Ne zaman Uludağ ve Soğukoluk hakkında söz açılsa veya gazetelerde buna ilişkin bir haber okusam, aklıma, hep ünlü Sofdağımız gelir. Kendi kendime burasıda Uludağ gibi, Soğukoluk gibi bir mesire, dinlenme ve eğlence yeri haline getirilemez mi diye düşünürüm. Bundan önceki yazımda belirttiğim gibi, aynı düşüncede olan Turizm Komisyonu ve Vilâyet Turizm Komitesi üyeleri, bu düşünce ve görüşlerin olumlu bir sonuca varması için çabaladılar.

Belki bu düşüncemize karşı «efendim Uludağ ormanlıktır, üstelikte rakımı Sofdan fazladır. Kışın kayak sporlarına elverişlidir. Soğukolukta ormanlık bir saha içindedir. Şehre yakındır, denize nazır olmakla manzara bakımından özelliği vardır.” diyenler bulunacaktır.

Bunlara hak veriyorum. Ama Sofun da kendine göre hususiyetleri vardır. Bunların en başında dünyada hiç bir yere nasip olmayan olumlu bir havaya maliktir. Bundan başka bir düzüne pınarı, tarihi hisarı, azbir himmetle bir dağ gölüelde etmek imkanına sahiptir.

Gaziantep, yaz ayları bir sahre ve mesire yeri darlığı içinde kıvranmaktadır. Sof’un elden geçirilmesi ile yalnız Gaziantebi değil, Güneydoğu Anadoluyu, hatta kuzey Suriyeyi bile kendine çekecek bir köşe ortaya çıkar. Bunun için her şeyden önce yaz kış işleyecek bir şose ile, bir iki otel ve motel, bir iki gazino yapmak yeter. Bundan sonra gelişir, gider. Ve bir gün gelir ki, Uludağ ve benzerleri gibi, mevsiminde insan ve araçla vıgıl vıgıl kaynayan turistik bir yer olur.

Bu durumu nasıl gerçekleştireceğiz? Bir tarafı tamamen mahrum ederken öbür yandan deniz kenarına yüzme havuzu yaptıran bir bakanlıktan Sof için yardım bekleme beyhude olur. Bu işi vilâyet çapında bir güçle başarmağa çalışmaktan başka çaremiz yoktur. Ah bir defa yolunu yapabilsek, otomobilleri Gerdek Pınarının başına ulaştırabilsek... Başpınar ve Kavaklığa döndürmemek şartile Özel İdare ve Belediye ortaklaşa bir motel, birde gazino yapablseler, bundan sonra iş kolaylaşır.

Ne tatlı hayaller değil mi?