Ha— Sonra söyle bire yahu git hele

Tepe— Gitmem deyor artık kazmaya, bele [1]

Ha— (Hiddetle) haydıx git dedim

Tepe— Gitmezsen hey it dedim, affedersin. Çok bulunur başkası

Ha— (Zehirhand) Hah hah bu da Tepegözün cakası, Tepe göz işi bu kadar büyütme. Oğlumu da çağırmayı unutma

Tepe— Pekey pekey başüstüne efendim

Ha— Gördün mü ya şimdi seni beğendim

“Tepegöz lambayı alarak gider”

Ha— (Kendi kendine) hele şu sigaramı hazırlayayım. Tepegöz haklı amma ne yapayım (tabakasından sigara yapmıya başlar) bu yaşımda bağa ben mi gideyim. Ağıla davarı ben mi güdeyim. Zeytinin, piçini ben mi alayım. Karpuza Hayrinnası mı salayım. Yüzlerce yıllık bir Hanedanım, bana mukaddem yoktur sanarım (pencereden eğilerek) 'Tepegöz öldün, mü nerde kaldın?

Tepe— “girerek elindeki kahvaltı tepsisini lamba kürsüsünün üzerine koyarken„

Tepe— Efendim buyurun yemek hazırdır. Küçük bey emrinize muntazırdır.

„Hayrünnas bey şık elbisesi, dik yakalığı ve vapur dumanı gözdüğü ile girer, sandalyayı alarak sofraya pederinin karşısına oturur”

Hayr— Ah babacığım çoktan kalktım fakat otomobil hülyasına dalmıştım. Daha vekıt henüz irken sanmıştım

Ha— (Yemek yeyerek) Zannedersem hülyan da çıktı sakat. 'Beyefendi oğlumuz lâkin, fakat demek ile yemek ile iş bitmez, Bu tembellik senden hiç gitmez.

Hayr— Çalışacağım fakat bırakmayorsunuz ki. Bu sözler benle (reaksiyon?) [2] yapıyor.

Ha— (Taaceüple) vay vay ben mi bırakmayorum Alafranga oğlum? Neye çalıştın da mani oldum, Ne istedin de yapmadım. Gece sabahlara kadar tiyatro, sinema,gündüz akşamlara kadar uyku. Temiz elbise ver geyeyim, güzel yemek olsun yeyeyim. Bugün ahbaplarla bağçada bağda yarın keklik avında tepede dağda. Söyle bakalım başka bir işini göster de anlayalım.

Hayır Söylersem hemen hiddet ediyorsunuz. Şu otomobil meselesini kaç defa açtım pür hiddet beni susturdunuz.

Ha Pekey Hayrünnas işte bugün hiddet etmiyerek dinleyeceğim anlat bakalım, fikrini söyle, beni ikna et amma Türkçe konuşalım. Yine yarım Fransızcanla Frenkleşmiyelim

Hayır— Ah bu tabiatım (tiremove) [3]

Ha (hiddetle) yine mi

Hayır— Pardon babacığım unuttum. (Yemekten kalkar, sandalyesini biraz geri çeker. Peçete ile ağzını ve bıyıklarım siler. Ufak bir iki öksürdükten sonra iradı hitabet edecek gibi bir vaziyet alarak) Bilirsiniz ki babacığım Kâinat istidad üzerine müessestir. Vaktile Keyhüsrevi ta çocukluğundan arkadaşları oyun esnasında Padişah in tihap ederledi. Sonra cihangir bir hükümdar oldu. Alâeddin paşa Sultan Osmanın büyük oğlu iken kanuna nizama daha ziyade istidadı olduğu için padişahlığı küçük kardaşı Orhan Gaziye terk ile kendisi vezir oldu. Hele Avrupayı hiç sorma babacığım. Orada nice adamlar istidatlarına göre ne hârikalar icad ettiler, bir maden amelesi olan (Corc Istıfanson) istidadı sayesinde ekistraordiner [4] bir lokomotif yaparak prümyer kalite bir nişan aldı

Ha— Anladık oğlum, yine mi tatlı su Frenkliği. Kabiliyet dadı Haktır. Herkese olmaz nasip.

Hayr — Evet babacığım söylediğiniz bu misal gayet musip

Tepe— (Kendi kendine) Bizim Hayrünnas söz ebesi mübarek bir kere söze başladı mı Circir büceği gibi öter.

Hayr— İşte babacığım ben de bu hiç beğenmediğiniz Hayrünnas ta memlekette hiç bulunmıyan bir âlet ile birdenbire ünriş milyarder olmak isteyorum.

Ha— Anladık. Bu milyarderliğin anahtarı nedir bakalım

Hayr— Otomobil babacığım iki kere iki

Tepe— (sözünü keserek) dört eder. Bunu bilmiyecek ne var Küçük bey (Alayla Hayrünnasın yüzüne bakarak yemk'tepsisini alır. Çıkarken)

Ha— Hele sen sus bakalım Tepegöz

Hayr— İşte ben de bu esas üzerine, hesap göreceğim. İnsan bir araba alsa iki beygir ellişerden yüz, arabası da yüz ki ceman iki yüz altına mal olur bu koca sermayenin kazancını arpaya ver samana ver.

Tepe— (İçeri girerek) çayır al damana [5] ver

Hayır— Sayıs tut kim bilir kimin nesi. Arabayı adıyamana ver.

Tepe— (kendi kendine) Bizim konakta hep böyle kafiyeli konuşuruz.

Hayır- Bir gün kır at sancılanır, bir gün doru ölür neticei hesap karın ne kedi oynatmak, iradın ne elini cımalatmak. Halbuki babacağım bir otomobil alırsak işte hesabı. Müşteri bulunmazsa arpa saman istemez hemen yerinde yatsın yahut şehir dehilinde (pur proment) kullanırız.

Ha— O ne demek sanki .

Hayır— Yani şehri gezmek için. Ya ticaretin işlek bir vaktına tesadüf ederse… Ticarette vakit nakıttır. Araba ile yarını, liraya bir -günlük yol giden- bir tacir otomobil ile o yolu iki saatte gitmek için (pirifikis) bir lira verir.

Ha—O pirifikis dediğin adamın bir lirasından ne çıkar

Hayır—Yok babacığım adam değil pirifikis yani maktuan demektir.

Ha— Ya öyle mi?

Yazan: Yılmaz DOKUZOĞUZ

(Devam Edecek)


[1] ziraat alâtındandır.

[2] Aksülamel

[3] Çok fena

[4] Aliyülâlâ

[5] İcar