(Sayfa 39’dan devam)

Karuser atölyesini bu yolda devren satmış ve kendisini tamamen cam işine vermiş. Ancak 1960 yılında da kendini iflastan kurtaramamış.

Sanki azmin elinden hiç bir şeyin kurtarılmıyacağını ispat etmek için iddiaya girmişti. Yılmak nedir bilmiyordu. Gecesini gündüzüne, parasını cama, aşkını idealine katmış, kendisini bu yola adamıştı. Sermayesini tüketmiş bu konuda itimadı sarsılmıştı. Etrafındakiler O’na olmayacak bir şeyle uğraşan bir gözü ile bakıyordu. Fakat yılmadı, çalıştı nihayet bir kaç ay sonra arzusuna muvaffak olmuş bulunuyordu.

Kocalar bu cetin çalışmaları sırasında mesleki bakımdan hiç kimsenin yardımını görmemiş ve kendi işini kendisi yaratmış. 1962 yılından itibaren de İstanbul’da Çelik motor müessesesi bombeli cam çekmeye başlamış.

Halen her ebatta ve istenilen her kaviste modele göre kristal camlara bombe veriyor. Bursada eni elli santimetreden yukarı camların bombesi yapılmadığı hal de burada bunları yapmak imkânı mevcut.

Bizdeki camlar yarım sekurut, Avrupa camları ise tam sekurut olduğu için burada yapılanlar daha üstün kalitede oluyormuş. Kuvvetli taş darbelerinde çatlamayıp dağılmıyor ve sadece taş değen yeri deliniyormuş.

Fehmi Kocalar ileride bir çok dökme işleri ile mikalı cam ve halen Avrupadan gelen bombeli dikiz aynalarının imalini düşünüyor.

Ancak gerek bu işler vegerekse mesleğinin tekamülü için ilk şartın esaslı bir iş yerine ihtiyaç olduğunu söyleyen Kocalar 100 bin liralık bir kredi ile bütün bunları yapabileceğini ifade ediyor. Böylece memlekete de döviz sağlamış olacak.

HASAN EKMEKÇİ

Şehrimizin diğer bombeli camcısı da Hasan Ekmekçi. Ekmekçi de bugünkü duruma gelebilmek için bir çok güçlüklerle karşılaşmış ve oda bu güçlükleri yenmesini bilmiş. Evvelce tenekecilik, sobacılık, sıhhii tesisatçılık, para kasası imalatı, soğuk ve sıcak demircilik yapmış. Son meslek olarak da kaportacılığı seçmiş. Ancak bu meslekte çalıştığı sıralarda kırılan camların parçalarının tutturulamaması üzerine bombeli cam yapmak fikri kafasında şimşeklenmiş. “Teşebbüs etmek yarı yarıya muvaffak olmak demektir.” Sanki bu Ekmekçi için söylenmiştir. Tam bir yıl binbir sıkıntı içinde randımansız olarak çalışmış. Tecrübeleri sırasında yüzlerce cam kırmış. Öyle bir an gelmiş ki parası beş lira eksik olduğu için camcılar cam vermekten imtina etmişler. O da arkadaşı gibi madde bakımından sıfırı tüketmiş. Bu vesile ile bir ortağa ihtiyaç hasıl olmuş.

KUL Ve HIZIR

Kul sıkılmayınca hızır yetişmezmiş. Ekmekçi de sıkılınca Sabrı Küpeli hızır

gibi yetişmiş. Küpeliden gördüğü para yardımı ile 1959 Sonbaharında atölye açmış ve günden güne inkişaf ettirerek bu günkü duruma gelmiş. Bu tarihte de sadece İstanbul’da bombeli cam yapılıyormuş. Ekmekçi de sanatın bir devamı olarak işini kendi kendisine yaratmış.

Halen Çayırova’da imal edilen Kristal camların vasıtaların durumuna göre bom besini yapıyor. Avrupa atom cam (vomika) kullandığı için burada yapılanlar daha çok rağbet görüyormuş. Fiatlar ise orijinallerinden yüzde elli daha ucuz.

MİKALI CAM DA YAPTI

Hasan Ekmekçi birbuçuk yıl evvel de mikalı cam yapmaya muvaffak olmuş. Bir kaç ay evvel sinaî mevzuatla ilgili olarak şehrimize gelen Amerikalı uzmanlar kendisini takdir ve tebrik etmişler. Mikalı cam imalı için Amerika ve Belçika ile muhaberede edilmiş. Ancak maddi imkansızlıklar bu hususdaki çalışmalara mani olmuş.

Haşan Ekmekçi mesleğinin bir devamı, bir parçası olarak da ileride profîl ve nikelâj işleri yapmayı düşünüyor. Ancak birisi bir iş yapınca diğerlerinin de hemen onu takip edişini üzüntü ile karşılıyor.

Ekmekçi şartlarının ağırlığı ve faizinin yüksek olması dolayısile kredi mevzuuna yanaşmıyor. Esasen şahsi kredilerile de ihtiyaçlarını karşılayabiliyormuş.

Halen İzmir’de faaliyet gösteren Cevdet Sırımış ile Kayseri’de çalışan N. Tekel Maraşıyla da bu mesleği öğretmiş.

MEHMET ALİ NECİP ANLAR

Şehrimizin en faal akümülatör imalathanelerinden biri Mehmet Ali ve Necip Anlar kardeşlere ait.

Mehmet Ali Anlar 1951’de Erkek Sanat Enstitüsü’nü bitirdikten sonra Ankara Muhabere Astsubay Okulunda bir buçuk yıl okuyarak elektrik esaslarını öğrenmiş. Bilahere daha esaslı bir istikbale hazırlanmak üzere Gaziantep’e dönmüş; mezun olduğu okula stajyer atölye öğretmeni olarak girmiş. Bu meyanda 1952’de de oto elektrik atölyesi açarak akümülâtör montajı yapmaya da başlamış. 1955’te Ankara’da akü plâk hamurunun terkibini temin etmiş. 1958’de dış kabı hariç, üst kapakları dahil olmak üzere akü imaline tamamen muvaffak olmuşlar.

FİATTA MUAZZAM FARK

Avrupa aküleri garantisiz olduğu halde burada yapılanlar bir sene garantili olarak veriliyor. Memleketimizde imal edilen EAS, Mutlu, Royal, Rota, Peri ve Volkan aküleri de ancak bir sene garanti verebiliyorlarmış. Yine burada yapılan aküler ithal edilenlerden yüzde 60, yukarıda bahsi geçenlerden yüzde 25 nisbetinde daha ucuz fiatla satılıyormuş.

MOTORLU İMALAT

Bugün şehrimizde sadece burada, hemen hemen tamamen motorlu bir şekilde çalışılmakta olup akü imalinde kullandıkları makineleri de kendileri yapmışlar.

Halen otomatik plâk ısgarası, macun çekme ve sütiyen imal makinelerine ihtiyaçları var.

(Devamı var)