4- Şahveli

Şahveli hakkında kendi tetkikatımı arzetmeden evvel Şakir Sabri tarafından; Antep büyüklerinde (Osmanlı müellifleri) nden naklen verilen izahatı aynen alıyorum:([1])

Şahveli Ayıntabi

(Şahveli bini Kaya Naibülaskeri)

Ulemadan fazıl bir zattır. Gunyetüsalikin isminde Arapç amufassal bir (Virdisettar) şarhi vardır. Bunun bir nüshası Usküdarda Nesuhi kütüphanesindedir. İkisi bir mecmuada olmak üzere Elkevakibülmudie ve fittarikat-üdhamdiye adlı mensur ve risalet- üf birdiye fi beyanı tarikat-ü- İmardiye namında manzum eserleri vardır. Bu mecmua Ayasofya kütüphanesindedir…

Görülüyor ki burada Şahveli hakkındaki malumat pek azdır. Şahveli kimdir? Hangi tarihte yaşamıştır? Ne zaman vefat etmiştir. Hayatı nasıl geçmiştir?...

Ben bu suallere ekseriyeti rivayete müstenit olmak üzere cevap vermeğe çalışacağım.

Eski, belediye müfettişi bay Hakkıya göre. Şahveli Nişaburdan gelmiş, Rifaî tarikatına mensup bir Şeyhtir. Bir çok telifatı vardır. Bunların bir kısmı Mısır kütüphanelerindedir. Sultan Murad Rabi Bağdat seferine giderken kendini ziyaret ederek mumaileyhi tecrübe için kahve deye bir fincan zehir verir. Şahveli: “Hünkârım kahve niyyetine mi yoksa zehir niyyetine mi içeyim der ve içerek zehri parinağından geri fincana boşaltır. Bunun üzerine Padişah benden ne istersin deye sorar. Şahveli bir cami bir de Yenice köyünü isterim der. Padişah bu taleplerini is’af eder. Bağdat seferinde padişahın ordusu bozulmak üzere iken Sultan Murad Şahveliden manen istimdat eder. O sırada köyde Tekkesinde oturmakta bulunan Şahveli derhal ayağa kalkar Müridinin birine kalk bir çuval saman al rüzgâra savur der. Mürid Şeyhinin dediğini yapadursun diğer taraftan Osmanlı ordusunun bozulmaya yüz tuttuğu bir sırada ansızın bir saman bulutupeyda olur. Düşman üzerini kaplar ve bozulmalarına sebep olur ve Sultan Murad Bağdat seferinden avdetinde Şahveli ile tekrar görüşür. Mumaileyhi taltif ve izaz eder. peyda olur. Düşman üzerini kaplar ve bozulmalarına sebep olur ve Sultan Murad Bağdat seferinden avdetinde Şahveli ile tekrar görüşür. Mumaileyhi taltif ve izaz eder. ([2]) Diğer bir halk rivayetine göre: Şahveli Tılbaşar civarındaki Yenice köyünde azaplık ([3]) edermiş ve adı yalnız Veli imiş. Sultan Murad Bağdat seferimden dönerken halk kendini istikbal eyler. Karşıcılar arasında bulunan Şahveli ileri fırlayarak elindeki mesesi ([4]) Padişahın önünde yere geçirir, ve meseş derhal yetişerek kocaman bir servi olur ([5]) Padişah bu vaziyeti görünce Şahveliye sen sihirbazsın der ve bir bardağa zihir koyup içmesini söyler. Şahveli bunu içer ve gözünden yaş halinde bardağa akıdıp padişahaiade eder. Fakat bundan gözü de şaşı olur, ve adı Şaş veli kalır. Zamanla şaş kelimesi (Şah) a kalbolur. ([6])

Şahvelinin Padişaha iade ettiği zehir bardağını bu defa Sultan Murad kendi içer. Fakat lezzetinin çok tatlılanmış olduğunu söyler. [Bazılarına göre: Şahvelinin asıl adı (Şaş veli) dir. Yukarıda söylediğimiz hadiseden sonra Padişah ona sen Şaş veli değil Şahvelisin der.]

Padişah Şahvelinin bu kerametini gördükten sonra ona “dile benden ne dilersin” deye sorar. Şahveli güler. Sultan Muradın “canım âhiretini kazanmışsın dünyalık ne istersin” deye ısrarı üzerine: Yenicedeki camiin Antebe naklinin teminini talep eder. Bu arzusu camiin dört köşesinden dört taş alınmak suretile ve Antepteki (Yukarı Şeyh camii) yaptırılmak suretile yerine getirilir ve Yenice köyünün âşarını da bu köye vakfeder.

Toplayan: Cemil Cahit GÜZEL


[1] Antep büyükleri. Sayfa: 9

[2] Sultan Muradın Bağdat seferine azimeti mûnasebetile Antepte bir çok rivayetler dolaşmaktadır. Bunu ayrı bir yazımda arzedeceğim.

[3] Bir yıl veya bir kaç ay için şifahî mukavele ile tutulan rencber.

[4] Çiftçilerin kullandığı ve takriben 2.5 metre uzunluğunda ucunda 4—6 santim büyüklükte ve keskince bir demir bulunan sopadır. Vazifesi çift sürerken saban demirine toplanan toprakları kazımak ve demire dolaşan bazı ot ve kökleri kırmaktır.

[5] Bu servi elyevm Ağcahüyük köyünün yakininde olup adına (Kuru servi) derler. Kupkuru durduğu halde kimse onu yıkmamıştır.. Sıtma tutanlar bundan biraz yontarak ateşe atarlar, dumanını koklarlar ki buna- tütsü denir. Servinin yontulmadan üstü kalın altı incedir.

[6] Ömer Özbaş (Barak Türkmenleri arasında) adlı derlemelerinde Şah veli adlı bir Türkmen oymağı bulunduğunu bildirmektedir.