__ 4 __

Ha— O o ... Maşallah Mösyü Türkçe biliyorsunuz ha.

Teli— Evet efendim Türkçe de çok eyi tekellüm yaparım, lâkin mahdum bey Fransızca çok ders yapmamıştır ki dorğu konuşmak yapamıyordur?

Ha— Evet mösyü bizim çocuk sıkılır. Yoksa efendim sözlerinizi anlayamıyacak ne var. Bağda telefon sarmaya gidiyormuşsunuz.

Teli— “sözünü keserek” Hayır efendim cenabınız yanlış anlamışsınızdır. ismim Telifon, bizim irahmetli Büyük peder Bağdasaryan

Ha— Ha anladım efendim demek siz Bağdasaryanlardansınız.

Teli— Evet efendim.

Tepe (gizli) ulan ben de Avrupadan gelmiş bir meta sanıyordum (acenteye) Cenabın nerelisin ahbar?

Teli— Vanlıyım zo (istihza) ile ismi şerifini bağışlarsın?

Tepe— ismim Ahmet, lakabım Tepegöz

Teli— Ha çok eyi teşerrüf yaptık

Tepe— (gizli) Herife ahbar deyince beni de öyle sandı galiba (gülerek) Meğer herif kalp beşliği ekmekçiye yutturdum Kıllas deyenlerdenmiş.

Teli— Eh efendim kiminle teşerrüf ediyorumdur?

Ha— Efendim Sinanî zade Hacı Eyyup

Teli— (Ayağa kalkarak ve tekrar Hacının elini sıkarak) müşerref olduğumuz içindir ki kendimi bahtiyar addetmişimdir.

Ha— Teşekkür ederim Bağdasaryan efendi. Tepegöz bak ne emrediyorlar.

Tepe— (acenteye) kahve mi çay mı?

Teli— Bendeniz kayfe almam

Tepe— Satan kim ki almayorsun

Tel— Affedersiniz yani içmam

Tepe— Ha şöyle şunun doğrusunu söyle

Ha— O halde çay mı emredersiniz

Teli— Affedersiniz çay da almam

Tepe— (gizli) ziftin pekini al

Ha— Olur mu canım. Hadi Tepegöz bize üç kadah çay yap ‘’Tepegöz gider’’

Teli— Teşerrüfümüz esbabını anlayabilirim? Efendim

Ha— Evet efendim. Bizim Hayrünnas bir otomobil alalım diyor. Siz de bunun memuru imişsiniz sizden bu hususta malûmat almak isteyoruz.

Teli— ‘’ağır başlı bir tavırla” Efendim şunu eyi bilmiş olasınız ki çar aktari âlemden haberdarım, imdi, dünyada ne kadar ki otomobil icad etmişlerdir. Bunların cümlesinden malûmatım olmuştur. Fakat hiç birisi Lord gibi mükemmel sanatlı yapılmamıştır. Son harbi umumide Rusya çarı ne vakit ki otomobili görmüştür hıp deyin yapışmıştır. Çünkü dostum cenabınızın malûmu olsun ki bu otomobil bir Ingiliz şairinin dediği gibi Şarkın yegâne sebebi ızmihlâli olmuştur. Çar hükümeti seferberlikte tamam (498 765) adet satın almıştır. Ancak Lordlardır ki şarkın her yolunda çalışabilirler. Bizim büyük Yermenistan da kumpanyaya külliyetli sipariş vermiştir. Saatte altmış mil nedir ki onun sürati fevkalâdesinin yanında. Efendim İstediğiniz Lord binek mi “o sırada Tepegöz girerek çayı acantaya dayar” yoksa kâmyonmu?

Tepe— Yok karabüber (biraz çekilerek) kimyon ne gezer ahbar bu çayın içinde?

Ha— Efendim çayımız temizdir.

Teli— Affedersiniz efendim bilürüm ki çay halistir bendeniz otomobil binektir yoksa yüktür? deyorum yük otomobillerine kamyon derler. Küçüğüne kamyonet demişlerdir (çayı alır).

