(Sayfa 117’den devam)

1945 yılına kadar aynı mealde çalışmışlar. Bu tarihten itibaren motorlu vasıtaların yurdumuza bol miktarda gelmeye başlaması neticesinde şase ve makas arızaları da artmaya başlayınca Abdulkerim Çimrin mesleğini bu yola çevirmiş. 1960’ta da kendi adına işyeri açmış. Şimdi kardeşi Mahmutla birlikte çalışıyorlar.

Çimrin halen bilumum vasıtaların şase, makas, eksoz ve bağaj tamirleri ile her nevi kaynak işleri de yapıyor.

Çimrin’e göre, kamyon şaseleri düz olduğu için tamirleri gayet kolaydır. Otomobil şaseleri ise kıvrıntılıdır. Tamirlerinde bir çok hesap ölçüleri kullanılmak ister. Özerinde çok daha fazla durulması icap eder ve esaslı bir şase tamiri günler alır. Tamiri için aldığı bir otomobil şasesi ancak 20 günde elinden çıkabilmiş. Bu itibarla her şaseci otomobil şasesi almak istemiyormuş. Hatta İstanbul ve Bursa gibi oto sanayilerinde ileri olan vilayetlerde yapılan şase tamirlerinde bir çok hatalar bulmak mümkünmüş. Çimrin bu bakımdan Gaziantep şaseciliğini diğerlerinden üstün görmekte.

Hatta arzu edildiği taktirde burada el bakımları ile yeni jeep ve otomobil şaseleri yapılabileceğini de ifade ediyor.

Diğer taraftan Çimrin’in üzerinde ihtisası bulunduğu bir diğer şey de eksoz boruları. Bunların yenileri gerek modeline göre ve gerekse istenilen şekilde yapabiliyorlarmış. Bu eğri boruları bir de kardeşi yapabiliyormuş. Bunlar bugünkü sisteme göre olup Avrupasından daha üstün kalitede imiş ve altı sene garanti verebiliyorlarmış. Nitekim senelerce evvel yaptıkları eksoz boruları vasıtaların üzerinde hala arızasız olarak vazife görüyorlarmış.

İş yerinde elektrik, oksijen kaynağı ile matkab bulunuyor. (Bunlarıda kendisi yapmış) Ayrıca da irili ufaklı el takımları.

İleride teknik bakımından daha esaslı bir şekilde çalışmayı düşünüyor. Ancak bunun içinde muhtelif takımlara ihtiyaç hissedilmektedir.

Topu topu onu bulan meslek erbabı birleşmeli. Ayni çatı altında branşları ayırmak suretiyle çalışmalı. Bu şekilde bir şirketleşme bizlere arzu edilen bir kalkınma kredisi da temin edebilir. Alınacak bol takımla daha teknik bir şekilde çalışılır. Mesleğin hamallığından kurtulunulur. Zamandan kazanılır. Bazı hususlarda imalata geçilebilinir.

Yaşar Çimrin de mesleğe babası Abdulvahap’ın yanında 1946 yılında başlamış. 1960’tan 1962’ye kadar ağabeyi Abdulkerim ile çalıştıktan sonra bir yıl evvel bir iş yeri açmış.

Ekseriyetle otomobillerin şase, makas, bağaj ve makas kulakları işleri iştigal ettiği gibi icabında makas kulaklarının yenisini de yapıyor. Umumiyetle otomobil üzerinde çalıştıği için bu mevzuda melekekesbetmiş (beceri), bundan böyle çarpışıp da ön kısmı temamen dağılmış olan otomobillere ilave şaseler yapmış.

Denilebilir ki bu gün şehrimizde sadece otomobil şasesi üzerine çalışan yalnız Yaşar Çimrin vardır. Otomobil şasesinin tamirindeki güçlük ve istenen titizlik Çimrin’e mesleğinin zevkini vermekte ve bu bakımdan da kamyon şasesi almamaktadır.

MEHMET ALİ DEMİRCİ

Mehmet Ali Demirci dokuz yıl öncesi ne kadar bir köy demircisi, iken 1954 de Gaziantebe gelerek halen İstanbul’da bulunan şaseci Yusuf Ercan’ın yanına giriyor. Ercan ile bir yıl çalıştıktan sonra yine şaseci Ali Örs ile ortak oluyor. İki senelik ortaklık müddedi içinde bu işi temamen kavradığına emin olduktan sonrada ayrılarak 1961 ylından itiaren müstakilen çalışmaya başlıyor.

Demirci de motorlu vasıtaların demir aksamları üzerinde çalışıyor. Ekseriyetle de şase ve makaslı işleri ile halatlı istepneler de yapıyormuş. Ancak oto sanayiinin bulunduğu her dış memlekette makas kulakları seri halinde döküm suretile yapılırken burada teker teker elle yapıldığı halda hiçde onlardan geri kalmıyormuş, tabii biraz kabaca oluyor.

Üstelik doğrultulamıyacak kadar hasara uğramış şaseler inanılmayacak kadar maharetle ve eldeki basit takımlarla eski haline getirilebiliyor. Bu bakımdanda Gaziantep birçok uzak vilayetlerce de takdir ve tercih ediliyormuş.

Demirci’nin de takım olarak kavis makinası, büyük demir makasa, büyük kollu bir matkaba ve pres’e ihtiyacı var.

Mesleğinin ilerlemesi de çok çalışma ve görgüye dayanmaktadır. Hatta mesleki tecrübelerini geliştirmek için tetkiklerde bulunmak üzere dış memleketlere de gidilmelidir diyor.

Fotoğraf: Gaziantepli Sanatkârlardan Hayri Bilginin imal ettiği bisiklet parçası.

ALİ ÖRS

Eski şasecilerden birisi de Ali Örs. Ali örs 1938 yılında babası Yusuf örs yanında işe başlamış. O sıralarda babası Hatayda şase makas işleri yapıyormuş. 1948 de Gaziantebe gelerek burada da ayni mevzu üzerine çalışmaya başlamışlar.

Yakın zamana kadar Ali Örs ile ortak olarak çalışan Hüseyin Demir’de babası Molla yanında demircilik yaparken 1952 yılın da bu mesleğe atılmış, 1957 yılında da Örs ile ortak olmuşlar.

Şase ve makas işinden başka kültüvatör, köten ve mibzer makinelerininde yenisini yapıyorlar. ithal edilen vasıtaların şaselerini fabrikası ayarında istenildiği kadar uzatabiliyorlar. Yüzde altmış derece eğrilen bir şaseyi bir günde doğrultmuşlar.

(Devam edecek)