(sayfa 8 den devam)

Kilis’in özellikleri ilmi mantık müesseseleri, camileri, ziyaretlerin varlığı bunu ispata kâfi bir delildir. Hazreti Ömer zamanında Halit İbni Velid’in kumandasında Suriye’yi fethetmek için ordunun sol cenah kumandasını üzerine almış, savaşta şehit olmuştur Şerahbil bin Hasne Peygamberin vahiy kâtibinin Merkadi Karataş tepesinde mevcuttur. Keza ayni çaba uğrunda ve savaşta şehit düşen eshabı Güzniden Abdürrahman bin Avuf Şeyh Muhammet Ensari ile Mikdat bin Esved’in merkafleri şehir dışında bulunmaktadır. Kilis, Davut Peygamberin ünlü kumandanlarından Üryan’ın mezarını içinde bulundurmasından ötürü müslümanlarca önemli bir yer sayılmıştır. Horoz kalesinin dibinde bulunan Urya Nebinin makamı cami halindedir. Huri Peygamber diye adlandırılan bu zatın makamına eskiden sık sık gidilerek kurbanlar kesilir, ziyaret edilirdi. Bu makamın Kilis’te emlâk ve vakfıda vardır. Hicretin 110. tarihine isabet eden zamanda yapılmış olan Ulu Cami Emevi Devletine ait olup, Kilis’in bu zamanında da tarihi ve sanat kıymeti olan bir yer olduğuna işaret eder. Rumi 1075 te yapıları ve binlerce ulemanın yetişmesini sağlayarak ilim müessesesi vazifesini gören Çalık Camii 961 tarihinde inşa edilip, Türk mimarisinin ölmez bir hatırasını üzerinde taşımaktadır. Bunun bir örneğinin Türbetül sara (Peygamber efendimizin mihraca çıktığı yer) de olduğu söylenir. 1283 de yapılan Karakadı Camii Rumi 1036 da yapılan Kesikminare Camii mantık ilmi müessesesi ödevini görmüştür. 22/Sefer/317 tarihinde yapıldığı evkafa kayıtlı Mevlevihanede Mevlâna Celâleddin Ruminin mürütlerl tarikat ayinleri yaparlarmış. Alaca ve Katrancı camileride Selçuk tipi olup, Kilis’in Selçuklar devrinde de mühim bir yer işgal ettiğini gösteriyor. Binaenaleyh Canbolat Camiinin 961 tarihli Türkçe vakıfnamesinde Kilis’in Medine’i Kilis diye özellikleri belirtilmektedir.

Ravanda kalesi Roma sitili Arap tarzı mimarisinde olup, Kölemenler tarafından müstahkem mevki olarak kullanılmıştır. Üzerinde Abbasilere ait bir kitabe vardır. Cemceme ve Horoz kaleleri dahil olmak üzere Ehli salip istilasına ve muharebesine iştirak etmişlerdir. O zaman Kaleis namiyle söylenirdi. Tarihi olaylardan en önemli bir değer taşıyan meydan savaşlarından bir tanesine sahne olan Mercidâbık Kilis toprakları üzerindedir. Bu ova Kilis’in güneyinde şehrimize 5 saat uzakta Halep ile Kilis arasındadır. Arazi münbit olup, etekleri Yavuzlu (Tilhabeş) köyüne dayanır. İlk Mercidâbık savaşı Timurlenk ile Mülükü Çerakiseden Mısır hükümdarı (Meliki Zahir Berkuk) arasında hicretin 703. tarihinde cereyan etmiş, Mısır ordusunun bozulup kaçmasiyle sonuçlanmıştır. Trahom Kilis’e Paşanın zamanında onların askerleri vasıtasiyle girmiş, uzun müddet körlüğün çoğalmasını ve devamını sağlamıştır. İşgal kalkınca Kilis’te hayat yeniden canlanmış; ilim, sanat, ziraat, asayiş, düzen içerisinde normal hayata inkılâp etmiştir. Bu safhalar 1840 Londra mukavelenamesinin neticesi üzerine normale döner. Tarihte önemli bir yeri olan Celâleddin Ali Paşa bu zamanın kıymetlerindendir. 1756 da Kilis’te doğmuş olup, II. Sultan Mahmut zamanında Anadolu Muhasebecisi, Niş deftardarlığı, Niğbolu ve Vidin valilikleri daha sonra Edirne, Bosna Rumeli valilikleri ve seraskerlikte bulunmuştur. Bosnada eşkiyayı bastıran Celalettin Ali Seyid Paşa ayni zamanda şair ve bilgindir.