Hayr— Evet babacığım bizim istediğimiz kamyonettir çok adam alır.

Teli— Pekâlâ, eğer bugün sipariş yaparsanız 35 günde teslim edeceğimi vaad ederim.

Ha— Pekâlâ amma fiatı?

Teli — Perifikistir efendim

Ha— Yani kaça

Teli— Efendim iskele teslimi bin beş yüz dolar, sonra buraya kadar masrafı var ceman yekûn 300 altın liraya mal olur. İmdi bunun evsafına ve iradına gelince: yirmi beygir kuvvetinde saatte altmış mil yapar, bir buçuk ton yük alır yani bizim şark hesabı 780 okka eder.

Ha— Çok muvafıktır efendim fakat fiatı tuzlu değil mi ya?

Tepe— (gizli) tatlısı sonra çıkar.

Teli— Aman efendim ne diyorsun ki, ne kadar kâr yapacak bunu hiç hesap etmiyosunuz? ne demektir ki bahalıdır. Bir ayda bedevaya kalır.

Hayr— Muvafıktır babacığım fiatı hakikisi budur.

Ha— Anladık canım her ne ise alalım.

Teli— (Çantasından bir katalog çıkararak) işte buyurunuz hangisinden isteyorsanız otuz lira avans vermelidir.

Hayr— Pekâlâ (babasına katalogu göstererek) işte babacığım (Tepegöz de bir taraftan uzanır elini dürbin gibi yaparak bakar)

Ha— Haydi Hayrünnas alelhesap iki yüz banknot getir (Hayrünnas sevinçle gider)

Ha— Ehh Telifon efendi demek bu Lordlar çok mükemmel ha?

Teli— Mükemmel de söz mü, efendim cenabınız yakında göreceksiniz. İmdi bu fabrika dakika da bir otomobil çıkarıyor yine yetiştiremiyor.

Tepe— O yalan bu yalan fili yuttu bir yılan bu da mı yalan. Dakikada bir otomobil ha çok âlâ

Teli— (gülerek) Efendim sizin Tepegözün aklı yetmiyordur.

"Hayrünnas girer banknotları pederine, o da acenteye verir mukabiline ilmühaber alır’’

Teli— (Ayağa kalkarak) otuz beş gün sonra hazırdır efendim izin verirseniz ki gideyim?

Ha— Ne oldu Mösyö otoruyorduk

Teli— Malûmü âlileri vazifem pek çoktur

“Umum ayağa kalkar. Mühim reveranslarla veda edilir. Acente gider’’

Ha— Allah muvaffak bilhayir buyursun. İşte bu iş de bitti. Hayrünnas

Hayr— Teşekkür ederim Monşer papa

Tepe— (Hiddetle karışık) küçük bey yine başlama. Bak herifin Önünde bir çift laf edemedik. Şimdi camgöz ahbarı geri çağırırım ha.

Ha— Haydi Tepegöz sepeti al da çarşıya inelim. Otomobil için de münasip bir yer arayalım. Hayrünnas sen de tertibatını yap. (Hacı Eyyup efendi gider)

Tepe— Mübarek olsun Küçük bey

Hayr— Yüzün ağ ola Tepegöz

Tepe— Neye yüzüm kara mı oğul

Hayr— Yok canım estağfirullah. Sözün persengi öyle geldi.

Tepe— Yaa öyle mi ... Küçük bey demek bu işte çok kâr var ha

Hayr— O o o Tepegöz bilsen neler, neler

Tepe—Maydanozlu köfteler bana ne? Zavallı Tepegöz işin yoksa sabahatan akşama kadar didin dur.

Hayır— Sen ne deyorsun Tepegöz sayıklıyormusun. Biz böyle bir kompanya. yapalım da senin gibi en emin bir adamımızı boş mu bırakalım hiç bu olur mu? Sen (Şef dotomobil) olacaksın. Senin anrutunu) işitmeden şoför dut bile deyemiyecek.

