(Sayfa 230 dan devam)

Çünki burası eski Hattilerin sınır şehri ve ayni zamanda bir mabud mekarıydı deki Hatti kitabelerinde (Dlama) şeklinde geçer (Y. Ş: 2/232).

Mabud şehri başrahiplerinin, iç idaresinde müstakil yaşadıklarını ve bu bakımdan bu paraların oraya aid olduğu ve herhangi bir sebeple Dülük şehrine getirilmiş bulundukları hatıra getirilebilir. Debet, Oğuzeli güney batı sınırı ötesinde ve Çobanbey istasyonu güney yönündeki (Edebet) ile ilgisi var gibidir. Baştaki (E) sesinin sonraları dil şivesiyle eklenmiş olacağı mümkün görülebilir.

Ermenilerin (Teluç) demiş olmaları, Dülükten ziyade, (Daluca) coğrafi tabiriyle ilgilidir. Daluca, Adıyamanın güneyin de ve Antep sınırı Fırat nehri kıyısında kayalık bir köyde bulunmaktadır. Burada bir çok mağaralar ve eski bina kalıntıları da vardır.

ZAMVA MEMLEKETİ

Emekli öğretmen Mustafa Güzelhan arkadaşımız, Dülük köyü üzerinde dururken bunun yanındaki (Sam) köyü hakkında da bazı malumat veriyor. Bu malumat (Dülük mihrabı) incelemesine bağlanmıştır. Haber şöyledir:

—Dülük köyünün yakınındaki (Sam) köyünde mukaddes sayılan duvarlı bir havuz vardır. İçindeki balıklara kimse ilişmez. Bu havuz, dülükbaba tepesinin dibine yakındır. Meşhur Dülükbaba mihrabının yerini tayin etmektedir Burada tam bitişik olmayan bir tarafı kırık bir abide bulunmuştur, İlh... (8)

Biz, Dülük, Sam denilen yerlerin gerçek surette Asurlular zamanında da mevcud oldukları kanaatini benimsiyoruz. Görebildiğimiz eserlerde Dülük ile ilgili tarihi bir hadiseye şahid olamadıksa da (Sam) hakkında incelemeli bazı vakıaları öğrene biliyoruz. Bilindiği üzere bu gün asıl Sam köyünün batı güney bitişiğinde ikinci bir (Sam) vardırki, buna bu gün (Sam mezreası) deniliyor. Mezrea tabiri, rski (Ov) sözünün arapçaya çevrilmiş şeklidir ve sonradan yapılmıştır. Asıl olan (Samova) dırki zamanın (Samovası) ifadesidir. Bölge ile alakalı bütün tarihi hadiseler, zamanımıza, ancak Asur vesikalarından naklen geliyor. Asur şivesinde (Samova) tabiri (Zamva) şeklinde zabt edilmiş olduğu pek açıkça göze çarpıyor. Evet Zamva ve Samova..

