Gaziantep Harbinde son muhasaranın son günlerinde şehirde açlık en had bir dereceyi bulmuştu. Ahalinin dörtte üçü hicret ettiği halde şehirde daha onüç bin nüfus vardı. Askerler bile zerdali çekirdeği ekmeğini güç bulurlarken, tabii bu halka yiyecek tedarik etmek imkânsızdı. Hali vakti yerinde olan aileler bile açlığın amansız pençesinde kıvranıyordu. Annacar hadisesinden sonra Pazaryeri şimdiki Et Halının bulunduğu Zincirli Bedestende kurulmuştu. Herkes burada halı, kilim, yatak, yorgan gibi en lüzumlu eşyalarını satıyor ve bunun parasıyle bulurlarsa yiyecek bir şeyler alıyorlardı.

Sokaklarda dilenciler çoğalmıştı. Fakat hiç bir dilençi para kabul etmiyor. Hayatını daha bir kaç gün idame ettirebilmek için yiyecek bir şey istiyordu.

Bu muhasarada hayvanlarda insanlar gibi açtı. Yazıcık semtinde gece abdest bozmuya çıkan bir çocuk aç bir köpeğin taarruzuna uğramış, feryadına koşan annesi çocuğunu parçalanmış bulmuştur.

Bu açlığın derecesini anlatabilmek için bir vaka daha zikretmeden geçmiyeceğim:

Kânunu saninin son günlerinde idi. Odun Pazarına ölmüş bir at lâşesi atılmıştı. Lâşenin başına biriken kadınlar bunu paylaşmak için birbirleriyle boğuşmakla beraber beş dakika içinde elleriyle parçalanmış lâşeyi bitirmişlerdi.

Ali Nadi ÜNLER