URYAN BABA

III

Türbesi Sarımsak tepesinin kuzey sathı mailinin üst tarafındaki tek ağaç altındadır. Rivayete göre Uryan baba, adından da anlaşılacağı veçhile avert yerlerinden gayri tarafları çıplak; herkese uzak durur şehre pek seyrek iner ve münzevi bir hayat sürermiş,

Eskiden Antebe bir takım zorbalar (bir rivayete göre Çapan oğlu) maiyyetlerile birlikte gelir. Şehrin kenarına çadır kurar, nakden veya aynen huva(haraç) aldıktan sonra çekilir giderlermiş, Uryan Babanın yaşadığı bir devirde gene böyle bir zorba birkaç bin atliyle gelmiş Batalhöyük civarına çadır kurmuş ve şehre mutat veçhile haber gönderip haraç istemişler. Şehrin ileri gelenleri toplanmışlar. Geceleri zikrediyo ruz deye kafamızı patlatan şu dervişler bir marifetleri varsa göstersinler, şu belayı başımızdan defeylesinler deye konuşmuşlar ve o zaman en meşhur Dergâh olan Şahveli tekkesine haber gönderip keyfiyeti anlatmışar.

O vakıt Antepte mevcut 12 dergâhın mensupları Şahveli tekkesine toplanmışlar, kimler var kimler yok deye yoklama etmişler ve nihayet münzevi bir ömür geçiren Uryan Baba derhal yerden bir pence toprak almış ve Batalhüyük tarafına doğru saçmış ve çavuşa da git benden selam söyle kendime düşen vazifeyi yaptım demiş. Uryan Babanın yanından avdet eden çavuş Babanın sözlerini anlatırken dervişlerden birisi Batalhüyük tarafında dehşetli bir fırtına koptuğunu haber vererek ruzgârın kaldırdığı kocaman taşları bu davetsiz misafirlerin başlarına yağdırdığını; çadırlarının kazıklarını söküp dağıttığını ve perişan olduklarını haber vermis. Biraz sonra da zorbaların Antebi terkettikleri; bu hadisenin Uryan Babanın manevi himmetile meydana geldiği anlaşılmış, öldüğü zaman şimdiki türbesinin bulunduğu yere gömülmüş ve mezarı ziyaretgâh olmuş.

ÜÇ BEKTAŞI ŞEYHİ

Evliya Çelebinin Dülük Babayı Bektaşi Şeyhi olarak kaydettiğini evvelce arzeylemiştik Harat M. Ali (Kurban Baba) (LogBaba) ve (Aydın Baba) nın Bektaşi Şeyhlerinden olan (Hacı Bektaş Veli) nin adamlarından ğunu beyan ediyor.

KURBAN BABA

Evliya Çelebî “kıble tarafında Kurban baba” ziyaretinin mevcut olduğunu haber vermektedir. Filhakika Kurban Babanın türbesi şehrin cenup tarafında ve mardin tepenin garbindedir. Kurban Baba ile Hacı Baba hakkındaki yazımızda işaret etmiştik. Kurban ve Aydın babaların kardaşlıkları her ikisi de aynı tekkenin mensubu ve muasır bulunmaları hasebile belki muhtemeldir. Belki de bu kardaşlık tarikat kardaşlığıdır.

Harat Babaya göre: Kurban Baba Hacı Bekta. Veli tekkesinin Kurban tığlayanı yani kasabıdır. Bundan ötürü Kurban Baba adile anılmıştır. Mürşüdünün vefatından sonra Antebe gelerek yerleşmiştir. Şu iddiaya göre Kurban Baba 600—700 sene önce yaşamıştır.

Tüfekçi Vahide göre: Kûrban Babadan şeyhliğini isbat için (Burhan) istemişler. Burhan gösterilmezden önce bir kurban kesilmek âdet imiş. Kurban Baba bu münasebetle kesilen hayvanı demliyerek[1] hayata iade etmiş bu hadiseden ötürü (Kurban) adını almış.

Bundan 6—7 ay önce 90 yaşını geçmiş olarak vefat eden ve Kurban Babanın hikâyesini söyliyen Buğday pazarında Tüfekçi Ahmetten şu malumatı not etmiştim:

Ailemiz kulak hastalıklarının tedavisinde ocaktır. Bu bize ecdadımız Kurban babadan intikal etmiştir. Merhum kulak eminin tertibini akrabasından. bir kadına vermiş, Her gün ilâcın iptidaî maddesini almak üzere bu kadına bir mıkdar para gönderir. Hastaların parasız- tedavisini temin edermiş, sonraları Kurban Babanın fakir bir derviş olmasına rağmen parasız ilâç vermesi ve tedavi ettirmesi halk arasında hayret uyandırmış ve herkes kendisile meşgul olmıya başlamış, bunun üzerine ilâcı para ile verdirmek zorunda kalmış, öldüğü zaman şimdiki türbesinin bulunduğu yerdeki bir mağaraya defnedilmiş, mağaranın ağzı herkesin kaldıramıyacağı bir taşla örtülürmüş; ailelerinden biri öldüğü zaman bu taş kaldırılır, cenaze oraya konurmuş. En son olarak Epah adında annemin amcası kaldırır kormuş. Onun vefatından sonra mağara bir daha açılmamış. Merhum Tüfekçi Ahmedin, Kurban babanın mesleki ve yaşadığı tarih hakkında malûmatı yoktur.

-- Arkası var--

Yazan: C.C. GÜZEL


[1] Dem Şeyhin tükrüğüdür. Bu tükrüğun yılan ve akrap gibi hayvanlar tarafından ısırılanlarla herhangi bir suretle yaralananların bu yaralarına sürülünce derhal iyi olacağına inanılırdı. Şiş, topuz ve hançer vuranın bu suretle aldıkları yaralar mürşüdün tükrüğile hemen iltiyam bulurmuş. İslâm kitapları Hazreti Muhammedin tükrüğüne (yar) tesmiye ediyor. Siyretmnebevide (Cabir) adındaki Sahabenin iki çocuğundan birisinin diğerini boğazlaması üzerine Peygamberin (ağzının yarı) nı sürerek şifayap ettiği hikâye edilir. Seyyidi Battal Gazi masalında Sahabeden Abdülvahap vasitasile Peygamberin bu dinî kahramana ağzının yarını gönderdiği hikâye edilir.