(Cilt 6 ve Sayfa 278 den devam)

Fakat Mürsilin bu hareketinde, bir yanda sür’atli süvari akınları yaparak ansızın (Babil) i bastığı açıklanırken, öte yandan büyü Hatti ordularında atlı asker olmadığı yolunda birbirine zıd fikirler de ileri sürülmüştür. Bu hadisedeki (Halpa) ve (Babil) klasik Halep ile Babil olmadığını kesin olara kabul edebiliyoruz. Bu Halpa, Antebi vilâyet sınırı dışında ve Adıyaman vilâyet çerçevesi içindedir. Büyük Hattı devletini son derecede sarsılarak varlığını elden çıkarma üzere bulunduğu bir sırada (1450 ikinci Tutalya’da Hanigalbatın muvafakatiyle (Halpa) üzerine yürümüş ve bu şehri tahrib etmiştir ki bu (Halpa) da başka bi (Halpa) dır ve şimdiki yerinde Elif köyü bulunmaktadır ki Antebin Araban kazasında ve Fırat batı kıyısındadır.

Bu ikinci Halpa için daha başka bir misalde verilebilir. Şöyle ki:

— Hatti kralı Mutalli ile Mısır Firavunu ikinci Ramses arasında yapılan Kadeş muharebesi dolayısiyle, Mısır ileri karakolları tarafından yakalanan iki Hatti casusu firavuna Etilerin Kadeşin 100-160 kilometre kuzeyinde Halpa şehrinde bulunduklarını haber vermişlerdir. Eski Kadeş şehrinin klasik görüşle kabul edilen Humus' gölü civarındaki (Teliinabu mandık) tepesi değil, Kilisin batı bitişiğindeki (Karataş tepesi) yerinde bulunduğu, derin incelemelerle anlaşıldığına göre buradan Elif köyü arasındaki mesafeyi de ancak bu kadar tutabileceği düşünülebilir. Yusuf Ziya Özenin Mısır, Doktor M. Şükrünün Eti tarihi ve medeniyeti, M. Şemseddin Günaltayın Yakın şark birinci ve ikinci ciltleriyle Salahaddin Kandemirin. Etiler adlı eserlerinden edindiğimiz bu malumatı, istiyenler bunlara göz atarak derinden incelemeler yapar ve gerçeğe doğru yol alabilirler.

Halep şehrinin şimdiki taşıdığı adın nereden ve ne suretle geldiği yolundaki düşünceye gelince, İslamın bölgeye yayıldığı devirlerde Halep ismine rastlanamamaktadır. O sırada Halep bölgesinin ismi (Kanışirin, tabiri altında biliniyordu. Artık eski Bafroiba kalesi, her hangi tarihî ve askerî bir darbeyle siyasî alandan silinmiş ve harabe bir durumda kalmıştı. Bölgenin işgalleri altına girdiği çeşitli millet ve devletlerin durma bilmez hakimiyet yarışları önünde, eski ve tarihî şehirlerin çoğu yerle bir olmuş ve harap haldekilerin yeni baştan etrafa dağılan mülteciler tarafından yer yer imarlarına uğrayarak eski yurtlarının adlarına nisbetle adlandırılmışlardır ki bunlardan biri de yukarda görülen Halpa şehri mensuplarından bir kitlenin gelerek eski Baroiba şehrini yeni yurt edinmiş olmalariyle açıklamak mümkündür. Belki de Arabandaki Elif şehri halkının imarlariyle gelişmiştir. Halebin sonraki şeref mevkiini, Islâm beyleri sağlamışlardır.

HATTİNA MEMLEKETİ

Bu memleketin bulunduğu yer de öteki memleketler gibi türlü tariflerle gösterilmiştir. Yakınşark müellifi, Hattina memleketini Antakya gölü, yani Amikgölü çevresinde gösterir. Hattina tabirinin Asur kralı ikinci Sargon (722-705) zamanında (Unki) adiyle anıldığını da sözlerine ekler. Ayni zamanda merkezinin adının Kınalova olduğunu anlatır (2/281). Büyük Hatay müellifi, Hattinadan şu şekilde bahseder:

— Asur kralı birinci Asurnazırbal kitabelerinde Milit ve Komuk krallarını itaat altına almış ve (1884) tarihinde Karkamışı zaptederek Hattina krallığına hücum etmiştir. Bunun Halefi üçüncü Selmanasar da Asuru haraç güzer olan yeni Eti kralları arasında Hattina kralı Halpa rudayıda saymaktadır. Hattina krallığı da diğer Eti krallıkları gibi sahneden çekilmiştir (3/358).

Diyarbekir tarihi, Unki tabirini Ungu şeklinde zabtetmiş olmakla beraber, bunun merkezinin Kınalova göstirir (1/61.80). Bu son haber ise Asur Kralı Tıglatplasar devrine aitmiş.

Görülüyor ki, bu üç kaynağın bildirdikleri haberler arasında bir benzerlik olmadığı gibi, düşünceyi sarsıntıdan koruyacak bir ifade tarzı da yoktur. Bunların içinde A.Faik Türkmen tarafından verilen bilgidir. Zira eski Hattina şehri Hatay bölgesinde değil, Karkamış kalasına oldukça yakın bir noktada ve ayni zamanda Fırat nehri batı kıyısındaydı. Ne çare ki, zamanın müelliflerindeki sabit fikirlilik, hemen bütün tarihi izleri karanlıkta ve kalın gölgeli perdeler altında sımsıkı saklamaktadır. Çünkü B.H.T. müellifinin Hattina ile kasdeylediği, yine Hatay bölgesine nisbet edilmesi kaygısından ileri gelmiştir. O devirlerde ne Antakya ne de İskenderun gibi şehirlerin mevcut olmaması, şehir yerlerinin tarifinde Asurluların her oldukça büyük şehri, kocaman bir ülke sayarak istila ve fütuhat şekillerini, adeta kuvvetli ordu hareketleri durumunda ileri sürmeleri, tabiatiyle, asrın yazarlarını kendi adeselerinden süzerek araştırmalara sürüklemiş ve bu suretle yanlış nazariyelere yol açtırmışdır. Bu seziş bir gerçektir. Bize göre eski Hattina şehri, şimdiki (Kahtin) denilen yerdeydi. Asur kitabelerindeki Hattina sözü, zamanla halk dilinde Kahtin şeklini almıştır. Sonra bu memleket krallarından birinin adının da (Halpa-ruda) olduğu haberi veriliyor. Bu isim, son derece dikkat çekicidir. Kelimede eski geleneklerin ilhamiyle (Halpa beyni, halpa prensi, Halpa kralı) manasını sezmek yersiz olamaz, Çünkü eski Akadların, Mısırlıların, Etilerin, Suriyelilerin hatta Hattilerin Surru-saru-şaru lafızlarını bu manada kullanmış oldukları da tarihi bilgiler arasındadır. İkinci bir haberde Asur kralı Asurnazırbalın seferi, şu seyir istikametinde olmuştur: Milit, Komuk, Karkamış ve nihayet Hattina.. Milit şehrini klasik Malatya Komuk bölgesini klasik yukarı Cezire, Diyarbekir batı çevresi saymak elbette yanlış yorumların sürükleyicisi olacaktır.

Bunlardan Karkamış bilinen ünlü kaladır ama, ötekileri, oldukça derin araştırmalar ve batı görüşünden çok farklı derinleştirmeler ister. Anlaşılan gerçek şudur,

(Devam edecek)