-Geçen sayıdan devam-

Baraklar diyarındaki bir aylık yaşayışım arasında, (Kara curun) köyünde, Sait Ağanın oğluna yapılan evlenme düğünü, cenup Türkmenlerinin öztöre ve geleneklerini bana çok iyi tanıtılmış oldu. Düğünün en dikkate değer noktaları: kadın- erken bir arada (halay) dönme ve (sabaş- bahşiş kurulu) adetleridir.

Halay oyunları, büyük bir vekar içinde, milli kıyafetlere bürünmüş Türkmen gençlerinin ilk tarihi çağlardan beri sürüp gelen milli rakıslarını temsil etmekte idi. (Sabaş) kurulunca da, davulcu, zurnacı Abdallar, meclisin yegane canlı elemanları olarak ve kendilerine halkça verilmiş olan (Ozan) namına istihkak kesp ederek, burada (Şaman) dini ayinlerindeki rollerini yapıyorlardı...

Buradan, birkaç gün süren bir Nizip seyehatı yaptımsa da , bu seyehat hatıralarını, bir sene sonra yaptığım Antep, Nizip, Belkis harabeleri, Kilis ve Haral köyü seyehatlarile aşağıdaki yazılarımla birleştiriyorum.

II- GAZİANTEP TETKİKLERİ

Antebin tarihini burada tafsile hacet görmiyorum. Alleben çayının gümüş şeridi ile çevrilen, yeşillikler içinde “Cebunun incisi” adını alan bu şehrimizi oldukça mamur ve çok temiz buldum. Yonu taşı yapı sistemi binaları tertemiz ve bir çırpıda yapılmış ve dökülmüş gibi gösteriyor. Caddeler de çamur tutmadığından çok temizdir. Dalgalı bir arazi üzerinde bulunması şehir manzarası ilk seyredenlere bir ferahlık ve sükun bahşediyor.

Bu memleket iktisadi hareket ve faalietin örnek olacak bir kaynaşması içinde çalkalanıyor. Her ev, bir fabrikadır, her fert ; en büyüğünden en küçüğüne kadar çalışıyor, Maşallah, dokumacılık, bu şehrin hayatı ve Anteplilerin en sevdikleri bir meşgaledir. Bir evde iplik haşıllanıyor, bir evde iplik boyanıyor, diğer bir evde çıkrıklar ve dokuma alaca ve bezlerini ve nefis çiçeklerle işlenmiş kilimlerini artmış ak sakallı Antep kahramanlarına ve işgüzaarlarına sıksık rastlarsınız. Bunlar, şehrin Pazar yerlerinde mallarını müşterilerine arzeden, çalışkan aile başlarıdır.

Bağcılıki Fıstıkçılık memleketin tatlı ve lezzetli gelir kaynaklarıdır. Antep ovasında ve kırlarında ekilmemiş bir karış toprak göremezsiniz. Bu hal, büyük bir cedhin ve sayin miyarıdır.

Ta eski atalarımız Etiler zamanında (Hantap) adını almakla tarihleşmiş olan şehrin önündeki bir tepede hala sağlam duran kalesi, şehrin başına geydirilmiş tarihi bir taç gibidir.

Antep abidelerini kıymetli meslekdaşım Baş öğretmen Halfetili Bay İlhami ile geziyoruz. Kalenin batı kuzey tarafındaki burcunda iki yuvarlak motif içinde:

1- Limevlanessultan

2- Elmeliküleşref kayıtbay

Ve yuvarlakların arasındaki yekpare, büyük mermer kitabede de;

(Emere biimareti Mevlanessultanilmelikileşref Ebülmuzaffer Kayıtbay Azze nasrahu sene sitte semanin ve semani mie Min Hicretinnebi aleyhisselam) yani “Müzafferin babsı Melikül-eşref Sultan Kayıtbay tarafından 886 Hicret yılında yaptırıdı.” İbaresi vardır.

Meliküleşref Kayıtbay, Mısır Kölemen hükümdarlarının en kıymetlilerinden ve Mısırın imarına çalışan bir hükumdardır. Fatih Sultan Mehmedin muasırıdır.

Kalenin cenup hendeği üzerindeki burç kitabesi de yukarıkinin aynı ibareyi taşımaktadır.

Birinci burç civarında, Saferpaşa mahallesinin, iki şerefeli minaresi bulunan camaiinin kapısında, küçük, talik yazılı bir kitabe de şöyledir; birinci satır Farsça, ikincisi Arapçadır;

1- Herçi küni behud küni heme nik ve bed küni

2- Ceddede hazelbap fi sene isna ve tşsşn ve elf 1092

Yani; “iyi ve kötü herne edersen kendine edersin.

Bu kapı bin doksan iki yılında yenilenmiştir.”

-Arkası var-