Memik Dede

Gaziantebin dışındaki ziyaretlerindendir. Şehirden yirmi iki kilometre şimalde Göksüncük köyünün güney batısında türbesi vardır. Memik dede ziyareti iki bakımdan bizi çekmektedir.

1- Eskiden buraya çocuğu olmıyan kadınlar kocalarile birlikte gelirler, kurban keser, bir kaç gün sahra ederler, bu dönüşü müteakip çocuğun adı (Memik) yahut (Memik dede) konur. Çocuk bir kaç yaşına gelinciye kadar (bazan 3 bazan 5 hatta 7) her sene dedenin ruhuna kurban kesilir.

Şu adet yurdumuzun bir çok yerlerinde mevcuttur. Başpınarın birinci nüshasında bir münasebetle bahseylediğimiz gibi Gaziantep, Maraş, Kilis ve İslahiye de Ökkâş, Besnide Vakkas, Adıyamanda Abuzar, Birecik ve Urfada Müslüm, Malatyada Vahhaphacı, Akçadağ ve Hekim handa Ali Seydi hep böyle birer ziyaret adlarıdır.

İşte Antep te bilhassa ziyaretin bulunduğu çevredeki köylerde Memik, Memik dede adlarının fazlalığı bundandır.

2- Memik dedenin kerameti hakkında anlatılan hikâyenin benzerine Haci Bektaş Veli vilâyetnamesinde tesadüf ediyoruz. Bunu vilâyetnamenin [1] 21 inci sahifesinden aynen iktibas ediyorum.

Haci Bektaş Veli hazretine lokman perendenin Haci dediğidir “Naklolunurki bir vakıt şeyh lokman perende Kıbletullaha azmeyledi, tâkim beytullâhı tavaf edip haç erkânın yerine getüre andan arafata çıkup vakfeye durdular. Şeyh Lokman yanında bulunan yoldaşlarına etti. “Bugün arefe günüdür, evleriizde pişi pişirürler, [2] arafatta öyle dedigün Horasanda hazreti hünkâr haci Bektaş Veliye malum olup ol gün tahkik şeyhin evinde pişi koy dedi. Ol dahi koyup hünkâre verdi. Hünkâr dahi ol tepsiyi eline alıp filhal şeyh Lokmanın önüne kodu. Şeyh Lokman bu hali bildiğim hikmet nedir. Pişiyi iftar edüp tepsiyi hıfzeyledi. Vaktaki Hicazdan dönüp Horasana yakın geldiler. Cümle Tişabur halkı şıyh Lokman perendeye haç kutlulamağa karşı çıktılar. Elin öpüp mübarek bad ettiler. [3] Şeyh Efendi haci Bektaş Hünkârdır. Varın onu ziyaret edün deyyüp Horasan meşayihleri bu hikmeti ağzından eşidüp haci Bektaş Veli hünkâr kimdir dediler. Lokman perende Haci Bektaş Veli hazretini getirüp olan vakayı bir bir nakleyledi. Ve tepsiyi çıkarup gösterdi.

Memik dedenin bu hikâyeyi andıran serküzeştine gelince:

Memik dede Göksüncük köyünde azaplık [4] edermiş. Ağası haçce gitmiş bir gün abası [5] içli köfte yapmış ve ah Memik ağan olsada şundan yeseydi demiş. Memim aba ver götüreyim cevabını vermiş. Abası belki bir arkadaşına götürecek diye düşünüp bir kaba koymuş ve vermiş. Memik dede içli köfteyi ayni günde hicazda bulunan ağasının önüne yetiştirmiş ve abasına götürdüğünü söylemiş. Kadın tabiî inanmamış, Ağa hicazdan dönerken köylüler istikbale çıkmışlar. Haci karşılayıcılara beni değil Memiği karşılayın diye olan biteni anlatmış. Memik dede de çiftlikten kaybolmuş, omuzundaki saban ve elindeki meses hemen iki ağaç olmuş ve buraya Memik dede adına türbe çatılmış. Mazlum Kemalın anlattığına göre bu ağaçlar halen mevcut ve her türlü taarruzdan masundur. Kimse bir dalını bile kırmaz. Türbede sanduka mevcut. Fakat kitabe yoktu.

Yazan: C. Cahit GÜZEL

[1] Başpınarın 54 55 inci sayısının 0uncu sahifesindeki Loğbaba yazısına bakınız.

[2] Pişi Antepte bişi şeklinde yazılıp telaffuz edilen bir yemek tabağı büyüklüğünde açılan hamurun zeytun yağında kızartılmasile meydana gelen bir nevi yemektir. Fakat bu yalnız yapılmaz. Yanında içine pişirilmiş hasbur (Safran)la sarımsı bir renk verilmiş pirinç konulan ve keza zeytin yağında kızartılan börek te olur ve ekseriya çorba ile beraber yenir. Velâyetnameden pişinin nasıl olduğu anlaşılamıyor.

[3] Mübarek bad: (mübarek olsun)

[4] Senelik olarak bir kimsenin yanında çalışan rençberdir.

[5] Ağanın Hanımı. Ablanın belki aslıdır. Belki de azmanı...