(Sayfa 110 dan devam)

Tabii, bu nesil, İsrail oğullarından apayrı bir nesildir. (Sairdağı) belirtilen yeri hedef tutmakla beraber, daha kuzeye doğru uzanmıştı. Bu dağ sahasında bulunan Hurriler ise, esasen Naharina bölgesinin hemen her tarafına yaygın bir halda bulunuyorlardı.

Yine Tevratın tekvin kitabında, Hazreti İbrahim evlâdına vaadedilen arazi üzerindeki milletlerin şu isimler altında yaşadıkları gösterilmektedir;

1 - Kıniler

2 - Kanziler

3 - Kadmuniler

4 - Hatiler

5 –Priziler

6 – Rafailer

7 - Amuriler

8 - Ken’anlılar

9 - Cürcasiler veya Cercaşiler

10 - Yübusiler. (15/19)

Bu memleket ve milletler ise, Mısırın (Nil) nehrinden Naharinanın Fırat ırmağına kadar uzanan geniş sahada tutunmuşlardı.

İsün evladı hakkında Taberi tarihinde ise şu haber vardır:

- İshak peygamberin oğlu îs, kardeşi Yakub peygamberden ayrıldıktan sonra, yerleştiği bölgede, bütün aile ve oymak idaresini çok akıllı ve dirayetli olan (Rum) adındaki oğluna bırakmıştır Oğullarının en büyüğü olan bu Rum adındaki oğlu reislik işini, büyük bir ustalık ve başarışla çevirmiş ve onun bu güç ve doğru sistemi etrafta derin yankılar yaparak, bulunduğu daireye (Rum diyarı) adı verilmiştir. Bu sebeble de yaşattığı nesle (Rumoğulları) unvanı nesilden nesle sürerek tarihe mal olmuştur (1-93)

Öyle anlaşılıyorki, Rum diyarı, dar bir alanda kalmamıştır. Hattilerin, Havilerin ve Hurrilerin yerleşmiş oldukları toprakları da içine alıyordu.

Bu incelemiye göre, (Rum) sözü daha çok eski bir tarihe inmekde ve ön on yedinci asrın ortalarına doğru gerilemektedir.

Gaziantep arazisi çevresi içinde de Rum sözü ile ilgili bazı coğrafi yerler gözümüze çarpıyor. Bunlar üç Rumevlek ile bir Romanlı isimlerinden ibarettir. Şimdi biraz da bunlar üzerinde duralım:

1 - Rumevlek

Rumevleklerden biri, Araban kazası dahilindedir ve bunun başka bir adı da Kotaldır. Fakat köy yabancı adlarının değiştirilmesinde bu köy adı (Tarlabaşı) na çevrilmiştir. Kotal sözü (Kotaili) manasınadır. Bu tabir üzerinde de sırası gelince duracağız. Fakat Rum sözünden sonra, buna eklenmiş olan Evlek sözünün neyi ifade ettiğini daha da önce gözden geçirelim:

A - Evlek, bildiğimiz ve çiftçilerimizin kullandıkları manada eski arazi dönümünün dörtte biri, yani urup çiftlik demektir.

B - Evlek sözünün (Aile) manasına geldiğini rahmetli doktor Rıza Nur beyin meşhur Türk tarihinden öğreniyoruz (1/55). Derinden incelenecek olursa Evlek sözünün aile manasına alınması daha yerinde görülüyor. Çünki aile, bir yuva kalabalığından ibaret bir kitle ifadesidir. Böyle bir kitlenin barına bilmesi için bir insan yuvasına ihtiyacı vardır ki biz bu yuvaya, insan şerefini öteki hayvanlardan ayırmak için (ev) diyoruz. Evlek, bu bakımdan ev demek oluyor Evlek ise bir çeşid (evlik) manası gösteriyor. Bu halda Rumevlek sözünde (Rum ailesi, Rum aile barınağı) manası kasdedilmişe benziyor.

2 — Rumevlek

Bu köy, Gazi şehrin hemen doğu bitişiğinde ve (Taşlı Rumevlek) adı altındadır. Bu iki Rumevlekden biri (Yukarı) sıfatiyle adlandırılmış olacak. Zira üçüncü Rumevleğin taşıdığı isim bu fikri beslemekdedir.

3 — Rumevlek

Bu rumevlek ise, Aşağı sıfatı ile Oğuzeli kazası dahilinde ve kaza merkezinin güneydoğu yönündedir. Buna aşağı denilmesinde, Taşlı rumevleğe göre daha güney doğuya düşmesinden ileri geldiği sanılır.

