Son aylarda geçen iki olay yine dikkatimizi bu konu üzerinde topladı. [1]

Birincisi uzak doğuda oynanan faciadır. Doğu Türkistan’daki sekiz milyonluk Türk topluluğu Çin koministleri tarafından devri her gün biraz daha hızlandırılan imha makinalarının çarkları arasında ezilmektedir. Milliyet şuurundan mahrum ve tevekkülü kendilerine tek rehber bilen bu zavallı kandaşlarımızın istikbali çok karanlıktır. Hasan Ali Yücel’in Cumhuriyet Gazetesinde (Bir Hazin Macera) başlıklı uzun yazısında belirttiği gibi [2]bu talihsiz soydaşlarımız her türlü maddi ve manevi müzaheretten yoksun korkunç bir akıbete aday bulunmaktadırlar.

İkinci olay da Irak’ın Kerkük mıntıkasındaki Türklerin başlarına gelenlerdir. Burada Temmuz ortalarında patlak veren bir kominist ayaklanması gene bir çok Türk’ün canına mal olmuştur.

Nedir bu Türklerin çektikleri? Arap kızar Türke saldırır, Kürdün ayranı kabarır Türkleri vurur, kominist fırsatını bulunca Türkleri keser.

Vaktiyle Avrupa da Türk gibi kuvvetli sözü meşhurdu. Bu gün Türklerin başına gelenlere uğradıkları haksız muamelelere bakarak Türk gibi talihsiz demek hiç de yersiz olmayacak.

Başka devletlerin idarelerinde yaşıyan hangi Türk camiasına bakarsak bakalım en kötü şartlar içinde kıvrandıklarını görürüz. Bir kere bu zavallılar sürekli olarak milliyet his ve şuurunu öldüren çeşitli haplarla uyutulmaktadırlar. Biraz uyanır gibi olanların tepelerinde zulmün öldürücü̈ yumruğu inmekte, insan haklarıyla bağdaşamıyan en kötü işkencelerle hırpalanmaktadırlar.

Çin, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Iraktaki milyonlar her gün çeşitli yollarla imha edilmektedirler. Yunanistan, Suriye ve İran’daki soydaşlarımız ise sinsi sinsi çalışan bir eritme cenderesinin içindedirler.

Bir buçuk asırdır birbirini takip eden millî felâketler, ana vatanın bütünlüğünü muhafaza kaygusu taşra Türkleriyle yakından ilgilenmemize vakit ve fırsat bırakmamıştır. Bir çoklarımız Türklerin nerelerde, ne miktar ve ne şartlar altında yaşadıklarından habersiz bulunuyoruz. Bu ilgisizlik hakim devletlerin cesaretlerini artırmış, ezişlerine hırpalanışlarına eritmelerine hız vermiştir. Bu Türklerle manen bile ilgilenecek bir teşekkülümüz yoktur. Hatta bir aralık taşra Türkleriyle ilgilenme Turancılık adıyla bir suç mevzuu bile yapılmıştır. Bu gün komünist zülmünden kaçıp bize sığman ve başına gelenleri anlatmak isteyen zavallıları bir basın toplantısı yapmaktan bile men etmekteyiz.

Gönüllü yazılıp Çine veya. Rusya’ya gidecek halimiz yok. Ancak bunların dertlerini manen olsun paylaşmamız lâzım. Radyo haftada hiç olmazsa bir gün bile Türk saati ayırıp millî sınırlar dışındaki Türk kardeşlerimizin nerelerde ve ne halde olduklarından bahsetmelidir. Böylece hem bu yayını takip eden bahtsız soydaşlarımıza manevi bir kuvvet aşılanır ve hem de bizim onlar hakkındaki bilgimiz artar ve ilgimiz sıklaşır.

Cemil Cahit GÜZELBEY


[1] Gaziantep Kültür Dergisi sayı 14 sayfa 7

[2] Cumhuriyet Gazetesi 27 Temmuz 1959 tarihli sayı.