Ha- Evet öyle imiş. o getirdiği pusla ne imiş bakalım
Hayr- (sıkılarak) garajın masraf pusulası
Ha- Yekünu ne kadar
Hayr- Aşağı yukarı elli lira eder
(Hacı başını iki avucunun içine alarak hiddetle homurdanır)
Tepe- (gizli) Bu gidişle efendi yakında ahirete gider (ileri bakarak) Aman beyefendi işte Yıldırım geliyor.
Ha- Yerin dibine batsın (otomobil sadası işidilir)
Hayr- Hele yetişebildi yetişmez olası herif (Tosun, Ebuhamis, Hamo kahya, Hurşut girerler umumu sıra ile “Esselâmu aleyküm” deyerek selâm alırlar)
Ha- Vealeykümüsselâm
Hayr- (Hurşuda) Nerede kaldın yahu
Hurşit- Nebileyim ben. Makine değil Allah’ın belası, siz de bula bula bunu bulmuşsunuz. Direksiyon tutmaz vantilatör dönmez. Ben bu bela ile uğraşamam. Hesap görelim ben gideceğim. Garajın paralarını da vermelisiniz.
Ha- Gördün mü oğlum dün altın değirmeni dediği makineye bugün ne diyor.
Hurşut- Hayrını görünüz efendim altınsa da sizindir topraksa da
Ha- Bu adamlar ne bekleyorlar
Ebuhamis- Benim, de, senin de yanında bir davası var. Ene vaktellezi geliyoruz aladdarp bilotomobil. Bir şey bat etti ben zannetti bir toob darbetti. Otomobil sağında gitti, solunda gitti alelhendek hart etti. Ya efendi ben vakatüalelard bu Kürd üstümde düştü yüzümde hamşetti cübbesine şakkelti ya efendi işte ben geldim alelbâb ya efendi sizin evlâd bizim kitir ahbap
Ha- Anladık. Cübbeni yırtmışlar. Bana ne?
Ebu- Ya effendi. Yani ben iki lira çuhasina bir lira dikiş barasina verdi. Yazık değil ya efendi?
Ha- Bana ne, kim ne yırttı ise parasını o versin. Hanı bakıym şu yırtılan cübbe nerede?
Ebu- Ya effendi bu Hurşut cübbesine aldı vasatülteker vazetti.
Hayr- Haydi Tepegöz tekerlerin lastiklerini çıkar dâ efendinin
cübbesini verelim
Hamo- Malbarabo lo ya hani bizim aba?
Ha-Bunun abaso da mı tekerin içinde?
Hurşut- Ne yapayım. lastikler yama tutmadı. Boş çuval da kalmamıştı. Kendilerini yolda bıraksam daha mı eyiydi sanki?
“Tepegöz tekerlerin lastiklerini getirir. Açarlar. Cübbenin yalbız yakası ve dikiş yerleri kalmış. Mütebakisi kül gibi olmuş, Abayı çıkarırlar, o da öyle.”
Ebu- (cübbeye bakarak) Ya latif, ya latif. Bu benim cübbesi değil ya effendi
Hamo- Cavite körbo, ya bu aba benim mi loo
Ha- (şoföre) bunlar ne Hurşit
Hurşit- Görmiyorsan bir gözlük daha vereyim “Yolcular eşyalarını tetkika başlarlar. Hacı, düünür. Bir sükutu amiktan sonra,
Tepe- (Hacıya) Düşünme o kadar nedir bu keder.
Hayr- Bunda da kabahat bende mi? Efendi peder!
Tepe- (Hayrünnasa) çiftleri bu yolda satan ben miyim?
Ha- (Hayrünnasa) Bir söze bin yalan katan ben miyim? Milyonu bıraktın milyardan attın.
Tepe- Babanı ne büyük bir yârdan attın.
Ebu- Yâ" efendi. Üç lira bizim cübbesi barasi (sertleşerek) vallah yani almam bir mangır noksan
Hamo— Ben para istemem lo, bana bir aba âlın yeter.
Ha— Masanın önüne bir sandalya atarak oturur.
(Zehir hand)
Otomobil belasının çokmuş fendi
İsmim Eyyup amma sabrım tükendi
Halis demir olsa belki satarım
Tahta olsa ocaklığa atarım
Hayırsızın adı Hayrünnas amma
En doğrusu giden şu İlyas amma
Başa belâ imiş yokmuş menendi
Arayı arayı buldum belâyı
Bakır olsa kalay ile katarım
Alan yok satan da buldu belâyı
Ya şoförüm Hurşitne Hannasamma
Ne yapayım aradım buldum belâyı
(Yolculara)
Hemşeri nafile yere meleme
Ağalar durmayın işte mahkeme
Kurd olsan burada sana yok meme
Reise an lad in derdi belâyı
Ebu— Vay hayyo hem cübbesine şakketti. Hem ben alelmahkûme
gitti? Lâ vallah ben alacak zorla
Ha— Bende mangır yok. Aliniz bakalım ne alacaksanız “oğluna” nasıl milyarder oldun mü oğlum?
Yolcular boş tenekeleri birer tarafa fırlatır. Şoförün bir benzin
sandığını omuzladığınıgören Tepegöz bıraktırmaya çalışırken döner bakar ki Hayrünnasla babası bir tarafta “bırak be hakkın. ne” yolcular diğer tarafta “parayı ver abayı ver,” deye duvardaki iç lastiği almış çekiştiriyorlar. Kendisi de hemen uzunca bir bıçakla (aha paranız işte payınız) deye varur. Lastik kopar iki taraf düşenler ayakları havaya kalkar.
- PERDE İNER-
Yazan: Yılmaz DOKUZOĞUZ