4—Rumyanlı

Rumyanlı tabirinin, daha çok sonra buraya ad verilmiş olduğu anlaşılıyor. Çünkü Adıyaman merkezindei eski ve meşhur bir derebeyi ailesi olup (Bereketoğulları) adiyle tanınmışlardır. Bunların son yaşlı şahsiyeti bulunan (Hanefi ağa) nın anlattığına göre, bu Rumanlı bir aşirettir ve kürt unsurundandır. Asılları, Konya’nın (Haymana ova) sındandır.

Hicri (1000) tarihlerinde, huzursuzluk yarattıklarından dolayı devlet tarafından sürgün sıfatı ile bu tarafa nakledilmişler, bir gurubu, buradaki Rumyanlı bölgesine ve bir kısmı da Adıyaman merkezinde iskân olunmuşlardır. Bununla beraber, yine de problemi derinleşdirmek ister.

RUM KALE

Ön (1110) tarihlerine doğru (Uruma) adiyle tanıdığımız Fırat kavsi batı kıyıları sahası, bir kısım bölümlere ayrılmış ve sadece (Antep) çevresine (Hanigalbat) adı verilmiş olduğunu anlıyoruz. Yakın şark müellifi, bu memleketi (Kızvatna)’nın doğusunda gösterir (2/96) Şimdiki (Samsun) bölgesi olarak tasavvura bağlanan (Kızvatna), Eti ve Asur tarihlerinin incelenmesinde bir kaç yere ad olarak verilmişdir. Çünki eski Hittilerin nasılki güneşden kinaye olan kadın mabudları (Arinna)’nın karşısında bir de erkek güneş timsali vardıki buna da (tstanu) adını vermişlerdi. (Eti tarihi: 59). (Yakın şark :2/217).

Hatti yaşayış alanını Kızılırmak çevresinde görenlerin bu İstanu mabudunun yerini Samsun mıntakasında sanmaları doğru görülebilirse de biz bunu Naharinanın muhtelif parçalarında sezebiliyoruzki başlıcaları şuralardadır:

1 — Kilis’in doğu yönünde Kastun,

2 — Adıyaman’ın batı kuzeyinde Kistan,

3 — İslahiye kazası bölgesinde Kestan,

Bu tanrı adı, çok sonraları klasik Iran’a da geçmiş ve burada Sistan şeklinde meşhur Zal oğlu Röstemin yetişdiği saha yapıimışdırki Araplar da bu Sistan tabirini (Sicistan) şekline sokmuşlardır.

İşte bunların hepsi, eski Kızvatna’nın çeşitli şekillere girmiş mabudun isim izleridirler. Bu Kızvatna ise, Kilis’in doğusundaki (Kastun) dur ve gerçekden de (Hani Galbat) ülkesi de bunun doğusundadır. Çünki Hani Galbat denilen memleket, bu günki Rumkale bölgesidir. Yakın şarkın bu ülkeyi tarifi ise şöyledir:

-Fırat ve Dicle arasında ve Habur suyunun Fırat nehrine döküldüğü yerdeki eski (Hani-Khana-Kan?) kasabasının bulunduğu bölgesidir (2/267, 1/523 H, 1/541, 2/268).

Fakat bu memleket, Antep bölgesindeydi. Bu gün Kinni ve Halfeti dediğimiz yerlerin birleşik bir ifadesinden yapılmış bir tabirdir ve bu bölgede yaşamış olan bir küçük devlete unvan olarak verilmişdir.

Neden ve nasıl istifhamları ortaya atılacakdır ve haklıdır da. Şimdi bu dolaşık durum üzerinde incelemelere göz atalım:

Ön (1450) tarihlerine doğru Hatti krallığını ikinci sarsıntıdan kurtararak eski devlete yeni düzen vermek istiyen (Tutalya 2.), kuvvetlenmiye başladığı ve eski Kuşşar şehri hanedanından bir prens de alarak şahsi hegemonyasına meşru bir şekil vermek suretiyle harekete geçdiği zaman (Halpa) prensliğinin dikbaşlığına karşı cevap vermek için Hanigalbat kralının muvafakatini istemiş ve Halpa şehrini alarak yakmış, yıkmışdı. Bu devlet Mitanilerin yerine gelişmişdi Bu kralın Kızvatnayı da aldığı rivayeti vardır. (Eti tarihi: 23)

Buradaki (Halpa) şehrinin, şimdiki (Halep) olduğu görüşü de yanlışdır. Kızvatna, Hatuşaş gibi eski Halpa şehri de bir kaç yerde ayni adı taşımışdırki bunlardan biri de Araban kazası dahilinde (Elif) denilen köy yerindeydi. Eski Halpa sözü halk dilinde (Elif) biçimine girmişdir.

işte bu Hani—galbat (Kinni—Halfeti) dirki, sonraları oğulları Şarere ve Adramelehe taraflarından öldürülen Asur kralı Senahribin yerine aday olan beşinci Asaraddun ile katil kardaşlar arasında da harp sahnesi olmuşdur. (C.D. 106) Ancak muhtelif devirlerde bu Hanigalbat tabirinin çeşidli şekillere girdiği ve ayrı ayrı memleketler sayıldığı da görülmektedir: Hani rabat, Hatigalbat terkipleri bunlardandır.

