Son günlerde havaların kuraklık gitmesi eski bir ananenin tekrarına sebep oldu. Dün bir sokaktan geçerken en büyüğü on yaşında, on beş çocuğun çömçe gelin gezdirdirdiklerini gördüm.

Bu, baharın kurak geçtiği zamanlarda çoçuklar tarafından oynanan bir oyundur. Bu hadisenin ne zaman başladığını ve bize kimlerden kaldığını bilmiyorum. Rumî 31 Marta rastlıyan ve şehrimizde “Karının oğlağını sel götürdüğü gün’’ deye anılarak o günde yağmur yağması beklenen 13 Nisanın yağmursuz geçmiş olması, çocuklarımıza bu oyunu ilham etmiş olsa gerek.

Çocuklarımızın oyun mevsimlerini tayinde cidden şaşılmaya değer bir kabiliyetleri vardır…

Her oyunun kendine mahsus zamanı vardır. Meselâ aşşık, gülle mevsimi, ilkbaharla beraber başlar. Delme, çıkşa ise yazın son aylarile güze rastlayan bir oyundur. Ve bu zamanları çocuklar kendilerine has kesin bir sezişle tayin ederler, İşte Çömçegelin oyunu da aynı sezişin tesirile tam zamanında oynanan bir oyundur.

Çömçegelin nasıl bir oyundur; kısaca tarif edelim:

Çömçegelin bostan korkuluklarına benzer, haçvari birbirine bağlanmış iki değneğe geçirilmiş eski elbise ve çamaşırdan yapılır. Ve iki çocuk bunun, iki kolundan yakalar, diğer çocuklar da etrafını çevirir “Çömçegelin ne ister, bir kaşıcık su ister, ver Allahım yer, yağmur ile sel, göbekli harman, dertlere derman,

hastaya şifa’’ deye muttarit bir tampo ile bağırarak kapı kapı dolaşırlar. Her girdikleri evde, ev sahibi Çömçegelinin üstüne bir tas su döker.

Ana hatlarını yazdığımız bu oyun oynanırsa yağmur yağarmış!.. Bu oyunun menşe’i hakkında hiç bir bilgim yok. Herhalde folklorcular için incelemeğe değer bir mevzudur kanaatındayım.

Bu oyunu görüp biraz düşününce ilk hatıra gelen şu oluyor; Acaba bu oyunlarla Allah veya İlâhların yağmur vermesi için gayretleri mi gıcıklanmak isteniyor?

Yazan: Ali N. ÜNLER