(Sayfa 46 dan devam)

nınca M. Ali Paşa’ya Mora’ya karşılık Sariye Valiliği istendi. Maksadı Navarinde Yunan Donanmasının aynını Suriye ormanlarından faydalanarak yapmaktı. Kabul edilmeyince oğlu İbrahim Paşa kumandasındaki orduyu Suriye’yi işgale gönderdi. İbrahim Paşa Akka kalesini, Şam, Beyrut ve Halep’i aldı. Bu arada Kilis’i de işgal etmişti. Şehirde zor ve şiddete dayanan askerî idare kurmuştu. Şimdiki kışla Kilis ahalisinden temin edilen malzeme ve güçlü İbrahim Paşa za manında yapılmıştır. Hatta Kilislilerden zorla ve hile ile asker kaydetmek hatasına düşmüştür. Türklerin isteyerek ve severek her işi yapacağını her zorluğunu yeneceğini taktirden uzak müstebit bir idarenin yöneticisi sıfatından kurtulamamıştır. Zamanımıza kadar sirayet eden ve kökü yeni yeni kuruyan trahom hastalığı da Kilis’e İbrahim Paşanın zamanın da onların vasıtasıyla girmiş uzun müddet körlüğün çoğalmasını ve devamını sağlamıştır.

Geniş bir tarihin kalabalık İnsan topluluğunu sinesinde yaşatan Kilis: beşerî hayatta köy, kasaba, eyalet, sancak, mutasarrıflık hizmetleri görmüştür. Şimdiye kadar sayıp döktüğümüz bir çok tarihi olaylara sahne olmuş, nice kahramanlar, kumandan, paşa devlet adamı, ulema yetiştirmiştir. Türklüğe ve İslamlığa pazu ve fikir kuvvetiyle en kutsal görevin yayıcısı olmuştur. Uygarlığın ve özgürlüğün bayraktarı olarak diğer Türk şehirleri gibi destanlaşmış bir kale olarak yükselmiştir. Kilis’te zaman zaman çok sayıda yetişen âlimler, edipler, sanatkârlar ve musikişinasların mevcudiyeti ve bazılarının emsallerinin fevkinde bir kabiliyet oldukları: Kilis tarihçesinden sonra biyoğrafileride belirteceğim. Bu şahısların kimlik ve asârından anlaşılacaktır.

