaşında iken Kur’an babasından öğrenip hatmetmiştir.

1322 yılında (M. 1906) Mecidiye Mektebi denilen üç sınıflı okulu ikinci olarak, 1325-1328 M. 1909- 1912 ders yılında Numune rüştiyesine girerek burasını da pek iyi derece ile bitirmiştir.

1328-1329 1912-1913 yılında Halep Sultanisine giriş sınavlarını kazanarak parasız ve yatılı olarak girmiştir. Halep Sultanisinde gençliğinin iyi olduğu kadar çok ibretli günlerini yaşamıştır. Balkan Savaş felaketi bu okulun öğrencileri arasında bulunan Arap, Ermeni, Süryani gibi çeşitli milletlerden kimseleri pek şımartmış, bunların tutumları onu ve arkadaşlarının bir yandan üzerken, öbür yandan da ulusal bilinçlerinin uyanıp gelişmesinde etken olmuştu.

Orduya Gönüllü Yazılıyor:

1914 de başlayan Birinci Dünya Savaşına Osmanlı Devleti de katılınca öğrenciler arasında savaşta hiç olmazsa gönüllü hasta bakıcı olarak girip burada yararlı olmak isteği belirmişti. 1915 yılı başlarında İstanbul’dan Halep'e Birinci Kuvayı Seferiye adı verilen seçkin bir tümen gelmiş, Halep Sultanisinden içinde kendinin de bulunduğu 23 öğrenci tümen komutanlığına başvurarak gönüllü hasta bakıcı olarak orduya katılmak istediğini bildirmiştir Gönüllüler içinde Gaziantepli olarak kendinden başka Abdülkadir Dai, Mehmet Tekin, Sıtkı Hocaoğlu, Hasan Tahsin ve Fehmi Kayaalp da bulunmuştur. 22 Ocak 1915’de Birinci Kuvveyi Seferiye doğuya hareket emri alır. Gönüllüler, okulun bandosu, öbür öğrenciler eşliğinde Bağdat istasyonuna kadar uğurlanır. Tümen önce Akçakale'ye buradan da Urfa'ya gider.

O zaman Urfa Mutasarrıfı olan Haydar Bey Onurlarına Urfa sanat okulunda bir de akşam yemeği verir. Önlerine kılavuzlar katarak. Urfa'yı gezdirir. Birlik bir süre sonra Diyarbakır’a yollanma emri alır. Ancak ilk moladan sonra geri Urfa'ya hareket emri verilir. Akçakale üzerinde Musul'a doğru yola çıkarlar. Resülayn, Nusaybin üzerinden yolculuklarına sürdürerek mart ayı başında Musul'a yetişirler. Yolculuğun yaya bölümünü kimi günler yağmurdan sırılsıklam ıslanarak, kimi günlerde ise çöllerde kavrularak geçer.

Yollarda hastalanan erler için Musul'da bir askeri hastane açılır. Buranın hasta bakıcıları gönüllülerden seçilir. Tam bu sırada Urfa Mutasarrıfı Haydar Bey Musul valisi atanarak buraya gelir. Gönüllülerle çok yakından ilgilenir. Musul sultanisinde bir de akşam yemeği verdirir. Urfa'da olduğu gibi kendisi de yemekte hazır bulunur.

İran Yolculuğu:

Musul'da bir süre daha kaldıktan sonra İran'a hareket emri gelir. Hastanenin taşınması arabalarla yapılmış ise de Musul'dan sonra arabaların hareketlerine yolların elverişsiz olması nedeniyle hayvanlara semer vurularak yolculuk sürdürülür. Haydar bey gönüllülerin çantalarını yüklenmek üzere iki katır vermiş ise de avrıldıktan iki gün sonra çantalar geri omuzlarına verilerek katırlara hastanenin başka nesneleri yüklettirilir.

 

Mart sonunda tümen Dicle'nin sol kıyısına geçer. Buradan da Erbil ve Ravandiz yoluyla 13 nisanda İran sınırı geçilir Halkı Azeri Türkleri olan Rumiye kentine varır. Buradan kuzeye dönerek 28 nisanda Dilman kentine yetişilir. İşte burada Ruslarla savaşa tuşturlar. Dilman ovasındaki savaşta Rusları yenerek onlardan temizlerler. Ancak, kuzeydeki Rus müstahkem mevkiine yapılan taarruzda tümen gücünün üçte biri kaybedilir.

