Uğradığı iftiranın sürüklediği işret iptilâsile genç yaşında ölen zeki, hassas, şen, şair ve musikişinas bir felek vurgunu;

Bir elinde ateşli kalemi, diğerinde mızrabı ile bütün hayatı saz ve söz içinde geçen ve soğuk, uğursuz bir kış günü sessiz, sadasz aramızda göçüp giden bedbaht bir Gaziantep çocuğu;

İşte Haci Hıdır oğlu Tevfik.

Vefatını defninden bir kaç gün sonra duymuştum. O gün musiki de üstadlık ettiği bir kaç arkadaş merhumun meziyetleri hakkında saatlerce konuştular. Meğer bu müsahabe zavallı için yapılan yegâne ihtifalmiş. Arzu etmiştim ki yetiştirdiği gençler onun ruhunu taziz için bir toplantı tertip etsinler. Kendi bestelediği şarkıları ve notaya aldığı yerli Gaziantep türkülerini çalsınlar ve adını herkese tanıtsınlar. Heyhat!..

Tevfik 316 senesinde Gaziantepte doğdu. 939 Şubatı içinde öldü. Babası Hacı Hıdır oğlu tahsildar Arif efendidir.

Îbtidaî tahsilini Alinacar camii içindeki mektepte gördü. Bundan sonra Nümune Rüştiyesine —şimdi Cumhuriyet okulu— girdi. Pek eyi derece ile bitirdi. Bilâhere Ticaret idadisi adını alan Aynılmaarf idadisinde iken hastalanarak mektebi terkeyledi.

Bir müddet sonra mutasarrıflık tahrirat kalemine kâtip olarak girdi. Gaziantep müdafaasında ve müdafaa imtidadınca bu vazifede kaldı. Huruç hareketi esnasında millî kuvvetlerle birlikte şehirden çıktı, îlkin Halfeti sonra Nizibe gelerek vazifesine devama başladı. Yurdun kurtuluşundan sonra idare heyeti başkâtibi oldu. 927 de buradan istifa ederek Maarif başkâtipliğine geçti. Bu vazifede iken uğradığı bir iftiradan dolayı işten çıkarıldı ve bir müddet mevkuf kaldı. Tahliyeden sonra arzıhalcılığa başladı ve ölümüne kadar burada didindi durdu.

Îftira ve tevkif hadiseleri Tevfikm hayatında çok esaslı değişiklikler yaptı. Uğradığı haksız isnadın ruhu üzerinde yaptığı tesir onu işretten teselli uman bir bahtsız yaptı.

Îçkiyi şiir ve musikinin yanı başında zaman zaman zevk için bulunduran Tevfik onun amansız pençesine esir oldu. Nihayet zayıf düşen vücudu tutulduğu zatürreeye mukavemet edemiyerek söndü.

Tevfik fıtratenşen, şakacı, hazırcevap bir gençti. Daha ilk mektepte talebe iken arkadaşlarile aralarında kurdukları (Gevezeler cemiyeti) bilhassa onun espirilerile etarfa kahkahalar saçardı. Mektebe devamı azdı, Fakat imtihanlarda derecesi daima parlaktı.

Daha mektep sıralarında iken şiir söylemiye başlamıştı, Fransızca ve Farsçayı biraz, Arapçayı mükemmel bilirdi. Musikide üstaddı. Kendi eseri birçok saz semaîleri ve şarkıları olduğu gibi halk arasında şifahi olarak yaşayan yerli Gaziantep türkülerini armonize etmek şerefi de ona aiddir.

İlk musiki dersini (Varto Karabet) isminde bir Ermeniden aldı.

Tevfik gerek yabancı dillerde gerek şiir ve musiki de kendi kendini yetiştirmiştir.

930 senesinde Gaziantepte Belediye hekimi bulunan Doktor Zühdü Rızaile hususi bir müzik cemiyeti kurdular. HAftanın muayyen günlerinde toplanır, icrayi ahenk ederlerdi. Bu cemiyet o zaman bir Darülelhan olmuştu.

İşte yerli Gaziantep türkülerinin tesbiti de bu zamanatesadüf eder.

Tevfik şiirlerinde (Lami) mahlasını kullanırdı. Edebiyatta üstadı (Ender) (1) dir. Bunu bazı şiirlerinde ilan etmektedir. Mesela:

Lamia halini üstadına ilam etsen

Acep etmez misana lutfu inayet (Ender).

(Ender) i nadire şakird olalı ey Lami

Şiri tazende terakki görünür her demde

Sadhezar şükrü sipas eyla Hudaye Lamia

Pişegahi nazımda (Ender) sana üstaddır.

Yazan: C. C. GÜZEL

(Devam Edecek)

(1) Ender; Bektaş ağanın oğlu Mehmet adile maruf divan sahibi bir şairimizdir. Yakında bu sütunlarında size tanıtacağım.