Onu iki ay kadar önce bir mecliste aşk ve heyecanla sazını inletir, tiz ve erkek sesile kendi düzdüğü türküleri çağırırken gördüm. Sazı ve sözü beni çok duygulandırdı. Kim olduğunu sordum, bir hak aşıkı dediler. Türkülerini ve sazını çok beyendiğimi, bunları mecmuamızda yaymak istediğimi anlatarak gelip beni görmesini rica ettim. İki gün sonra geldi, görüştük. Ondan aldığım notları yazıyorum:
Aşık Hüsreyin, Cingife nahiyesinin Miseyri köyündendir. Babasının adı İsmail’dir. 1336 yılında Miseyri’de doğmuştur. Babası, dedeleri hep saz şair imişler. Aşık Hüseyin kısa boylu, çehresi çiçek bozuğudur. Bir gözü çiçekten kör olmuştur. Dış görünüşü çekici olmamakla beraber içi özlü ve sevimlidir.
Saz çalmıya küçük yaşında başlamış. Dedesi köşker Ali ve anasının babası köşker Kara zamanının ünlü birer saz şairi imişler. Demek saz şairliği bizim Aşıka atadan mevrus...
Aşık Hüseyin önceleri kendi türkü düzmez, başka aşıkların türkülerini çağırırmış. Birkaç sene evvel köyünden bir kız sevmiş ve onun aşkile kendisi de türkü düzmiye ve türkülerini söylimeye başlamış.
Tatmin edilemiyen bir sevginin zorile seyahata çıkmış, Adana, Ankara ve İstanbulu dolaşmış. Adana Halkevinde ,Ankara radyo evinde, konservatuvarda çalmış. Çaldığı havalardan bir çoğu tecrüne plakına da alınmıştır.
Aşık Hüseyin okuyup yazma bilmezmiş, yeni harflerle okuyup yazmayı kendikendine öğrenmiş. Türküleri belki vezinsiz ve kafiyesizdir. Birçok eskileri vardır. Fakat içli ve özlüdür. Ve bunların çoğunu sevgilisi için söylemiştir. Aşık aşkının ilcasile yaptıüı seyahatlerinin sebebini şu suratle anlatıyor.
Seyyah olup şu alemi dolansam
Acep gezsem nazlı yarim varmı ola
İstanbuldan Hindistana tel çeksem
Acep gezsem...
Söyletmeyin benim gibi sarhoşu
Allaha bağlıdır her işin başı
Bütün Avrupayı gezsem Habeşi
Acep gezsem...
Söylediğim sözün manasını seçsem
Aşkın badelerin elinden içsem
Van ile Bitlisten, Sivasa geçsem
Acep gezsem...
Aşık Hüseyinim sözümüz burada
Kalbimde gizlidir, kendisi sirde
Şu günün doğup ta battığı yerde
Acep gezsem...
Bu duygulu halk çocuğu sevgilisini ve sevgilisile geçen aşk macerasını baktınız şu türküsiyle ne kadar ince ve romantık bir tarzda ifade ediyor:
İşte aşkını itiraf ediyor:
Dünyada bir güzele gönül aldırdım
Dayanamam aşık yanarsın dedim.
Dedim aşkın beni evvelden yaktı
Bir can ise o da kurbandır dedi
Sevişiyor ve göklere uçuyorlar:
O yar bana ateş açtı
Gök yüzüne alev saçtı
Çınkılanıp göğe uçtu
Gök yüzünde yıldız oldu
Ateşine beni yaktı
Garip ruhum göğe çekti
Ufacık bir yıldız şekli
Ben de gökte yıldız oldum
Sevgilisi uzaklaşıyor:
Yar yıldızdan suya kaçtı
Bulutlara rahmet saçtı
Damla damla yere düştü
İndi yere çimen oldu.
Tekip ediyor:
Ben yıldızdan bulandım
Pervaz kurdum dolandım
Ana rahminde tüylendim
Çimende bir kuzu oldum
Aşklarının çiçeği tekrar açıyor:
Çimen bana çiçek açtı
İki aşık birden coştu
Fakat:
Rakiplerin aklı şaştı
Aramızda perde oldu
Rakipler arada perde olunca:
Âşık Hüseyin serinden geçti
Gözlerinden kanlı yaş saçtı
Kuş olup sevdiğim uçtu
Ben de ustaz ararım kanat yapmıya
Âşık kuş olup uçan sevgilisine yetişmek için kendine kudret verecek (mali yardımda bulunacak) üstad arıyor.
-Arkası Gelecek Sayıda-