Kilis’te On dokuzuncu yüzyılın yetiştirdiği değerli kıymetler, alimler, devlet adamları Osmanlı İdaresinin çeşitli kademelerinde basiret ve iyi niyetle çalışmış atiye ışık tutmuşlardır.

Bunlardan Üryanizade Esat Efendi medreseden yetişip, Üsküdar Kadılığından Şeyhil İslâmlığa kadar yükselmiştir. Oğlu Halit Mehmet Efendi de babasının izinden yürümüş 1889 Şurayı devlet tanzimat Dairesi II. Başkanlığına kadar yükselmiştir.

Cemil Molla Efendi keza Üryanizadelerden Hocazade Süleyman Celâleddin beyin oğlu olup, Saltanat devrinin nazırlıklarında bulunmuştur. Dinî, toplum ve siyasî eserler bırakmıştır. (Dağarcığım) adlı bir kitabı ve şiirleri vardır. Dr. Rifat Kardam 1877 de Kilis’de doğmuş Emin Çelebi Zade Ahmet Efendinin oğludur. Kilis’te medrese tahsili yaptıktan sonra İstanbul Soğuk Çeşme Askerî Rüşdiyesine girmiş, Tıbbiye idadisini ve Askerî Tıbbıyeyi de bitirmiştir. Jeoloji ile meşgul olmuş 1923 te hudut ve sahil sağlık umum müdürü olmuştu. Karantina meclis azalığı, mülkiye mektebi hıfzısıha hocalığı, devlet şurası, azalıkları, saruhan mutasarrıflığı yapmıştır. Şair Cenap Şahabettin’le bacanaktır. Muhtelif gazete ve mecmualarda tıbbi ve ilmi yazıları çıkmıştır. Memleketimiz için iftihar vesilesi olan Kilis’li Rifat Evliya Çelebi seyahatnamesinin basılıp neşrinde büyük çaba göstermiştir. 9-10-1936 da çok genç yaşta vefat etmiştir.

Bu kısma kadar ilk ve orta çağlarda Kilis’in durumunu ve tarihçesini kaydederek, Etiler, Yunanlılar, Mekadanyalılar, Romalılara hizmetini saydık. İslâmlığın yayılmasındaki çabasını belirterek Emevi, Abbasi ve Selçuklular zamanındaki dini, tarihî, sanat eserleri, ilmi olgunlaşma ve gayretlerini belirttik. Birinci Mercidâbık savaşından sonra savaş arasında Azazin Timurlenk tarafından yakılıp yıkılmasiyle göç eden ahali Timur’un asalet ve Türklüğünü taktirle dokunmadığı Kilis’e yerleşmiş ve şehir kalabalıklaşmıştır. Kilis Mısır Kölemenlerine uzun müddet hizmette bulunmuşsa da Yavuz Sultan Selim’in Mısır üzerine büyük bir sefer yapması ve Gansu Gavriyi Mercidabıkta yenmesi Mısır kapılarını Türklere açtığı gibi, Gansu Gavrinin bütün hazinesi ile beraber Kilis’te Osmanlı Devletinin eline geçti. 1516 de kıymetli Kilisimiz asıl sahibinin eline geçti Zira ahalisi, ruhu medeniyeti Türk olan bir şehir normal olarak ancak bir Türk idaresinin altında olmalıdır. Nihayet Yavuz’un arslanları bu hayırlı olayı tecelli ettirdiler.

Gittikçe gelişen bu şehir Osmanlı Padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman tarafından en sevdiği zevcesine hediye edildiği söylenir. Gelişmekte devam eden Kilis 17. yüzyılda önemli bir yer addedilerek Dördüncü Murat zamanında Valide Sultan hassı hümayınından olarak Halep eyaletinin büyük bir sancağı olmuştur. Hatta Canbolat Haydar beyin oğullarından Kilisli Canbolat Mustafa Paşa Rumeli beylerbeyliğine kadar yükselmiş, Dördüncü Murat’ın kız kardeşi Ayşe Sultan’ı alarak saraya damat olmuştur. Osmanlı Padişahı İkinci Murat zamanında Mora isyanını bastırmak için Padişah Mısır Valisi Mehmet Ali Paşadan yardım istemişti.

1827 de Navarinde Osmanlı ve Mısır donanması yanmıştı. Mera isyanı bastırıldığı takdirde Mora Valiliği M. Ali oğlu Paşanın İbrahim Paşa’ya verilecekti. Fakat 1829 Edirne Anlaşması imzalanıpta Yunanistan bağımsızlığını kaza-

(Devam edecek)

Mustafa Hulusi ÖZALP