Savaşla birlikte Ali Nadi Ünler ve arkadaşlarının da görevi başalar. Yaralıları pansuman eder, ameliyatlarda doktorlara yardımcı olurlar. Burada hasta bakıcıları en çok tedirgin eden konu, açtıkları sargı bezlerinde bile sıralanan bitlerdir.

Van'ın düşmesi nedeniyle geri çekilinir. Tümen burada yaralıları tedavi edip geriden gelecek yardımcı güçleri beklerken Van’da ki Ermeniler ayaklanır. Rus'lar Ermenilerin yardımına koşarak Van'ı düşürürler. Böylece tümenin gerisiyle bağlantısı kesilir. Geri çekilmek durumu belirir. Tümen önce Yüksek Ovaya buradan da Başkale’ye geldikten sonra ana yolu bırakarak karlı dağlara düşerler. Çok sıkıntılı ve yorucu bir yolculuk başlar. Taşan dereleri geçerken ıslanarak, geceleri karlan ·süpürerek kurdukları çadırlarda yatıp yolculuğu sürdürürler. Bu sıkıntılar yetmezmiş gibi erzakları biter. Açlık başlar. Bu koşullar altında 25 gün yolculuktan sonra Bitlis'e yetişirler.

Diyarbakır’a Dönüş:

Bitlis'te bir menzil hastanesi açılır. Gönüllüler burada da görev başına koşarlar. Hastanenin başındaki Doktor Kâmil bey gönüllüleri subay tabildotundan yedirip içirilir. Burada geçici bir rahata kavuşurlar. İşte tam bu sırada Ali Nadi tifüse yakalanır. Subay Hastanesine yatırılır.

Temmuz ortasında Bitlis'in bo$alt1lmas1 hastanenin Diyarbakır'a taşınması emri gelir. Yan koma halindeki Ali Nadi'yi Hopalı Nusret adında bir erin bakımına vererek çıplak bir katır sırtında Diyarbakır yoluna düşülür. Ali Nadi bu yolculukta yaşamının en acı günlerini geçirir. Kaç kez koma halinde götürülür. Oturak yerleri kabarır, vücut yapısının sağlamlığı sayesinde bu zorlu hastalığı yener. Diyarbakır’dan yardım için yola çıkan arabalar yetişmekle hastalar bunlara bindirirler. Diyarbakır’a vardıktan sonra bir hastane haline getirilen Diyarbakır öğretmen okulunda bir odaya yerleştirilir.

Tebdili hava ve okula dönüş:

Diyarbakır’da bulunduktan sırada gönülleri çok üzen bir olay geçer. Kendilerine baba gibi bakan baştabip Dr. Kâmi Bey tifodan ölür. Kâmi beyin ölümünden önceki isteği üzerine gönüllüler altı aylık tebdil hava adıyla memleketlerine gönderilirler.

Ali Nadi Bey tebdil hava ile dönüşünde anne ve babasının Nizip'­te bulunur. 22 eylülde okullar açıldığından öğrenimini tamamlamak üzere Halep'e gider Daha önce yakalandığı malarya okulda da onu zaman zaman hırpalanmasına, hafta hastanede ve revirde günleri geçmesine rağmen sınıfı üçüncülükle geçerek Antep'e döner.

Yeniden Askerlik:

Ali Nadi, yaşıtları hep asker olduğundan askerlik şubesine başvurarak yedek subay talimgâhına yollanma emrini alır. Yaya olarak önce Mamuriye'ye, buradan trenle Gülek boğazına, sonra bir Alman kamyonu ile Pozartiya, buradan da yine trenle İstanbul’a gider. Talimgah komutanlığına başvurur. Sırayla bir ay kayı kabul bölüğünde, bir ay acemi ikmal taburunda eğitim görür. Bir ay da devreyi ula taburunda kalır. Aynı birlikte Celal Kadri öğretmen olarak bulunduğundan onun yardımıyla Yeşilköy’deki makinalı tüfek talimgahına verilir. 1 Eylül 1916 da göreve başladığı talimgâhta için ay eğitimden sonra Bandırma'da bulunan 5. ordu emrine verilir. Buradan da ağır makinalı tüfek bölüğüne görevlendirilir. Bir ay sonra Manisa'da yeni kurulan 59. tümen emrine atanır. Çanakkale Savaşının kahramanlarından 57. Alay Komutam Mehmet Şefik Bey onu 179. alayın makinalı tüfek bölüğünün kurulmasıyla görevlendirilir. Böylece bir sure Manisa da, sonra 1917 Temmuzun da Nazilli'de 183. alay makinalı tüfek bölüğüne atanır, burada yaşamaya başlar. Tümeni Filistin Cephesine hareket emri aldığı sırada kurulmasına memur edildiği bölüğün tüfekleri gelmediğinden bir süre Aydın'da kalır. Ekim ayında sözü geçen tüfekler gelince bölüğüyle birlikte Filistin'e yollanır. Halep'te kaldıktan 15 günlük sürede anne ve babasını buraya çağırıp görüştükten sonra yeniden yola çıkarak 9 Mart 1918 de Nablıs'taki ordu karargâhına yetişir. Burada 3. Kolordunun 1. tümeni emrine verilir. Cilcilya'daki alay karargahına katılır.

