(Sayfa 161 den devam)

Bu şehirlerden İslâm devrine kadar gelen ve hele Haçlılar zamanını içine alan şehirler, en fazla göze çarpanlarındandır. Bunları şöyle sıralıyabiliriz:

Araban, Dülük, Merzıban, Telbaşar, Ravanda, Burç, Lohan, Rumkale ve saire.

Kültür Dergisinin Ekim 1963 sayısında, sayın araştırıcı dostumuz Bay Cemil Cahit bey (Güzelbey), Raban eski şehrini, şimdi yeni kurulmuş olan bir kazaya adını verdirdiğini Araban sahası çevresi dahilinde olarak görmüş ve isabet etmişdir. Merzunanın da (Halbaş) olması ihtimalini ile sürmektedirki, bunun da yüzde doksan isabeti tahmin edilebilir.

Şimdi elimizde bulunan Gaziantep haritasında bu Halbaş tabirini (Halbaşlı) şeklinde gösterilmiş bulunuyoruzki, bu şekliyle de yine tarihi bir geleneğin izi seçilmektedir, çünkü bu sözle kasdedilen (Kalabaş ili) olacaktır. Bölgede böyle (il) ekiyle bağlanmış bir çok eski şehir kalıntılarına raslanmaktadır ve ayrı olarak da bir çok (oba) ekiyle sonlanmış yerler göre bilmekteyiz.

İl ve Oba sözlerinin tüm halinde ülke ile tek bir aile ve ocak yurdu demek olduğunu biliyoruz.

Bu bakımdan (Halbaşlı) tabirini garipsemedik. Kamus-ül âlâm müellifi, Dülüğü almış ise de Merziban hakkında bir coğrafi yer tesbit edememiş gibidir. Bununla beraber. Merzibani adı altında, devrinde en ün almış bir edipden bahseder. Şöyleki:

MERZİBANİ

“Ebu Abdullah Muhammet İbni umran, meşahiri üdebaden olup (297) tarihinde Bağdadda dünyaya gelmiş, (384) de vefat etmiştir. Hadiste dahi yeditûla sahibi idi. Bir çok telifatı ve güzel mecmuaları olup Yezid İbni muaviyenin eş’arını dahi cem ile divanını tertibeden sahib-i tercümedir. Teşeyyün mail olduğu halde bu hizmeti gariptir. (6-4259).”

Bu köyde göre, hicri dördüncü asırda Merziban adında bir şehrin mevcud olduğu ve bu şehre nisbetle de böyle bir şiir ve edebiyat otoritesinin yetişmiş bulunduğu anlaşılıyor. Ancak bu zatın Bağdatta doğmuş olması kaydı, yanlış olabilir. Sonraları Bağdada giderek orada kendisini göstermiş bulunması, doğum yerinin de Bağdad olduğu zehabına yol açmış olabilir. Böyle yanlış kayıtlar da tarihte pek çoktur. Çünkü taşıdığı lakap, onun Merzibana nisbetini, pek açık olarak göstermekte ve devrin edebiyat ve tarih alemine de o lakapla geçirilmiş bulunmaktadır. Bu incelemelerden çıkabilecek netice ise, sayın Cemil beyin tahmine bağladığı Halbaş köy yerinin bu marzıman olacağını ifade eder. Buradaki eski ve tarihi bina kalıntıları da burasının Merziban olacağı düşüncesini kuvvetlendirmektedir.

RAVANDA KALESİ

Bu eski ve tarihi kale hakkında öteden beri bir takım incelemeler yapmış bulunuyoruz. Kalenin on yedinci asra kadar indiği sonucuna varmaktayız. Kiliste yayınlanan (Kent) Gazetesinin 18, 20 Kasım 1962 tarihli sayılarında, bir röportaj dolayısıyle bu kale hakkında iki görüş durumu dikkatimizi çekmişti. Bunlardan biri Lise öğretmeni Dincer Oktayın olup bu zata göre kale, ön 11-7 asırları arasında yaşamış olan Karkamış Etileri mimarları tarafından yapılmış olduğu ve ötekisi de eski Tarih öğretmenlerinden Mahmut Toprağın, Bizanslılardan kalma bulunduğu yolundaki mütalealarıdır. Bu güne kadar bu gibi tarihi yerler hakkında yapılan araştırma hareketleri, pek az olduğu gibi, bir çok yerlerin de halen karanlıklar içinde yüzdüğü bilinen bir şeydir.

Yukarda, isimlerini vardiğimiz iki sayın öğretmenin ileri sürdükleri iki mütaleada da isabet vardır. Fakat bu isabetler, mevcut ve klasikleşmiş eserlere göre ayarlanmış olmasındadır. Çünkü bu gün elde bir Etiler ve Romalılar tarihi tutulmaktadır. İzleri ve gerçekleri henüz anlaşılmamış veya anlaşılmaları için üzerlerinde istenildiği gibi durulmamış ve lâkin izleri meydanda kalmış bulunan mahallerin belirtilebilmeleri için bu iki devlete dayanmaktan başka çare yoktur.

Cenupdoğu Anadolunun eski zamanları adlı eserinde Kurmay Kadri Berkin’in incelemesine göre: Urartu devletinin son zayıf devirlerinde: İkinci Ruzas (685-675) den sonra Urartu tahtında (Erimena) adında bir kıral gözükmektedir. Erimena (675-670) tarihleri arasında 5 yıl tahta kalmış ve topraksız manasına gelen Erimanadan sonra tekrar Urartu ailesinden 3 kıral tahta sıra ile geçmiştir. İkinci Minuas (620-580) adındaki son Urartu kıralının payıtahtı ise (Luhiunis) adını taşımakta ve krallık sahası çok küçük bir sınır içinde bulunmaktaydı. Onun yerine ise (Arvand) adında bir kral geçmiş görülüyor. Arvand bir Ermeni ismidir.

İlk önce şunu belirtelim ki, yukarda geçen eski (Luhiunis) şehrinin, bu günkü Lohan olması, söz tertibi bakımından hatıra uygun görünüyor. Çünkü burası, çok eskidenberi bir Ermeni yurduydu. İşte bu tahminimin de zihinleri bulandıra bilecek manzarası vardır ve Urartu devletiyle Antep çevresinin ne ilgili olacağı endişesi kafaları sarsacaktır amma, biz Urartu devletinin Van Gölü etrafından ziyade bu bölge ile sımsıkı ilişiği olduğunu söylemekle yetincek ve sadece asıl maksadımızı aydınlatmıya çalışacağız.

Urartuluların en son devrinde bu hanedan tahtına geçmiş olan Arvandın bu mıntıka halkından ve bir hanedan sivrilmişlerinden olduğunu kabul ettiğimizden onun ilk defa kendisine merkez yaptığı şehrin, Ravanda kalesi olduğuna inanıyoruz. Çünkü Luhiunis şehrinin eski Manaylar tarafından işgal edilmiş olmasından dolayı, her halde Erimenanın kanından gelmiş bulunan bu Ervandın ayrı ve müstakil bir beylik kurmuş ve merkez olarak yaptırdığı kaleye de kendi adını vermiş bulunması kuvvetli bir ihtimaldir.

(Devam edecek)