Milli tarihimiz gibi Gaziantep Tarihindede büyüklü küçüklü, şehir olarak topluca veya bir zümrenin ayaklanmaları olmuştur.

14 Ekim 1968 günü Emniyet Müdürünün dur emrine uymayan bir şöförü vurması, şoförün bir kaç gün sonra ölmesi üzerine patlak veren, Hükümet konağının camlarını kırmak, Emniyet jip otomobilini yakmak suretiyle sonuçlanan olay başında bir esnaf ayaklanması idi. 29 Ekim 1957’de siyasi bir partinin geçit törenine katılmasının önlenmesi, sonra bunları dağıtmak için Belediye arasözlerinin rast gele halkın üstüne su sıkmalarıyla parlayan ve Hükümet konağının, Belediye Dairesinin, D. Partinin taşlanması ve zararlar yapılması bu arada 3 kişinin ölümüyle büyüyen hareket basiretsiz bir tutumun doğurduğu bir halk ayaklanması idi. 1236’da Maraş valise Cebbar Zade Mehmet Paşa’nın, şehirden önemli bir para istemesi üzerine doğan hadise bir şehir isyanıdır. Maraş Valisi Kalender paşaya karşı olan direniş de aşağı yukarı böyledir. Bir zümre tarafından rakip zümreye karşı kullanılmak üzere Antep’e çağrılan Daldaban oğlunun, çağıranları da illallah dedirten zorba tutumu üzerine birden kendini gösteren parlayış dahi yine toplu bir şehir ayaklanmasıdır.

Gaziantep’te 27 Zilhiçce 1147 (20 Mayıs 1735) günü bir Esnaf ayaklanması olduğunu Şeri Mahkeme Sicillerinin 87 cildinde kayıtlı 4 belgeden öğreniyoruz. Bu dört belge sırasıyla şunlardır:

1- 124. sayfada 2 Muharrem 1148 günlü mahkeme tesbit tutunağı.

2- 314. sayfada Maraş valisinden Antep Naibi, Voyvodası ve yeniçerilerine gönderilen 6 Muharrem 1148 günlü Buyurultu.

3- Maraş valise Süleyman paşanın 2. No. daki buyrultusu altında bulunan dip notu.

4- 315. sayfada Raka valisinin 7 Muharrem 1148 günlü Antep ileri gelenlerine gönderdiği buyrultu.

Gaziantep Şeri Mahkeme sicilleri tam bir tarih sırası izleyerek ciltlenmemiştir. Bu nedenle henüz incelemediğimiz 86. Ciltte buna ilişkin başka belgenin ve özellikle olaya sebep olan fermanın karşımıza çıkması mümkündür. Rastladığımızı ayrıca yayımlarız.

Yukarıya alınan 4 belgeye göre olay şöyle olmuştur:

Olay tarihine kadar dokunan hambezlerden top başına 1,5 Akçe damga resmi alınırken, çıkarılan bir fermanla bu miktar 4,5 akçeye yükselmiştir. Yükseltilişin gerekçesi: Bir top bezden 3 don (Don sözcüğünün elbise anlamına kullanıldığı anlaşılıyor.) çıkmasıdır. Bu nedenle 1,5 akçe top başına değil, Culhalar (biz bu sanatı yapmıyoruz) diye karşılık verirler ve buradan ayrılarak çoluk, çocuk hep birlikte Şehreküstüdeki Mütesselim Konağına (Hükümet Konağına) giderler. Attıkları taşlarla konağın camlarını, pencerelerini, tırabzınlarını kırdıktan sonra dış kapıyı keserek içeri girerler. Önce zincirde bağlı bulunan 10 tutukluyu salıverirler. Sonra mütesellim Hacı Mehmet Ağa’nın çalışma odasına çıkar, dolapları kırar, oda ve dolaplardaki eşyaları yağma ederler. Mütesellim orada olmadığı için ona bir şey yapamazlar. Buradan mahkeme ve müftülüğe yönelirler. Yolda bunların kaleye sığındıklarını öğrenmiş olacaklarki doğru kaleye giderler, içeri giremezler, ancak taş atmak, bağırıp çağırmak suretiyle gösteri yaparlar.

Dip nottan anladığımıza göre bu sırada Çulhalardan bir gurup, Maraş’a valiye başvurmak üzere giderler. Bunların olaydan önce veya sonra gittikleri anlaşılmıyor. Ancak Antep’teki olay Maraş’ta duyulmuş olacakki valiye gelenler tutuklanırlar.

Olay yatıştıktan sonra yapılan başvurma üzerine Mahkeme başkatibi Hasan ağa Mütesellim konağında yapılan zarar ziyanın yerinde tesbiti için görevlendirilir. Konağa gelen başkatip Mütesellim Hacı Mehmet Ağanın Kethudası Haci Mustafa ve Katibi Molla Hanefi huzuriyle tesbit yaparak bir tutanak düzenler. Tutanakta olay hakkında mahalle kalkından ve Kaaz, Nacar, Saraç, Nalçacı, Kuyumcu, Keçeci, Mutaf, Bezaz Kılıçcı, Tütüncü esnafından belgede adları yazılı kimseleri dinlerler. Bunlar şikâyeti doğrularlar.

Çulhaların bu ayaklanmalaıı nedeniyle Rakka valisi de bir buyrultu göndermiştir. Ancak bu buyrultuda yazılı olanlar öbür belglerden biraz farklıdır. Örneğin mahkeme tutanağında Mütesellim konağına tecavüz edenlerin sayısı 1.000 olarak tesbit edildiği, ölüm olayından bahsedilmediği halde, buyurultuda isyancıların 40-50 kişi olduğu, öldürme olayı da bulunduğuna işaret edilmişter. Doğrusu Maraş valisinin buyurultusu ile mahkeme tutanağındaki gibi olmalıdır.