Bölüğünün bir gün sonra katıldığı savaşta geri çekilmesinden sonra dağılması üzerine onu 124. alay 1. tabur makinalı tüfek bölüğüne verirler. Bölük emrinde bulunduğu sırada ordu komutanı Mustafa Kemal Paşa ve kolordu komutanı İsmet beyi yakından görür. Rütbe yükselişi. yani subay adaylığından teğmenliğe geçişi inhadan tam bir yıl sonra kendine bildirilir.

Esaret ve Tahliye:

19 Eylül 1918' de başlayan düşman saldırısı sonunda birliğin on ve arkadan 9evrilmesi sonu esir edilerek Süveyş kanalı sahilinde Komlona'ya buradan da trenle Heleyepalus Tutsak kapma götürülür. Kampta ilkin erler bölümüne konularak sıkıntılı günler geçirdikten sonra astsubaylar bölümüne aktarılır. Biraz daha nefes alır.

24 Eylül 1919’da trenle İskenderiye'ye buradan da vapurla İstanbul’a götürülerek özgürlüğüne kavuşur. İstanbul’da Selimiye kışlasına misafir edilir. 15 gün kışla ile Harbiye Nezareti arasında gidip geldikten sonra esaret maaşı ile yolluğunu alarak Antep'e döner. Ancak, Konya'da Mevki yerine yük vagonuna bindirilerek Adana'ya gönderilir. Yolda Ermenilerin saldırısına uğrayarak öldürülme tehlikesi haber verildiğince yine kaygılı saatler geçirir. Sonra Halep treniyle Katma'ya buradan da hayvanla Kilis'e, Antep'e döner.

Gaziantep Savunmasında Hizmetleri:

Antep'te İngilizler gider Fransızlar gelir. Savaş günden güne kaçınılmaz bir ortama gelir. Bu sırada bir gün Antep Müdafaa-i Hukuk derneğince çağrılarak Kilis yolunda savaşan Sahin beyin yanına yardımcı olarak, görev verildiği bildirilir. İsteğe uyar, hemen Şahin beyin yanına gider. 22 Şubat 1920’den şehadet tarihi olan 28 Mart 1920 gününe kadar şehit kahramanın bütün savaşlarına katılır. Vazifeye bağlılık ve ciddiyetiyle önceki komutanlar gibi Şahin de sevgisini kazanır.

Şahin beyin bilinen şehadetinden sonra aziz şehidi Mülk köyünde gömdürür hasta olarak Antep'e döner. Bir süre evinde yatar. Daha sonra Kılınç Ali beye yaverlik eden Celal Kadri beyin yardımı ile iaşe işlerine verilir. Gaziantep Savaşının birinci devresini bu görevde geçirir. Mütareke sırasında asker kaçaklarının izlenmesiyle görevlendirilir. Savaşın ikinci dönemi başlayınca hafif makinalı tüfek takım subaylığına atanır. Çınarlı savaşında düşmanın evleriyle okul arasında yapmaya çalıştığı barikatı önler Daha sonra bir ay kadar inşaat müfreze komutanlığı yapar. Çınarlı’yı ağır topların ateşine dayanacak güçte tahkim eder. Kasım ayında anne ve babasının Nizip'e götürüp bırakır, geri döndükten sonra Yıldırım taburu birinci bölük takım komutanı olur. 30-31 Ocak 1921 ve 6-7 Şubat 1921 tarihlerinde yapılan huruç; hareketlerine katılır. İkinci eylemde dışarı çıkar. Anne ve babasını görmek üzere Nizip'e gider. Burada babasının bir ay önce öldüğü hakkındaki acı haberle karşılaşır. Üç gün annesinin yanında dinlendikten sonra Kızıkhamurkesen'de bulunan 25. alaya katılır. Sonra alayıyla birlikte Maraş'a gider. Buradan ikinci kolordu yeni baştan kurulmakla 25. alay 3. tabur 1. bölük komutanı olarak acemi eratın eğitim ve öğretimiyle uğraşır.

