(66 inci sayıdan devam)

Camiin mıhrabında ve cümle kapısının dışarısı üzerindeki kitabeleri, (Mütercim Asım) ın ve cümle kapısının yukarı cephesindeki kitabeleri de (Nimet) isminde bir zatın yazdığı görülüyor. Bu kısımda; sağda bir kitabe varsa da çok silindiğinden okunamadı.

7-13 Ramazan 1235 tarihli vakfiye:

Nakşibendî tekkesinde hücreler vakfeden “Dergâhi alî kapıci başlarından Köse paşa damekle maruf Osman ağa oğlu Seyid Mehmet Ağanın” dır.

Bu vakfiyelerle, ilgili olduğu eserler tarihî vesikalar ve âbideler teşkil etmektedirler.

Gaziantepte, eski mezarlıkların kaldırılması dolayısile birçok değerli mezar kitabesi de ortadan kaybolmuştur. Teşekkür olunur ki, memleketin bu gibi kitabeleri öğretmen meslektaşımız Baş Şakir Sabri daha önceden tespit etmiş olup Başpınar dergisinde kitabeleri neşretmektedir. Bu mezar taşlarından tip itibarile dikkate değer olanlardan bir tanesi (Şeyhcan) tekkesinin avlusundadır. Ziyaret edenlerin dikkat nazarına çarpan bu mezar taşı başlığı karataştan olup, tepesi eğri bir Özbek külâhı biçimindedir. Gayet acemice yazılmış olan kitabesinin birinci satırı karine yardımı ile okunmuş ise de, diğer üç satırı sarihtir.

Kitabe şöyledir:

Ahıl şah (bin?)

Garib şah (Kabri?)

Lâ ilâhe Allah

Muhammed Resulullah

Bu mezar taşının tarihi olmakla beraber, bu tekkede hizmet eden bir zata veya bizzat meşayihten birine ait olmak gerektir. Kırk merdivenle inilen bir su ayazması ve yeraltı çillehanelerini ihtiva eden bu mevkiin eski eserler meydanında muhafazası lazımdır.

§ Eski belgeler

Gaziantep merkezinde (Dede Kargın) Bektaşi ocağı evlâdlarından Bay Hüseyin Kargıner ve kardeşleri ve amca zadeleri vardır. Bay Hüseyin Kargıner elinde bulunan, ecdatlarından icazetnameler arasında en eskisi ve değerlisi 14 Şaban 775 tarihlidir. Bu belge müteaddit Abedi kâğıtların eklenmesinden meydana gelmiş büyük bir tomardır. Boyu 2.20 ve eni 50.21, yazı satırlarının boyu 5.77, yazının çapı 15 milimetredir.

Tomarın serlevhası büyük dairevi damgalarla mhürlenmiştir. Bu damgalar Abbas halifelerine ait resmi mühürü ve on iki imam isimlerini muhtevidir. Damgalardan sonra 42 satır arapça ve farsça dua ve mukaddemelerden sonra:

“Fütüvvet sahib ve saha mürüvvetile ahali olan, (Hassî- yani Hasalı) ([1]) Ahi Torut Eceden beli bağlanmış olan Ahî Tursun bin Habil ki bu zat, Ahî taifesi arasında akranın zübdesi ve zaviye sahibidir.”

diye başlıyarak bu zatların mensup olduğu Ahî erkânından: Seyyid Şerafettin Ahî Hoca Osman, Ahî Emirci, Ahî Nasreddin ve Ahiliğin piyri olan (Ahî Evran Debbağ) e silsilelerini götürüyor.

Ahî Evran Veliden sonra da bütün Ahî silsilesine dahil zevat isimleri sayıldıktan sonra bu silsile Hazreti Aliye, Hazreti Muhammed’e ve nihayet Cebraile ve Allah’a bağlanıyor ki, Ahiliğin Erkânı ve Ananesine ve tarihine taallûk eden bu hususa dair burada tafsilât vermiyeceğiz.

Ahiligin sır kitabı olan (Fütuvvetname) lerden en eskisini ele alarak yazdığım bir eser, Maarif Vekilliğince neşredilecektir.

Bu tomarı ve icazetnameyi (Fakih Abdullah bin eltip) isimli bir zat yazmış ve 21 şahit ahiler imzalamışlardır. Tomarın ve şahit isimlerinin en altında (Haleb Türkmanı ve kazası naibi ben dei Mennan Ahmet bin...) isimli naip mührile tasdik ettiğine göre bu icazetnamenin sahibi olan (Torut Ece) ve (Tursun bin Habil) in Dede Kargın ocağile münasebeti olduğu muhakkaktır.

(Devam edecek)

Yazan: Naci KUM


[1] Hassa: İslahiyenin civarında, bir kaza merkezidir. Büyük çepni ve tahtacı aşiretleri bu Hassanın üzerindeki gâvur dağından başlar, Torosları takip ederek Aydına kadar devam eder.