Başka bir eserde, yine bununla ilgili olarak nakledilen bir hadisede bu isim (Zamva) şeklinde kaydediliyorki, bunun da (Zamva ve Samova) sözünden başka bir şey olmadığı aşikârdır. Verilen bilgiye göre Asur krallarının en karıcı ve katı yüreklisi sayılan Asurnazirbal (880-860) krallığının ikinci yılında, (878) önce (Babil) idaresine geçmiş iken sonra Asur hege monyası altına sokulmuş olan (Zamva) küçük devleti, Yakınındaki (Degara) kralı(Norata) ile birleşerek Asura karşı cebhe almışdı. Her coğrafi tabir üzerinde olduğu gibi, Asurnazirbal, haberi alınca, derhal ordusunu Kakzi adındaki bir yerde toplayarak ansızın (Degara) şehri üzerine atılmiş ve (1400) kişiden fazla insan kanı dö kerek şehri yakmış ve Norata ise, kuvvetli düşmandan kaçarak ancak canını kurtarabilmiştir. Degaranın yakılıp yıkılmasından sonra Asurlular ilerliyerek (Bara) ve (Labursa) kulalarını da alarak Zamvalıların gözlerini korkuttuğundan zavallı halk başeğmek zorunda kaldıklarından ağır battalı neleri varsa ortaya dökerek bu başbelasını başlarından savabilmişlerdir. Ertesi yıl (881) tekrar bu bölgeye geçen Asurnazılbal, Norataıun tahrikiyle ayaklanmış bulunan (Kotun, Kaşart, Kışarta, Arşıtva) şehirlerinin isyanları göze çarptığından doğruca Degara şehrine varmış ve buranın vergilerini almış ve geceleyin de hızlı yürüyüşle tan vakti (Arşıtva) nın merkezi olan (Amal) şehrini kuşatmıştır. Degare beyi Nurata ise, (Nispi dağına sığınmıştı (X) Amal şehrini kuşluk vakti basan Asur kralı, sıkıştırarak aldıktan sonra yıkmış ve ahalisini yok etmiştir Buradan (Kotun, Kaşart, Kışarta Bar, Kıtyar, Durlulma, Bunisa) şehirlerine yüklenmiş ve bu şehirleri, köyleriyle birlikte çiynemiş ve zapteylemıştir. Zamva beyi (Arnika) pek sarp bir yere sığınmış olduğundan ele geçememiştir. Ertesi günü Asur kralı Zamva şehrine yürümek için bir kolay geçit aramış ve bu geçidi (Lara) ve (Patragü) dağlarının iki doruğu arasında bularak birdenbire şehri basmıştır. Şehir halkı, asla hatıra getiremedikleri bu baskın karşısın da yenilmiş ve kral Arnika ise, ister istemez payitahtını Asur tahtını bırakmış ve gerek, şehirdeki ve gerek kendi sarayında ki kıymetli eşyası ile bütün hâzineleri, aile halkı esir düşmüştür (D T: 1/55-56).

Kaynağımız Zamvanın Radansuyu kaynaklarında, Rumeyegölü kaynaklarına kadar uzanan geniş bir ülke olduğunu belirtmiş isede, Degara için bir ver göstermemiştir.

Bu tarihi hadisede adları bildirilen coğrafi yerlerin hepsini de biz, Antep çev resinde görüyoruz. Şahsi inanışımıza göre bunların şimdiki mehallerini şöyle sıralayabiliriz:

Zama Samovası-Sam

Degara Tekirsin. Sondaki Sinlafzı sumer ve akadların ay mabudunu temsil eden bir sözdürki bu telâkki, son raları bir çok milletlere de geçmiştir.

Labursa şimdilik tayin edilemiyen bir yeri hedef tutmaktadır, belki yakın bir devrin inceleyicileri bunu da belirte bilirler.

Bara Bunun Nizip eski şehri nin güneybatı yönündeki (Tel-far) olacağına şüphe yoktur.

Kotun Araban kazası dahilin deki Kotal Rumevlektir.

Kakzi Bunun şimdiki Kızık kara Karadinek veya kızık karacaören yerinde olduğu sanılır, çünki bu iki köy yeri, Sam ile Tekirsin arasında orta bir merkez mahiyetindedirler.

Nişipdağ Nizip tepesinin hedef tutar.

Arşıtva. Bu eski memleketin izi biraz bulanık olmakla beraber, ya aşağı bayındır-Kertil ve yahut Kehriz olmalıdır. Merkezi olan Amalin da bu bitişikteki Humeyli olması gerekir.

Bar şehri Nizip Güneybatısındaki Telfar olup, yukarda da Bara şeklinde geçmişti.

Kıtyar bunun, yine Nizip Güney batısındaki Hiyar olacağı sanılır.

Dululma bunun Nizip doğu bitişiğindeki Turlu köyü yerinde olduğu akla pek yakındır. Tabirin iki lafızdan kurularak Asur kitabelerine geçtiği anlaşılıyor:

1— Turlu

2— Ulma

Bu ikinci sözün ifadesini verecek bir yer, belki buluna bilir. Fakat biz öğrenemedik.

Bunisa Munusadırki Hiyarın güney

(Devam edecek)