Muhterem arkadaşım Şakir Sabri Ye ner mecmuamızın geçen sayısındaki kitabeler sahifesinde bize, Kadı kastalının meşhur şair Nabİ tarafından yazılmış kitabesini verdi. Bu kitabeye göre, 1122 Hicri yılında Antepte Kadı Mahir Efendi, su azlığından sakinlerinin sinesi kuruyan Antebi Allah rızası için ihyaye hulusu tam ile himmet etmiş, yaratılışdan beri dağların arkasından geçen sacur namında cana can katan akar suyu dağın tepesinde yirmi dört arşın derinliğinde on sekiz kuyu açtırıp bunları birbirine bağlayarak kayalar içinden suyu getirtmiş.. Üç ayda şehre akıtmış. Bütün şehri suladıktan sonra fazlasile sahralar, bostanlar dağlar sulanmış...

Bugün elimize geçen Mahir Efendiye ait bir vakfiye Şair Nabinin tarih kasidesile kurduğu bu kanaati kökünden yıkmaktadır.

Temyiz mahkemesi dördüncü hukuk dairesi reisi çok muhterem hemşerimiz Bay Sait Barlas geçen sene şehrimizi teşriflerinde bir gün kendisile görüşürken Antep suyunun Kadı Mahir Efendi tarafından getirilmiş olduğu hakkındaki kanaatin doğru olmadığını ve hatta buna dair siciller arasında bir de tarihî vesika bulunduğunu senitmiş. Kadı Mahir Efendinin esasen mevcut olan bu sudan Kadı kastelire su almış olduğunu izah buyurmuşlardı. Vaki ricam üzerine bu ve sikanın suretini bana göndermeği lütfen vadetmişlerdi.

Sayın Sait Barlas Kadı Mahir Efendinin vakfiytsini bir mektupla birlikte lütfetmişlerdir. Sait Barlas bu mektubunda keyfiyeti şu şekilde izah ediyorlar.

“Bulduğum Kadı Mahir efendinin vakfiye suretini ilişik olarak yol “yorum. Bundan anlaşıldığı üzere, şehir suyu ve te’sisatı bundan çok “evvel mevcud imiş ve bu zat iki bap değirmen ve beş bap dükkân “ve bir havuz inşa ve ihdas etmiş ve bunları havuza vakıf, vakfın gal“lessini evlâdına şart etmiş ve bu suretle hem memlekete hem evlâd “ve ensaline hizmet eylemiştir. Yoksa bu zatın gerek vakti gerek “nakdi memleketimizin o muazzam su ve su yollan teşkilât ve tesisatının yeni baştan inşa ve ihdasine müsait değildir ve olamaz. “Yalnız Nabi merhum emsali şairleri gibi mübalağaya kapılmış ve gûya “suyu esasından Merhum Mahir Efendi getirmiş gibi tarih yazmıştır. “Hazreti Allah her ikisine de gani gani rahmet eylesin.. Şehrin kuyu “ve bu kuyu yollarının kayadan açılan kanalları ve camilerin yeraltı, “ve yerüstü çeşmeleri gözönünde bulundurulursa başka türlü tesisine “ve düşünülmesine imkan yok gibi geliyor.”

Sayın Bay Said Barlasın mütaleaları çok yerindedir. Şehrin kurulduğu dört tepeyi delik deşik eden, her evde mevcud kuyuyu 50 60 metre derinliğindeki livas tabir ettiğimiz bir adamın ayakta ferah ferah geçmesine müsait su yollarile birbirine bağlayan bu teşkilatı Kadı Mahir Efendinin yapmasınane zaman ve ne de imkân vardır. Kanaatimizce bu su yolları çok büyük emek ve masrafla meydana getirilmiş uzunyılların mahsulüdür.

