-- 58'NCİ SAYIDAN DEVAM--

Saçaklı Zade

Osmanlı müellifleri ve Maraş tarihinin verdiği malûmattan başka bir de halk arasında ekserisini efsane teşkil eden rivayetler de vardır. Bunlardan tespit ettiklerimi sıra ile arz ediyorum:

Gaziantep müftüsü Sayın Bay Rifat Teymurun anlattığına göre: Saçaklı Antepte bir cami de tedris ile meşgulmüş. Bir gün talebeden birisi Saçaklıya “Efendim dersinize Hızır Aleyhisselâm geliyor” demiş. Saçaklının, bana niçin görünmüyor sözüne talebe görüşeyim de haber vereyim mukabelesinde bulunmuş ertesi gün talebe Hızırın (Hocanda daha dünya muhabbeti var sarığı kılavlıyor dediğini) söylemiş. Bunun üzerine merhum ertesi günü eskiden culhaların dokumalarıdan kestikleri saçaklardan bir kaçını birleştirerek sarık yerine başıma dolamış ve bunun üzerine Hızır kendine de görünmüş ve aralarında ahbaplık başlamış.

Saçaklı Antep ile Maraş arasında yolda vefat etmiş, her iki şehrin sakinleri atasında cenazeyi kendi memleketlerine götürmek iddiasından ötürü aralarında ihtilâf çıkmış iş kavgaya müncer olmak üzere iken hakeme müracaata karar verilmiş. Hakem (Cenaze hangi şehre daha yakın ise oraya defni muvafıktır) deye re’in bildirmiş. Şehirler arasındaki mesafe ölçülmüş ve neticeten Antebe nakledilerek malûm tepeye gömülmüş ve bundan

Bay Abdülkadir Kemali Ersen, Saçaklının Hacaza giderken Kilis ile Antep arasında vefat edip (Maraş tarihi gibi) buradan Antebe getirildiğini söylemekte ve merhumun (Dad) harfi hakkındaki el yazması bir risalesinin kendi hususî kütüphanesinde mevcut olduğunu ilave ile (Saçaklı) kelimesinin yayılması hakkında Sayın Müftünün sözlerini tekrarlamaktadır.

Arasada Attar Sadık: Saçaklı hakkında bildiklerini Bay Rifat Teymurdan farklı olarak şöyle anlatıyor: Saçaklı Antepte müderris iken talebeden birinin derslerle hiç meşgul olmadığını kaşıyle gözüyle işaretler yapıp konuşur bir vaziyet aldığını görmüş, talebesini tekdir etmiş bunun üzerine talebeden bir şahış gelip kendisine (Hocan ziybalara bürünmüş) dediğini anlatıyor. Hoca bu ihtar üzerine başına saçak sarıyor ve bundan ötürü şaçaklı diye şöhret alıyor.

Attar Sadık Saçaklı ile alâkalı şöyle bir rivayet daha hikâye ediyor:

Köylünün biri tarlasında çalışırken yoldan gelip geçen bir kalabalık görüyor. Ölmüş bulunan Saçaklının Antebe nakledimekte olduğunu anlıyor çüt demirini yülefmek üzere kalabalığa karışıp Antebe gidiyor, Cenaze namazını kıldıktan sonra demircilere müraccat ediyor. Hiç biri demir ateş edemiyor. En nihayet en son usta ermiş olduğu cihetle, (bu demir saçaklının namazına iştirak ettiği için ateş olmaz ve yülenmez diyor.

Akçadağ müftüsü; Bilal Kutluerin anlattığına göre: Saçaklı zamanında Maraş müftülüğü açılmış; kendine teklif etmişler, düşünmek üzere birkaç gün müsaade istemiş, mühlet sonunda bu teklifi reddefmiş, red sebebini ısrarla soranlara ben Pınarbaşına gitmiştim, Menbaından çıkan temiz suya danıştim, dedi ki, Ben Pınarbaşında; iken herkes beni içiyor, iğrenmeden kullanıyor, fakat şehre halkın içine girditen sonra kirleniyorum, Kimse bana el sürmez hale geliyorum, Müftü olursan sen de bana dönersin dedi. Binaenaleyh müftü olunca ben de halk arasına karışırım akibetim suya döner demiş.

Saçaklının tarikat mensubu olduğunu söyleyorlarsa da hangisine mensup olduğunu tesbit edemedim. Ancak Saçaklı tepesinin şimal tarafında eskiden mum yakılan küçük mağaranın duvarlarındaki birçok yazılar arasında (Abdülkadir Geylanî) adı göze çarpıyordu ki bu Saçaklının Kadirî tarikatına mensup olduğunu tahmin ettiriyor.