Gaziantep Halkevi Dergisi “BAŞPINAR”a

Nihayet Efesüs’deki Artemis, Yunanistandaki Afrodit, Romadaki (Asterte Venüs) ile bunların erkek eşleri olan Apollon, Adamis ve bunların esatirî menkıbeleri bir noktada birleşirler, ki bu da doğurucu ve doğurtucu tabiatın takdisidir.” [1]

İşte, esatirî devirlerde Yer Ana ibadetinin menşeini teşkil eden Natürizm’in mukaddes bir timsali olan Kubaba, üç bin senelik meskenden nakli mekân ettirilerek, şimdi Ankara kalesi eteğinde, Eski bedestenden meydana getirilen “Ankara eti müzesi”nde yer almış bulunmaktadır.

Eski Türk soylarının göç yollarından biri üzerinde bulunan Barak-Kargamış mevkıi, bugün adını aldığı Barak Türkmenlerinin kesafetle bulunduğu bir yerdir. Bu itibarla Baraklar hakkında tedkikatta bulunmıya beni sevketti. Eski Barak hatıralarını hafızasında saklayarak onların menkıbelerini, destanlarını müşterilerine söylemekten zevk alan Kahveci Çakır oğlu İbrahim Çakırın elinde bulunan bir menakıp kitabı benim tedkiklerime anahtarlık yaptı. Böylece, meydana getirdiğim kitapcık, şimdi, müzeler müdürlüğünce tabedilmek üzeredir. Bundan dolayı burada, Baraklar hakkında tafgsilât vermiyeceğim, Şu kadarcık arzedeyim ki, Baraklar, Oğuzun Beydili oymağından ayrılma, Aleviî Türkmenleridir. Menş’leri Oğuzlu olmakla beraber, son tarihî mevcudiyetleri (Sarı Saltık)tan feyz ve himmet alan (Barak Faki)ye dayanır ve Bozok havalisinden göçürülen iskân Türkmenleridirler.[2] Bunlar Bozok havalisinde, Ankaranın Keskin iline bağlı (Hasan Dede) köyünde türbesi bulunan (Karpuzu büyük Hasan Dede) ye bağlı Alevî- Bektaşı zümresinden olduklarını ifham ediyorlar. Çünkü, üç asır evvel, Bozok taraflarından cenuba getirilip iskân edilen ve bu iskân hatırasını andıran, Batman oğullarından (Daşbaşoğlu)nun türküsü dikkate şayandır:

Seksen dört bin erlen iskân olanda

Nice kara günler gördü Beydili

Kadoğlile Yusuf Paşa gelende

Göçünen düşmana vardı Beydili

Şeyh oğlu da devre çalmış kalemi

Ünü duttu Beydilinin âlemi

Bayraktar Şit oğlu Hüseeyin Çelebi

Çarhacınız Cafer olsun Beydili

İmdada gelmeğe Şarkevi ırak

Böyle karagüne koç yiğit gerek

Çok erlik eyledi Bayındır, Barak

Tayı Mavalıyı sürdü Beydili

Daşbaş oğlu söyler kendi özünden

Beydililer ölür atın bazından

Alabacak Çetellenin düzünden

Birçok Arap oma dikti Beydili.

Yazan: Adana Mıntıka Müzesi Müdürü

Naci KUM


[1] “Büyük ana Magna Mater” 1940 No 23 Dr. Georg Rohde Ankara Halkevi neşriyatı.

[2] Barak: “Divanı Lügatittük” te şöyle tarif edilmiştir: “Çok tüylü bir köpektir. Türklerin inandıklarına göre Gerges adındaki kuş, kocayınca iki yumurta yumurtlar, bunların üzerinde kuluçka çıkarırmış, yumurtanın birisinden Barak denilen köpek yavrusu çıkarmış. Bu, köpeklerin en çok koşanı, en iyi avlayanı olurmuş. Öbür yumurtadan da Gerges yavrusu, civcivi çıkarmış, bu da kuşun son yavrusu olurmuş.