Mahir Efendinin Vakfiyesi

Vokfiyeyi aynen alıyorum:

Medinei Aynitap da sahibülhayrât velhasenât saadetlû Mahir Abdallah Efendi kendi malinden Medinei Aynitabda Arasa meydanı kurbünde bina ve ihdas eylediği havuz ve havzu meskûre cari olup Eyyup mahallesinde Divrikli Mustafa Çelebi hanesinde vaki kastaldan üç naccarî ısbi’kutru havı karatâştan addan ([1]) Vaz’ı olunmakla ifraz ve bastı kanevat ([2]) edüp esnayı cereyanda Çukur mahallesinde Basmacı zade Elhacc Osman Efeıdi hanesine imrar badehû Tarlayıatika mahallesinde Kılınç Mehmet Ağa menziline ırnrı tarik helasında bir masura su ifraz edüp maadasını hancı Elhacc Osrran Ağa ve Zaim Ahmet Ağa menzillerine imrar ve havzı rneskûre icra ettiği müstakillen bir kanelik suyu ve havzı mezkûre muttasıl bina eylediğI beş bap dükkânlarını ve sekiyi ve medinei mezbure müzafatından karyei an “BeylikçI” bekçi toprağında vaki şehre cari olan suyu ile dairen müceddeden bina eylediği Tecdit ve tavsiften müstağni deıuru cebelde iki bap değirmen vakfedüp şöyle şart eyledi ki zikrolunan dekâkin ve değirmenler ecrimisil ile ahare icrar olunup her ne hasıl olan icaresinden bir kuruş nişare ([3]) behâsı ve on bir kuruş ta kanevetci ücreti ki ceman beher sene on iki kuruş kanevetçiye verile ve her gece saat ikiye gelince havuz üzerinde bir kandil yanup beher yevm vakkede bir akça ve bir akça da masarifi kandil ve şiri ruğan ([4]) için vekkade verüîüp ve yevmi iki akça kâtip olanlara ve iki akça nazır olanlara verülür. Ve yevmi bir akça dahi cabî olanlara verilür. Ve nıedineyi mezkûre de Debbağhane camiinde imam olanlara bakiyesi iki akça verilüp ve imam olanlar dahi her gün badessalatil asır surei şeriften ” nebe ” tilavet edüp sevabını bana ihdâ eyleye beher sene ledel iktiza vakfı mezkûrun müremmatına altmış kutuş sarf oluna deyüp vakfı mezkûrun kabulünü madarne hayyen kendi nefsine şart edüp badehû evlâdı zükû'unun erşedine ve evlâdı evlâdının zekeren kâne ev ünsa erşedine batnan bade batnın ve neslen bade neslin ebeden ma tenâselû şart edüp şu veçhile müçtemi olan evlât ve evlât ve evlâdı evlâdımın erşedi mütevelli olup fazlai gallei ([5]) vakfı cümle evlâdı zükûr ve ünasa evlâdı evlâtları zükûr ve ünası alesseviye ahız ve kabız eyleyerek badehû evlâdı münkariz olursa tevliyet darüssüade ağalarına ve fazlası Medinei münevvere Kadısırs irsal oluna deyu şart eylemiştir.

20 Cemaziyelevvel 1122

Yazan: Ali Nadi ÜNLER


[1] Adden: (Antepte adden deye telâffuz edilir.) Kuyulara, havuzlara verilen suların taksiminde kullanılan mikyas.

[2] Kanevat. Ahteri Yer altında olan keriz ki mai cari ola deye tarif ediyor. Ve kanatın cemidir diyor. Bu kelime Antebe kane deye telâffuz edilir. Ve küçük havuz karşılığı kullanılır. Bu kanelerin suyollarına bakan şahıslara da kanevetçi denir.

[3] Nişare: Ağaç bıçkı ile kesilirken çıkan talaş. Bu, Antepte havuzların bulunduğu zamanda su yollarındaki künklerin deliklerini kapamak üzere suya atılırdı.

[4] Şirruğan (şırlağan: susamyağı) Antepte buna şirik derler.

[5] Gaile: Arapça zahire, mahsûl manâsına olan bu kelime Antepte hasılattan komisyoncu nezdinde biriken paraya denilir. Bu şekil istimalden ötürü para çekmecesine de gaile denir.