(sayfa 36 dan devam)

Ancak bazan malzeme temininde de sıkıntı çekiyorlar.

Otobüsten başka bir hayli kamyon karuseri de yapmış olan ortaklar Avrupanın tamamen makineleşmiş durum da olduklarını, burada ise her parçanın ellerinden geçtiklerini, dolayısiyle makine ile elin çıkardığı işin başka olacağını ifade ediyorlar. Bunda insan gücü de önemli.. Buna mukabil daha sağlam iş çıkarıyorlar.

Bumbuç ve Gezer ileride işyerini genişleterek fabrikasyona doğru gitmeyi, daha pratik ve daha seri iş çıkarmayı düşünüyorlar.

MEHMET GÖREN-ADİL HASIRCI

“İki karpuz bir koltuğa sığmaz” derler. Sığdıran pekâlâ sığdırıyor ve muvaffak da oluyor. İşte Mehmet Gören ve Adil Hasırcı karusercilikle doğramacılığı bir araya getirmişler. İkisini de ayni anda ve aynı yerde yapabiliyorlar.

Mehmet Gören 1944 yılında doğramacı Abdullah Özçörekçi yanında mesleğe atılıp dört yıl sonra yine doğramacı Hayri Kurgerer yanına geçmiş. Vatani vazifesini ikmal edip, 1955 yılında bu defa yine son ustası ile anlaşarak ortak olmuşlar ve karuser yapmaya başlamışlar. Bu arada Busing vasıtaların şoför mahallerinin ağaç kısım larını da yapıyorlarmış.

Kurgerer ile ancak bir yıl çalışan Gören bu defa Diyarbakırın karuser ihtiyacını gözönüne alarak gitmiş ve orada atölye açarak dört yıl otobüs ve kamyon karuseri yapmış 1960 da tekrar Gaziantep’e dönerek yine karuser atölyesi açmış. 1962’de İstanbul’a giderek doğramacılık mesleğini bir hayli ilerletmiş. Bu yıl içinde de memleketine dönüp, Adil Hasırcı ile ortak olmuşlar.

Adil Hasırcı ise Erkek Sanat Enstitüsünden ayrılıktan sonra askerlik hizmetini ifa etmiş ve dönüşünde Gören ile 1963’ün yedinci ayında ortak olmuşlar. Ancak Hasırcı okulların yaz tatillerinde Diyarbakır’a giderek Görenin yanında çalışıyormuş. Mesleğe de bu şekilde atılmış.

Halen kamyon karuserlerini yenileri ile tamir işlerini yapıyorlar. İş yerlerinin dar oluşundan henüz otobüs işi alamamışlar. Bu bakımdan sanayi sitesinin bir an evvel yapılmasını arzu ediyorlar.

Ayni zamanda ve aynı atölyede doğramacılık da yaptıkları için iki sanatı birbirlerile mezcetmişler. Mehmet Görenin doğramacılık sanatının bütün inceliklerine vâkıf oluşundan yapılan karuserler daha orijinal ve daha titiz bir emeğin mahsulü oluyor.

Atölyelerinde komple planya, cereyanlı matkap ve bir çok el takımları bulunuyor. Doğrama işleriyle de uğraştıkları için karuser mevzuunda da bol takımla çalışma imkânını buluyorlar.

En mühim olarak da 80’lik bir hızara ihtiyaçları var.

İleride geniş ve rahat bir iş yeri temin edebildikleri takdirde hemen otobüs karuseri de yapmaya başlayacaklar. Yine halen yapmakta oldukları kamyon karuserleri üzerinde sağlamlık, hafiflik ve daha pratik kullanışlı olması bakımından yenilikler yapmayı düşünüyorlar.

Bu arada karuser imalâtı için bir demirhane tesisi ileride yapmak istedikleri arasında da bulunuyor.

Çalışmaya başladıkları kısa müddet içinde Gören ve Hasırcı ortaklığı Gaziantep, Diyarbakır, Bitlis ve Van’a kamyon karuseri yapmışlar.