Rumkale adındaki Rum lafzı da (Rum diyarı) bahsinde geçen eski Rum, Uruma memleketleri çerçevesi içinde mütalea edilebilir. Çünkü bu çevrede Fırat kavsi batı kıyısı üzerinde bulunmakdadır. Bu itibarla da çok eski bir kaledir ve halen kalıntısı, yalnız bizzat bu tarihi kale üzerindekalmamış, sahası dahilindeki bir çok kaleleri de şümulu içerine almışdır. Yoksa, Yakın Şarkda tarifi yapıldığı gibi, kocaman bir ülke sayılamaz.

Not :

Yine Yakın Şarkda okuduğumuza göre Hatti kralı üçüncü Hatusil, Asurluların sarkıntılığını önleyebilmek için Hani Galbat kralı Şuttarna’nın oğlıı Vasaşatta ile de ittifak etmişdir (2/104). Bu da Hatti devletinin çökmesine sebeb olan bu hilekâr kralın Fırat doğusundan Asur akınlarını durdurmak gayesiyle girişmiş olduğu bir siyasi harekettir ve doğru da görülebilir. Çünki son zamanlarında bu kralın durumu çok fenalaşmışdı.

ANTİOHYA AD TAVRUM

Kamusül âlem, bu memleketin Gaziantep’in eski adı olduğunu söylüyor. Bununla beraber, Antakya selefkösleri devri eseri olarak bir kaç tane daha, başı yine Antiohya ile başlıyan şehir adları da bildirir:

1 — Konya’nın (140) kilometre güneyinde Antiohyaad Kragom,

2 — Anadolu’nun Pisidya eski ülkesindeki Kayseri’ye veya Akşehirki Antiohya ad Pisidyam,

3—Cezirede bu gün Nuseybin denilen Antiohyaad Nisibis,

4—Horasın’ın kuzeydoğusundaki Mercane olup Antiohya Mercane(1/412—413).

Antakya ve Anteple beraber, Antiohos başlığıyla terkibedilen eski şehirlerin sayısı böylece altıya kavuşmakdadır. Asıl tabirlerde ki göze batan noktanın aralarına giren (ad) lafzında olduğu apaçıkdır.

Mesele Antep’i kasdettiren tabirde, bu ad lafzından ayrı bir de Tavlafzı olup, en sonra Rum sözü geliyor, işte asıl olan bu Rum sözüdürki, ileride geçen Uruma, Rum sözleriyle ilgilidir. Fakat ilk Antihosun asıl adı (Lazihama) olduğunu öğreniyoruz. (C.D: 130). O halda Selefkös Nikatör’ün babası adı Lazihama olup Antiohos lakabı adı ve mensup olduğu memleketin asilzadeliğini bildiriyordu demekdir. Antiohya ad Tavrum tabirindeki Antiohya hakkındaki incelemeleri biraz geriye bırakarak sadece Tavrume aid olan terkibi tahlile çalışalım. Ortadaki ad lafzı ise, yukardaki şehir terkiplerinin hepsinde de kullanılmış olduğuna göre bunun bir ara bağı olacağını düşünmüye yer yok değildir.

Tavrum ne demekdir?

Bu sözün başındaki (Tav) lafzından türkçemizdeki taş lafzının ayni olduğunu sanmak yersiz olamaz. Çünki çok eski devirlerden beri toprağa Ta, Tu deniliyordu. Bizdeki toprak sözü de bu Ta, tu lafızlarından doğmuşdur. Toprak ise taşların, kayaların ezilip ufalmasından ileri gelir. O halde taşın eski devirlerdeki adı Tav idi demekdir. Tavrum sözünde geri kalan Rum ise geçen bahisteki Rum sözünden başkası değildir. İşte bu rum lafzıdırki, Anliohos ad tavrumdaki son rumun maruf bir yeri hedef tuttuğu anlaşılır. Ancak tabir sonucunu ala bilmek için ayrıca Antiohos tabirinin de incelenmesine gerek vardır.

Antiohos sözünün çıkış yeri ve sebebi:

Selefkös sözünün bir çok şekillerde kaydedildiğini görüyoruz: Selüküs, Selevküs gibi. Antiohos sözü de böyle ağızdan ağıza ve dilden dile değişik şekiller almışdır: Antiküs, Antiyaküs, Antiyahos, Antiyohos bunlardandır. Hepsine asıl olan ise Antiyaküs olacakdır gibi bize geliyor. Antiya’nın aslı Andiyadırki bir memleketi hedef tutar.

Devam Edecek