Yaşadığı devirde Deli Şerif, Dai zade Şerif Efendi diye anılan merhum, Şakir Sabri Yenerin Gaziantep Büyüklerinde bir halk şairi olarak kaydedilmiştir. O, felek destanını yazan bir şair olmakla beraber çevredeki ünü, daha ziyade pek muzip, hazırce vap, çok cömert bir adam olmasındandır. Ölümü münasebetiyle bir destan yazan amcası oğlu dedem Mehmet Zeki Dâinin destanının nakarat beyti şöyle idi:
Dailer içinde Deli Şerifim
Deli değil vallah veli şerifim
Ona deli denmesi fazla içkiye düşkün olmasından ve bir de çevresinin aklına durgunluk verecek derecede cömet bir tabiata sahip bulunmasındandır. Dedem ona zamanın Hatem taisi derdi. Gerçekten yoksul bir kimsenin sırtına ceketini çıkarıp giydirdiği, muhtaçlara cebindeki bütün parasını dağıtıp, kendi on parasız kaldığı görülen olaylardandı. Birçokları unutulmağa yüz tutan fıkraları, babasına annesine kanşı mali muziplikleri, hazır cevaplıkları onu karşımıza şairliğinden ayrı bir şahsiyet olarak da çıkarmaktadır. Çok yakından tanıdığım merhum tatlı dilli, çok sevimli bir adamdı, Hakkındaki bu tafsilatı başka bir yazıma birakarak, bugün size onun yalnız akrabası değil, aynı zamanda çok yakın bir dostu olan rahmetli babamın evrakı metrukesi arasında bir kağıda kayıtlı olarak bulduğum bir parçasını sunacağım. Parçanın adı yoktur. Kağıdın aşağı kısmı yırtıktır. Bu sebeple aslından eksik olduğunu sanıyorum. Adı olmamakla beraber ben buna (Portreler) diyorum. Zira parça bundan 60 yıl önce Gaziantep’in ileri gelen bazı kişilerini tasvir etmektedir.
Şerif, en ünlü şiiri olan Felek destanını 1320- 1325 yıllarında bedel nakti asker olarak Şamda bulunduğu sırada babasından harçlık isteğine bağlara tolu değdiğinden parasını idare etmesi yolundaki nasihatlı mektup üzerine yazıp yollamıştı. Yazılış zamanını tayin edemediğim portrelerinde Gaziantepten ayrı bulunduğu Şam askerliği sırasında yazdığını tahmin ediyorum.
Konumuz olan parçayı kaydederken burada adı geçen kimseleri tanıtmayı da yazının tabii bir sonucu olarak kabul edi yorum. Parça şudur:
Überi Zade Kâmil Bey:
Yağız atlı gümüş raklı
Ahu gözlü hup suratlı
Kendi sahiy huyu tatlı
Kâmil beyim yerinde mi?
Evlerinin önü taşlı
Eli de gümüş kırbaçlı
Ahu gözlü hilal kaşlı
Kâmil beyim yerinde mi?
Ela gözü hilal kaşı
Ayıntapta yoktur eşi
Erkeklerin en keleşi
Kâmil beyim yerinde mi?
Überizade Fadıl Bey:
Ceylana benzer gözleri
Peltek ve şirin sözleri
Her gün oynatır kızları
Fadıl beyim yerinde mi?
Şeyh Zade Mustafa Efendi:
Uçan kaçan kurtulmayan
Her yigite darılmayan
İşin ardın urgun sayan
Mustafa efendi yerinde mi?
Şeyh Zade Feyzi Efendi:
Sim bıyıklı zor bilekli
Alaha doğru dilekli
Cezayir ağır yelekli
Fevzi efendi yerinde mi?
Mütfü zade Hayri Efendi:
Parası sandıktan taşar
Koyacak yerini şaşar
Altın görünce yumuşar
Hayri efendi yerinde mi?
Haci Ali Efendi:
Belli ibrişim kuşaklı
Odası çifte uşaklı
Avcılarda ağ eşekli
Haci Ali Efendi yerinde mi?
Müftü zade Haci Mahmut Efendi:
Kendi haşşaş yiğit sözlü
Pek giyimli güzel yüzlü
Boz bıyıklı ela gözlü
Hacı Mahmut Efendi yerinde mi?
Müftü zade Süleyman Efendi:
Bunu bütün alem duyuk
Yüzü esmer gözü büyük
Kemi sanki batal hüyük
Süleyman efendi yerinde mi?
Dayı Ahmet Ağa:
Dünyada görmemiş gamı
Gezmiştir Mısırı Şamı
Kimsede yok ihtişamı
Dayı Ahmet ağa yerinde mi?
Halit efendi:
Şiveli söz bilmeyen
Adam içine girmeyen
Müflüs parası olmayan
Halil efendi yerinde mi?
Dâi zade Mehmet Ağa:
Bıçağı yavuz işleyen
Keklik etini dişliyen
Yenile ava başlıyan
Mehmet ağa yerinde mi?
Dai zade Mehmet Zeki:
Hacı Emin Bey ceddi paki
Kokulu tütün içer tiryaki
Karaçomak aslanı Muhammet Zeki
Efendi de yerinde mi?
Parçada tasvir edilen kimselerin kimliklerine gelince:
Kâmil Bey: Doğumevi baştabibi Hayri Ayasın babasıdır. Gaziantep’in belli erkek güzellerinden biri olduğunu yakın dostlarından olan babam söylerdi.
Fadıl bey: Kâmil beyin küçiik kardeşidir. İmanı Hatip müdürü Ayaş'ın babasıdır.
Şeyh zade Mustafa Efendi: Birinci Dünya savaşı öncesi ve harp içinde belediye, başkanlığı yapan son mevlevi şeyhi Mustafa Ocaktır Kâmil Ocak ve rahmetli Ali Ocak'ın babalarıdır.
Fevzi efendi: Mustafa Ocak'ın küçük kardeşi, Kâmil Ocak ve Müfit Budak’ın kayın pederleridir.
Mütfil zade Hayri Efendi: Mahmut ve Abit Atuyın babalarıdır.
Haci Ali Efendi: Hal müdürü Muhlis Atayın babasıdır.
Haci Mahmut Efendi: Hacı Ali efendinin kardeşi, rahmetli Ahmet ve Haşan Atayın babalarıdır.
Müftü zade Süleyman Efendi: Bu da Alaylardan olup Kara Süleyman adiyle anılırdı.
Dayı Ahmet ağa: Hepimizin bildiği hayırsever muhterem zattır.
Halil efendi: Ataylardan olup kahkecilik ve ekmekçilikle uğraşırdı.
Mehmet ağa: Adil Dâinin dedesidir.
Dâi zade Mehmet Zeki: Vehbi ve Muhlis Daitıin babaları, Yüksek mühendis Tekin Dâi, mühendis Nurettin Dâi ile benim dedemdir.