Nevruz, baharın ilk günü... Kışın karanlık, boğucu günlerinde aylarca evlerinde kapalı kalan insanların hasret ve iştiyakla bekledikleri ılık ve güzel bahar günlerinin müjdecisi... Artık kırlar yeşillenir, ağaçlar çiçeklenir, kuşlar civildeşir, hava berraklaşır, ünlü bir şairimiz, Nefinin dediği gibi her taraf behişt ve bağı irem olur.

Esti nesimi nevbahar açıldı güller subhi dem

Açsın bizim de gönlümüz sâki meded sun camı cem

Erdi gene erdi behişt, oldu hava anber sirişt

Âlem behişt ender behişt, her kûşe bir bağı İrem

Nevruz, bu sene şehrimizde hiç te güzel geçmedi. Bir gün evvel serpeleyen karın dondurucu soğuku, kesici rüzgârı herkesi evine kapadı; baharın ilk gününden istifade ettirmedi.

Nevruz şark milletlerinde bilhassa Türklerde ve kanlılarda çok eski zamanlardan beri mukaddes tanılan bir gündür. Türk Ergenekonu bugüne rastlar; kanlılar Nevruzu millî birgün olarak tanırlar. Bir hafta tesid ederler. Hazreti Ali Nevruzda doğmuş...

Nevruz Türklerde Toprak bayramı olmadığı zamanlarda bile bir bayram olarak kutlulanırdı.

Ben burada Nevruz hakkında tarihî bilgi verecek değilim; Gaziantepte Nevruza ait halk inamlarını anlatacağım:

Halk inamlarına göre Sultan Navrız; Martın yirmi birinci gününü, yirmi ikinci gününe bağlayan gecede, gayri muayyen bir saatte gökten, ayaklarında halhalları cıngırdıyarak, önünde kergefini işleyerek garpten şarka doğru çıngır çıngır geçen bir kızdır. Nevruzun bir kuş donunda geçtiğine inananlar ve bu kuş geçerken ayaklarındaki halhalin çıngır çıngır seslendiğini söyleyenler de vardır.

Sultan Navrızm geçtiği anda uyanık bulunanlar, kaplara doldurdukları suyun, bir dilekle altına tahavvül ettiğini görürlermiş... Bu miraza yetmek için Navrız geceleri uykusuz kalanlar, teşt, kazan, kuva, satıl ellerine ne geçerse su ile doldurup başında bekleyenler varmış...

Navrız gecesi, heva mutlaka açık ve bulutsuz olurmuş...

Nevruz sabahı, bütün halk kırlara, bostanlara dökülür; etli çiy köfte veya şareli pirinç aşıyle yumurta veya maş piyvazı yenilir.

Yazan: Ali Nadi ÜNLER