Birinci ve İkinci Mercidâbık savaşının içinde bizzat yaşadığı belirtilen Kilis, 1570 Lefkoşa ve Magosa kuşatmalarında Canbolat Paşanın emrinde tek vücut olarak çarpışarak şehitlik, gazilik ve Lalâ Mustafa Paşanın Kıbrıs’ı fethinde paye almıştır. Osmanlı Devletinin zayıflaması, İslâm birliğinin (Panislâvizm kurulma çabaları, Balkanlardaki Osmanlı Devletinin zayıflaması ve aleyhindeki propagandalar 1875 deki Bosna Hersek isyanı, Rusların onları desteği, bunların neticesi olarak Berlin konferansının; İstanbul konferansında Seffet Paşa başkanlığındaki heyetin iç işlerimize müdahale olarak vasıflandırdıkları kararların reddi 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşının yenilenmesine sebep oldu. Bu savaşta Gazi Osman Paşanın Plevnedekl başarısı bizim İçin iftihar vesilesidir. İşte bu savaş tarihte herkesin 93 savaşı diye isimlendirdiği savaştır. Bu savaşa Kilis’tende binden fazla mevcutlu bir tabor asker gitmiş şeref ve rütbelerin en azimi olan şehadete erişmişlerdir. Yemende savaşa katılanlardan dönenler hiç denecek kadar azdır. Ayrıca Yunan Harbine Havran ve Viranşehir hadiselerine, Kırım savaşında biner mevcutlu birer tabur Kilisli kahraman katılmıştır. Ayni rütbelerin taşıyıcısı olmuşlardır. Vatanperverlik vazifesi şehitlik arzusu onlar ve oğulları bizler için ata mirasıdır. Kilisliler 1330 Senesindeki umumi seferberliğe gözünü kırpmadan iştirak etmişti. Ahzı-Asker) askerî şube: Asker yazılmak ve sevkedilmek için hücum eden gençleri kaydetmek zaman ve fırsatını dahi bulamamıştı. Zira bu şerefli göre ve bütün Kilisli can atmış (Tekâlifi harbiye) adıyla toplanan: Eşya, yiyecek, içecek, hayvan vs. gibi teberrularla cömertlik ve hamiyetlerini göstermişlerdir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Suriye cephesinin düşmesi bağlı olduğumuz Halep’in îngilizler tarafından işgali Kilis’in mukadder akibetini işaret ediliyordu. Bu işgalin duracağı iki elim olayı meydana çıkması muhtemeldi. Birinci İngiliz mezalimi İkincisi ise şehir içerisindeki kanı bozukların, çapalcuların, yağmacıların tutum ve davranışlarının vahim neticelere yol açacağı endişesindeydi. Nitekim ikinci ihtimal hemen kötü tohumlarını, iğrenç mikroplarını neşretmeye başlamıştı. Zira o zamanın Kilisinde Rumlar, Ermeniler Araplar ve Yahudiler azınlık halde bulunuyorlardı. Bunlar destek görür kışkırtır ve kötü niyetlerini fail hale getirebilirdi. İngilizler önceleri Kilis’i resmen işgal etmediler. Birkaç subay yiyecek vs. alma bahanesiyle Kilis’e gelip, mahalli idareden izin aldılar. Bilahare kışı burada geçireceklerini söylediler. Daha sonrada Hint askerlerini Kilise getirep resmen işgal eylediler. 334 Kanun evvel (Aralık 1918) bu işgal Mondros müterakesine mugayyirdi. Zira Kilis işgal dışı bırakılmıştı. “Söz galibindir” düsturu tatbik edildi.

1918 de Mustafa Kemal Paşa Yıldırım Orduları Grup Kumandanı vazifesini ifa ediyordu. O sıralarda Halepin kuzeyindeki sırtlarda bir İngiliz birliğini bozmuş, Katma tarikilo Adanaya müteveccihen yol alırken Kilis’e uğramak lüzumunu hissetmişti. İşte uğradığı şu noktada dahi emin bir teşkilâta muttali olmuş sevinmişti. Vaziyet anlaşılınca orada bulunan iki rehber çamurluktaki gençleri tanıyınca yol verdiler. Bu duruş ve hüviyet tesbiti hükümet konağına kadar çeşitli yerlerde tekrarlanmış oysa bu tertibat Gazi Paşayı üzmekten ziyade mütehassıs etmişti. Nihayet hükümet konağı önünde arabadan inerek eski hükümet konağının alt katında giriş kapısı yanındaki jandarma kumandanının odasına misafir edilmişti. Yorgunluğu belli olan paşa kaputunu çıkarıp köşede bir koltuğa oturmuştu. Kaymakam İbrahim beye haber iletilmiş ve kaymakam gelmişti. Mustafa Kemal ile kaymakam arasında gizli bir görüşme başlamış bilahire beraberce hükümet konağının önüne çıkmışlardı. Kendisini görmek, tanımak bahtiyarlığını tadacak olan ahaliye hitaben “Şu teşkilatınızdan çok memnun oldum. Şehriniz için gösterdiğiniz telâş ve endişede haklısınız. Siz bu teşkilât ve hareketlerinizle hem şehrinizi aşiretlerin hücumuna karşı korumuş, hamde ordumuzun ric’at (geri dönme) hattını mevzii de olsa muhafaza etmiş olursunuz. Size ordu namına memleket namına çok teşekkür ederim!” Burhan efendinin askeri ve Halep sükûtu ile ilgili sorusuna ise: “Halep elimizde, ordu ise harp halindedir” diyor ve ilâ ve ediyor: “Ordu harp edecek emin bir saha, emin bir mıntıka bulamıyor. Ö-

(Devamı var)