Sakarya Savaşında:

Maraş'ta bulunduğu Sırada birliğine batı cephesine hareket emri verilir. Andırın üzerinden Toroslardaki tren istasyonuna ve buradan da trenle Akşehir'e varır. Bu sırada düşman Akşehir hattında mevzilenmiştir. Akşehir'de 15 gün kadar eğitim ve öğretimle uğraşırlar. Düşmanın 12 Ağustos’ta Ankara üzerine saldırıya geçmesi üzerine bağlı olduğu birlikle birlikte hareket ederek Karafakılı köyünde orduya katılır. 23 Ağustos’ta Sakarya Savaşları başlar. Alayı da bu savaşa, katılır. Haymana'nın Karasüleymanın köyü yakınında düşman mermileriyle sol bacağı kırılmak suretiyle ağırca yaralanır. Ilgınlı Ahmet çavuş adında bir erbaşın yardımıyla savaş çizgisinden geriye götürülür. Kağnıdan trene kadar çeşitli araçlarla dört günde Ankara'ya getirilir. 2,5 ay hastanede arka üstü yatmak suretiyle kalır. Taburcu edilince iki ay tebdili hava verilir, 26 günde Konya, Ulukışla, Niğde, Develi, Göksün, Maraş yoluyla Antep'e gelir. Tebdil havasını burada geçirir.

Büyük Savaşta:

Hava değişimi süresinin bitmesiyle 15 Mart 1922 de yola çıkarak cephedeki birliğine katılır. Kolorduca aldığı yara sonucu sol bacağının kısalması göz önüne alınarak nakliye taburunda görev verilir. Kol komutam olarak Başkomutanlık Savaşına katılır. Zaferi izleyen günlerde 11 ay kadar Balıkesir ve Ayvalık'ta bulunur. Sonra 7 Ağustos 1923 tarihinde terhis edilerek Antep'e döner.

Ali Nadi 1915 yılında başlayan ve sekiz sene süren askerlikten sonra Antep'e gelince bir iş aramak zorunda kalır. İmtihanla ceza ve tutukevi müdürlüğüne atanır. Vali Hüsnü beyin koruma ve yardımı ile bir karışıklık ocağı durumunda bulunan bu yeri düzeltir. Sonra Kilis'in Polateli bucak müdürlüğünde üç ay sonra rütbe yükselişiyle Musa beyli, sonra Besni Perveri nahiye müdürlüğüne atanır. Burada bir iftira sonucu görevden alınır. Ancak, askeri hizmetleriyle birlikte 20 yılı doldurduğundan 1930’da kendi isteğiyle emekli olur.

Mayıs Eylül 1930 tarihleri arasında bina yazım komisyonu üyeliği yapar.

Gazete ve Matbaa Müdürlüğü Halkevi Kol Başkanlığı

CHP 1930 da Gaziantep adıyla bir gazete çıkarmaya başlar. Önce gazetenin muhabirlik ve yönetim görevlisi olarak işe başlar. İlkin zorluk çektiği bu işe sonra alışır. Bu sırada CHP de iktidar değişikliği olduğundan Ömer Asım Aksoy, Ahmet Muhtar Göğüş, Abdülkadir Göksel iş başına geçmiş bulunduğundan onu korumalarına alırlar. Nadi Bey ise bu yöneticiler için partinin gerekli bir elemanı olmuştur. Halkevlerinin açılışından sonra bu kuruluşta kitap saray ve yayın kolu başkanlığına getirilir. 13 yıl bu görevi sürdürür. Ayrıca Gaziantep Gazetesinin yazı işleri ve matbaa müdürlüklerini de yürütür. 1937’den 1941’e kadar Türk Hava Kurumu başkanlığını yapar. 1941’de 4. kez askeri elbiseyi giyer 1,5 yıl 20. Tümen emrinde görev yapar. 1945’den 1961 yılına kadar Veliç iplik fabrikası müdürlüğünü yapar. 1963 yılında yeniden açılan Halkevini kurar üç buçuk yılda başkanlığını yapar. Şimdi Muharip Gaziler Derneği Gaziantep şubesi başkanı, Huzurevleri yaptırma derneği üyesidir.