Tepe— (hiddetle) Küçük bey yol kısa iken peşin pazarlık edelim. Benim anırtımı eşitmeden kim dürtmiyecekmiş bakalım. Ayıp ayıp baban yerindeyim.

Hayr— (telaşla) aman amcacığım yanlış anladınız yani siz hareket memuru olacaksınız (anrut) yani ileri demeden otomobilci dütdeye düdüğünü bile Öttüremiyecek.

Tepe— Ha şöyle ... Ne bileyim ben, rica ederim Türkçe konuşalım ben öyle rutmut, zart zurt anlamam.

Hayr— Kızma Tepegözcüğüm. Bu tabirleri öğrenmek, lâzım.

Kumpanyamızın adı ne biliyor musun?

Tepe— Yok ne bileyim.

Hayr— Sürat kumpanyası Sinanî zade Hacı Eyyup ve veledühu

Tepe— O veled kim oluyor. O söz pek yakışık almadı amma

Hayr— A anlamadın mı? Nasıl yakışmadı ve veledühu yanî Hacı Eyyup efendi ile oğlu demek

Tepe— (kaşiyle gözüyle anlar gibi yaparak) ha anladım. “Elveledü sırrı ebiyh oğlan babasından Çelebi” dedikleri bu olacak, Eh sonra?

Hayr— Kumpanyanın adı Sürat, otomobilin adı Yıldırım, acente memuru Hayrünnas, hareket memuru Tepegöz anladın mı? Haydi, çabuk şimdi bir tellâla beş kuruş ver nida etsin.

Tepe— (ellerini dizlerine vurarak ve gülerek) çıldırdık galiba

Hayr— Ciddi söyleyorum azizim, raklam, ah raklam, dünyada her işte kazandıran raklam.

Tepe— Aklâmi devlet derler işidirdim amma raklam ne oluyor?

Hayr— İlân yani ilân be yahu (bir keat çıkarıp yazar) al şunu tellâla ver

Tepe— Oku bakayım

Hayr— (Okuyarak) Eyyy ehli vilâyet

Tepe— (sözünü keserek) Hükümeti seniyenin tenbihi budur ki (gülerek) töbe Ya rabbi bu nasıl ilân be yahu

Hayr— İlân be basbayağı ilân

Tape— Efendi suyu görmeden sıvanmayalım sonra insana gülerler hele hayırlısiyle otomobil gelsin bakalım.

Hayır— Hakikat doğru söyleyorsun. Sonraya kalsın (birden bire aklına gelmiş gibi) aman koş şimdi babam hiddetlenir.

Tepe— (Birdenbire sıçrar ve telaşla) sahi be, eyvah unuttuk. Şimdi efendi, küplere bindi (acele ile gider)

Hayr— (Tepegözün gittiğine kanaat için pencereden baktıktan sonra büyük bir sevinçle kendi kendini mindere atar orada duramaz sandalyaya geçer orada da duramaz ayağa kalkar . . . kendi kendine) ehh Hayrünnas mesûdsun, bahtiyarsın işte pişigâhi hayatına açılan bir şahrahi seadet, bir (prosperite) daha ne duruyorsun? Artık her şey senin, can da canan da. En müşkül kapıların anahtarı para değil mi? Ahhh o kırmızı altınlar şimdi adeta önümde istif olmuş dans ediyorlar. Evet evet çok uzak değil çok yakında o altınları ben kazanacağım yine çok yakın zamanda o altınlarla kim bilir kimleri dans ettireceğim. Altın . . . altın, Ak akça yalnız kara gün için değil, ak gün için de daha ziyade lâzımdır, (biraz düşünür sandalyaya oturur) gitmeli gitmeli hemen acenteyi hazırlamalı biletleri tabettirmeli... Yaşasın sürat kumpanyası. Yaşasın Yıldırım otomobili.

“Deyerek çıkar„ Perde iner

(Devam edecek)