Zaman gibi sinsi ve amansız bir tahripçinin hükmü altında bulunan şu bilinmez dünyadan çıkıp edediyet diyarının nur ve zıya fırtınalarının dindiği yerde kahraman çehresi ilâhi şefakın kızıl renkli mücevherlerile çerçevelenen, şân ve şeref dalgası bir sahife gibi ayakları altında sürünen Kahraman Şahın! Sen yalnız Antebin büyük evlâdı değil beşeriyet tarihinin en büyük ve eşsiz bir kahramanısın!

Avrupanın karlı dağlarını, Asyanın kızgın çöllerini ve esaretin cehennemî hayatını yaşadıktan sonra uzun seneler hasretle gözleri yollarda kalan âilene kavuşman, derhal bir ayrılık oldu. Gösterdiğin yüksek ve müthiş ferağat dost ve düşmanı hayranlık içinde sersemletti. Yeni gördüğün, henüz bir yere yerleşmediğin âileni bırakıp bu kadar maceradan sonra yurdunu korumak için düşman karşısına çıktı.

Fırkası içinde cesareti medeniyesile temayüz eden, İsmail Hakkı paşaya verdiği cevabı red herkesin malumu olan, büyük küçük âmirlerini hürmetle önünde eğilmiye mecbur eden, temas ettiği kimseleri vefasile, merdliğile, yiğitlik, civanmertlik ve yüksek tevazuile ahlâki âlinin en yüce şahikası olan sen, doğan ve batan bir güneş gibi arkanda nurlu bir iz bırakarak geldin geçtin! Antebi bir fecir aydılığı içinde bıraktın; karanlıklar silindi her taraf nurla doldu.

Müstemlekecilerin kamçısı altında inleyen miskin (yerliler) yerine hür, müstakıl, bahtiyar müferrah bir vatandaş kütlesi vücut buldu. Çürümüş, ahlâkan bitmiş, bundan dolayı haksız ve tecavüzkâr düşman, senin gibi, Yavuzlar, Karayılanlar Mahmutlar gibi değerli evlâdlar yetiştiren bahtiyar bir memlekette tutunamıyacaklarını anladılar.

Bu illerde kalmakta ısrar edemediler; ilk müzakerelerde çekilmek kararını verdiler.

Şimdi kemiklerin vatan topraklarının şefkatli kucağında, mezarın ana yurdun üzerinde yükseliyor, mermilerin vızıltısından, obüslerin gümbürtüsünden geçilmez olan sokaklarda neşeli, şen, bahtiyar bir neslin genç çocukları güle ve eğlene geçiyorlar.

Biz biraz daha kadirşinas olsaydık memleketimiz âbidelerle bezenmiş bir orman halini alırdı.

Büyük adına küçük bir âbide yapmak teşebbüsünde bulunan Partimize ve hamiyetli yurttaşlara teşekkürlerimi sunarım.

Yurdumda sizden beş on parasını esirgiyecek nankör kimseler bulunmaz kanaatındayım.

Yazan: A. Muhtar GÖĞÜŞ