Ali Nadi Bey 19 Aralık 1923’de Tuzcuada (Muzafferiddinzade) Mehmet Ali efendinin kızı Fatma hanıma evlenmiş, bu evlilikten Ayhan, Orhan adlarında iki oğlu ile Bedia Türkan, Hatice Altan adlarında iki kızı olmuştur. Oğlu Ayhan Avukat ve hukuk doktorudur. Orhan İş Bankası müdürlüğünden emeklidir. Kızı Hatice Altan emekli öğretmen ve gazeteci Burhan Cahit Günenç’le evlidir. Ali Nadi Bey Sabah Gazetesi sahibi Osman Tuzcu'nun eniştesidir.

Gaziantep Savunmasından ve istiklal. Savaşındaki hizmetlerinden ötürü iki istiklal madalyasının sahibidir.

 

 

Yapıtları:

Ali Nadi Ünler yazımızın başında da belirttiğimiz gibi elli yıldır durmadan yazmaktadır. Fıkra, röportaj, başyazı ile folklor, tarih ve sosyal araştırmaları konu eden sayısı binleri bulan çeşitli yazılan yayınlamıştır. Bugün yaşı doksana doğru tırmandığı halde, kafası ve kalemi yurda hizmet yolunda işlemektedir.

1939 yılında Şakir Sabri Yener ve kendisiyle birlikte Başpınar Dergisini kurmuştuk.

Yazılış ve yayın tarihleri sırasıyla şunlardır:

1.            1935 yılında yayınlanan. Halkevi Broşüründe çıkan Gaziantep Savunmasına ilişkin yazısı. Broşürdeki kimi yazılarda da ayrıca emeği geçmiştir.

2.            Cumhuriyetin 15. Yılı için Halkevi adına hazırlanan broşürdür.

3.            Gaziantep Savunması. Bu yapıt birçok fotoğraflar, üç krokiyle donatılmıştır. Ortanın üstünde 307 sayfadan oluşan yapıt Belediyece 1969’da bastırılmıştır. Yapıdın telif hakkını belediyeye armağan etmiştir.

4.            Adsız Kahramanlar: Yüzden fazla adı kapsayan bu yapıt Sabah Gazetesinde tefrika edilmek suretiyle yayınlanmıştır.

5.            Folklor tarih ve sosyal araştırmaları ayrı iki cilt oluşturacak kadar olup başta Başpınar Dergisi, Gaziantep ve Sabah Gazeteleri olmak üzere yerel basında yayınlanmıştır.

6.            Aydi Baba, Ömer Aksoy'ca yazılan bu yapıtın haşiyelerine yardımcı olmuştur.

7.            Antep Harbi. Antep Harbinin normal okuryazar bir vatandaş tarafından en iyi şekilde öğrenileceği biçimde özet olarak 50 sayfalık bir kitapçık. İçinde Antep Harbiyle ilgili resimler ve krokiler bulunmaktadır.

8.            Suriye ve Kilikya Muharebeleri: Gaziantep Savaşı sırasında Fransız komutanı olan Colonel Andrea'ca da yazılan Türkçesi yayınlanan yapıtın bugünkü yazı ve konuşma diline çevirisi

Ali Nadi Ünlerin Egemenlik Savaşında batı cephesindeki hizmetlerinden ötürü aldığı istiklal Madalyasının Noterlikçe çıkarılmış bir örneği.

Metni işbu vesika zahrında mükerrer bulunan 66 Numaralı kanunun mucibince verilecek olan İstiklal Madalyası vesikası No. 3493

Mühacedeyi milliyede basan Hamaset ve fedakarisinden dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15.2.1926 tarihinde vuku bulan üçüncü içtima senesi 56’ncı içtimanın birinci Celsesinde zirde hüviyeti muharrer Ali Nadi Bey'e bir kıt'a kırmızı şeritli İstiklal madalyası verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti 17.3.1926

Gazi M. Kemal

İstiklal madalyası alan zatın hüviyeti:

Gaziantep'in Boyacı Mahallesinden ihtiyat Milazım sanisi Ali Nadi Bey

Yazılar