Reşi 1926 İdarî teşkilatına kadar Gaziantep’e bağlı bir bucağın adı idi Kertişe, Çanakçı, Küşdam, Turlu, Cagut Magaraderesi, Zergil’e Reşi köyler denirdi. Hıyam, Keret gibi büyük köyler de bu nahiyenin sınırları içinde idi. Birecik’e tabi olan Nizip 1926’da ilçe olunca Reşi ve Orul Bucakları Gaziantep’ten alınarak Nizip ’ e bağlandı. Bu tarihten önceki Nizip – Akçakent sınırı aynı zamanda Gaziantep Birecik ilçe sınırı idi.

Reşi , Gaziantep Halkevi neşriyatının 17’ncisi olan ve Hikmet Turhan Dağlıoğlu tarafından hazırlanan (Miladi 17 nci ve Hicri 10 ncu asırda Aynıtap) adlı eserinde daha geniş bir bölgeyi kapsıyarak (Nehril Cuz) adiyle anılmaktadır. Hikmek Turhan Dağlıoğlu şöyle diyor :

«Bu nahiye bugün Hiyam ve dere köylerinin bulunduğu mıntıkaya verilmiş bir ad olduğu anlaşılıyor. Bu nahiyeye tabi 24 köy 34 mezraa vardı. Nahiye köylerinin çok zengin olduğunu varidatlarının çokluğundan anlamaktayız. Aynı zamanda bu nahiyede Kürkçiyan yani Riaya akçası olarak senede 30.000 akça alındığını defteri hakaniler göstermektedir. Burada riaya sözü sırf hıristiyanlara ait bir tabir değildir. Eski kayıtlarda bu tabirin Türklere de söylendiğine tesadüf edilmektedir.

1307 tarihli Halep Vilâyeti Salnamesinin (Aynıtap) kazasından bahseden

bölümünde - Sahife 131 - kelimenin yazılması Hikmet Turhan Dağlıoğlundan farklı olarak (Nehril Cevaz) diye kayıtlıdır. Burada sırf bir su olarak konu edinmektedir.

1927 tarihli Urfa Salnamesine göre- Sahife 99- Urfa ve Diyarbakır bölglerinde yaşıyan (milli) aşiretine bağlı (Ali Reşan) adlı bir oymak adı geçmektedir.

Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalının Afrodit adlı eserinde - Sahife 12-Arap tarihçesi İbnil Nedim’in bundan 1007 sene önce yazdığı (Elfihrist) adlı risalesinde (Reşi) nin dini bir meshep olarak yazılı bulunduğu kaydedilmektedir.

(Van Tarihi ve Kürtler hakkındaki tetebbüler) adlı kitapta - sahife 47-Reşi’nin Rus eserlerinden naklen (Şikak) adlı Türk aşiretine bağlı Yezidî meshebine salik bir Türk oymağı olduğu yazılıdır. Aynı kitabın kırkbeşinci sahifesinde Hoşab bölgesinde sakin (Mam Reşan) adında bir oymaktan bahsediliyor.

Reşi Şer’i mahkeme sicillerinde bir bölgenin adı ve ayrıca bir aşiret ismi olarak geçmektedir.

Konu ile ilgili olarak her vesile ile bilgilerine müracaat eylediğim ve kendilerinden çok faydalandığım Celal Kadri Barlas ve Şakir Sabri Yener’e başvurdum.

Celal Kadri Barlas Reşi sözünü bir bölge ve bir aşiret olarak mütelaa ile büyük bir Türk oymağı olan Rişvan aşireti ile arasında münasebet kurmaya çalıştı. (Cus) un doğrusu (Cooz) olduğunu Ceviz anlamına gelen Arapça bir kelime bulunduğunu ceviz’in bu kelimenin çoğulu olması ihtimali üzerinde durdu.

Şakir Sabri Yener, Mütercim Asım kamusundan naklen şu bilgiyi verdi:

Cevaz: Bir yeri seyri sülük ile geçip gitmek.

Mevaşi ve mezruat sulanan su.

Susuz dere.

Cevz: Aslı Farsça gevz’dir. Ceviz demektir. Çoğulu cevzat gelir. Bir vadinin adıdır.

Reş : Deve yavrusu yahut deve

Reşa : İp

Şakir Sabrî Yener birinci mektubunda yukarıki izahatı vermişti. Sorum sayın üstadımı meraka salmış olacak ikinci mektubunda Ankara’daki bir tanıdığının bilgisine dayanıp özet olarak şu bilgiyi veriyor:

Reş Kürtçe kara demektir. Reşi kelimesinin sonundaki İ harfi Arapça’daki nisbet (Y) si değil dişilik gösteren bir edattır. Böylece kelime Reşi değil Reşey olmak gerektir. Ve bir kadın adıdır. Örnekleri çoktur. Aşey, Güley, Fatey. Eski harflerin ifade kifayetsizliği yazdırıp okutmuştur. Bu at bir aşirete verilmiş ise bu oymağın kökünü teşkil eden ananın, belkide kahraman kabile reisi bir kadının adına izafe edilmiş olabilir. Kelimenin sonundaki an ekini alarak bir yer veya oymak adı gösteren sözcükler vardır. Rişvan belkide Reşo adiyle an ekinin birleşmesinden meydana gelmiştir.

Hocanın başkasından naklen verdiği şu izahatın bir noktasına dokunmak istiyorum : İddia edildiği gibi Y eki mücerret bir dişilik edatı olmasa gerek. Çünkü Y ekiyle yapılmış erkek adları da vardır. Mamey, Nahsey, Ahmey gibi.

Lügat kitaplarında Arapça Reş kelimesinin ş harfi şedeli telaffuz edilmek suretiyle serpinti ve yağmur manası veriliyor. Cevazın diğer bir anlamı da caiz olmalıdır. Bundan başka Halep mıntıkası Arapları cevize cooz demektedir Cevazın bunun cemi olması ve vadimizin adını bundan alması da mümkündür.

Bütün bu izahattan sonra dilimizin ucunda şu soru kıvrılıyor. Şu halde bölgemizdeki reşi ile Urfa salnamesindeki Ali Reşan ve Van tarihindeki Reşi ve Mam Reşan kelimeleri arasındaki münasebet nedir?

Bir araştırıcı ve toplayıcı olarak şu yazıda topladığımız dokümanları ilim adamları önüne koyarak hükmü onlara bırakmak en doğruyoldur.