Mesleğin tekâmülü ise döner sermaye olarak krediye ve rahatça çalışa bilmesi için de geniş bir iş yerine bağlıdır.

VAHİTTİN ASLANPAY

Şehrimizin en eski karosercilerin den birisi de Vahittin Aslanpay.

Aslanpay tam otuz yıl evvel Abdullah Karusercinin yanında mesleğe atılmış, 1952 de Mehmet Semen ve Şakir Özhabeş ile ortak olmuş. 1955 yılında ise müstakil olarak çalışmaya başlamış.

Halen otobüs, kamyon karuserleri, bilumum vasıtaların şoför mahallerini, pikapların pencere ve kaplı açma işlerini yapıyor.

Aslanpay’ın ifadesine göre Avrupada bugün karoserler tamamen çelik ve demirden yapılmaktadır. Biz ise çelik karuser yapmaya başladığımız ve yaptığımız halde yine de ağaç işinden vazgeçemiyoruz. Buna mukabil burada yapılan karuserler, daha sağlam olmaktadır. Ancak ağırdır. Zira ağacın ince ve zayıfını kullanmak mümkün değildir.

Halen ağaç karuser yapmakta Aslanpay’ın punta ve elektrik kaynak makineleri ile freze ihtiyacı bulunmaktadır. Bunları temin ettiği takdirde de günün ihtiyaçlarına uyarak çelik karuser yapmaya başlıyacaktır.

1953 yılında Esnaf Kefalet Kooperatifine kaydolan Aslanpay ancak bin liralık kredi temin edebiliyormuş. Halbuki bu meslekte bin liralık kredi hiç bir işe yaramıyor. Bunu asgarî olarak beşbine çıkarmalıdır. 25 bin liralık krediden sadece bir tapuya sahip olanlar değil, takımları karşıladığında her sanatkâr istifade edebilmelidir. Mesleği ancak maddi yardımlar kalkındırabilecektir.

Malzemeyi toptan alabilmelidir. Böylece iş gününde ve rahat çıkar.

Aslanpay Ticaret Odasına da kaydolmuş. Aidatını da muntazaman ödediği halde odanın hiçbir faydasını görmüyormuş.

Senelerce mağara kovuklarında çalışmış, yazın tozundan, kışın çamur ve soğuğundan illallah demiş. Artık bu şehir için bir sanayi sitesi ihtiyaç değil, zaruret olmuştur. Sitenin inşaatına bir an evvel başlamalı ve sanatkârlara rahat çalışma imkânı temin edilmelidir.

İHSAN ÖZER

Yedi yaşında Abdullah Karusercinin atölyesinde mesleğe atılan İhsan Özer 1947 ye kadar ayni yerde çalışmış. Bundan sonra iki yıl inşaat, doğrama ve inşaat kalıpları işlerinde bulunmuş. Askerlik hizmetini bitirdikten sonra 1951 de Vahittin Aslanpay yanında çalışıp, birinci yılın sonunda halen bombeli cam, o sıralarda ise karusercilik yapan Fehmi Kocalar ile ortak olarak atölye açmış. Bu ortaklık da iki yıl devam etmiş ve 1954’te müstakil olarak kendi namına atölye açmış.

Halen ekseriyetle kamyon karuseri ve otobüs karoserlerinin tamir işlerini yapıyor. Ancak kalifiye işçi kifayetsizliğinden yeni otobüs karuseri yapmıyor.

Daha ziyade Gaziantep ve Antakya tipi karuser yapılıyor. Fakat bu arada müşterinin isteğine göre tiplerde değişiklikler de yapıyorlar. Avrupa karuserleri ekseriyetle yandan açmadır. Burada yapılanlar ise sabittir. Sadece arka kapak açılıp kapanır. Fakat istendiği takdirde bu tip de yapılabilir. Yanlardaki dikeçlerin çok sağlam ve fırınlanmış gürgenden yapılması dayanıklılık kudretini artırır. Bu husus burada yapılan karuserlerin Avrupada yapılanlardan daha üç misli daha sağlam olmasını temin eder. Ayni zamanda

(Devam edecek)