Nuri Mehmet Paşa’nın hal tecrübesi ile yakından ilgilenmeyenler onun divan sahibi bir şair olduğunu pek bilmezler. Genel olarak bir camiin kurucusu, Antep sancak beyliği yapmış bir idareci, devlete başkaldırarak idam edilmiş bir bahtısız olarak tanınır. Halbuki adı Gaziantep sınırlarını aşarak tezkireler, Biyoğrafya kitaplarında yer almış bir şairdir. Fatin tezkeresi, bundan naklen ve özel araştırmalarıyla rahmetli Mehmet Halit Bayrı Halk şairleri hakkındaki
Küçük notlar (Sayfa:14), Bağdatlı İsmail Paşa Keşfizunun’a zeyl olak yazdığı hediye elarifin Essül müellifin (cilt 2 sayfa: 350), Şemseddin Sami Bey Kamus lalam (sayfa 461 8 Cilt: 5) Şakir Sabri Yener Gaziantep Büyükleri (Sayfa 19’da) Mehmet Paşa’nın şairliğini belirtirler. Bir divanı bulunduğunu yazarlar. Şemseddin Sami Bey, şarkılarının bulunduğunu da kaydeder. Mahalli araştırmalarımız Şemseddin Sami Bey’le iddiasını doğrulamaktadır. Bu yazılı kaynaklar arasında Nuri Mehmet Paşanın şairliğine en çok yer veren Mehmet Halis Bayridir. Rahmetlinin yukarda adını açıkladığımız kitabında şu cümleler yer almaktadır:
” Nuri Mehmet Paşa’nın mürettep divanı ve devrin hanendelerince her fırsatta tekrarlanan şarkıları olduğuna ancak paşa ananeden yetişmiş bir klasik şairdir.”
Mehmet Halis Bayri, yazısının sonuna Fatin tezkiresinden alındığından bahisle bir gazelini koymuştur. “No 1” Şakir Sabri Yener de yazısına bir güzel eklemiştir. “No:2” Gerek Mehmet Halis Bayri gerekse Şakir Sabri Yener, paşanın idamı dolayısıyla söylenmiş bulunan: Kıyma bana padişahım Nuri Mehmet paşayım.
Genç yaşıma hürmet eyle bari otuz yaşayım “No. 3”
Nakaratlı ”niyaz”ını almışlardır. Her iki araştırıcı da bu parçanın Nuri Mehmet Paşa’nın olup olmadığı hakkında kesin bir hükme varmışlardır. Bayrı ”binanaleyh hece vezniyle aşık tarzında yazı yazmış olmasından ziyade, âlim ve şair, ayni zamanda idare adamı olduğu için maiyetinde saz şairleri bulundurmuş olması akla gelebilir. Bu düşünce yanlış değilse, naklettiğimiz manzumenin Paşa’nın idamı sırasında maiyetinde bulundurduğu âşıklardan biri tarafından söylendiğini Kabul etmek caizdir.”
Rahmetli araştırıcının bu düşüncesine ben de katılıyorum. Ancak Nuri Mehmet Paşa, yalnız klâsik bir şair olarak aruz vezniyle yazmamış, hece ile de yazmış. Elde ettiğimiz parçalarının çoğu hece vezniledir. Şu var ki, eğer Mehmet Paşa şiirle affını isteseydi o günün telakkisine göre böyle basit bir manzume ile değil, daha sanatlı, örneğin bir kaside ile isterdi. Ünlü kişilerin ölümü üzerine onu “ağzından böyle parçalar yazmak, bugün de adettir. Bunun çok örneği vardır. Bu ilişki ile şunu da belirtmek istiyorum. ”Niyaz”ın mutlaka Mehmet Paşa’nın yanında bulunan bir halk şairi, tarafından yazılması şart değildir. O devri yaşamış ozanlardan biri tarafından da söylenmiş olabilir. Yazan, Mehmet Paşa veya bir halk şairi olsun Niyaz’ın 3’ncü kıtasının 1’ci ve 2’ci beyitlerinde Mütercim Asım’ın tarihinde belirttiği bir gerçeğe dokunulmuştur. Mehmet Paşa kendi yerinde Rus savaşına katılmak üzere görevlendirdiği vekilinin, Sadrazama yolladığı hediye ve paralarla başında bulunduğu askerleri bırakıp savuşması, Antep’teki düşmanlarıyla Kilis ve Maraş mütesellimlerinin sürekli kışkırtmaları dolan bardağı taşırmış, idam hükmü sağlamıştır. Mehmet paşa kaleye kapandıktan sonra işin iç yüzünü açıklamak için çırpınıp durmuştur.
Nuri Mehmet Paşa’nın bir divanı bulunduğu hakkında yukarıya aldığını yazılı kaynaklardan başka üçde canlı kaynak vardır. Ali Budak, Büyük Nuri bey Ahmet Orhan Battal Bey. Ali Budak. Nuri Mehmet Paşanın kardeşi Ömer Battal’ın torunudur ([1]) Sayın Ali Budak’ın bana anlattığına göre Mehmet Paşa’nın divanı, babası Battal Bey’in kitapları arasındaymış, ölümü üzerine üvey annesinin elinde kalmış, bütün istemelerine rağmen bu divanı alamamıştır. Paşanın bir divanı olduğu bunu gördüğünü ana tarafından aynı soydan gelen Büyük Nuri bey (Elgin) birçok kimselere söylemiştir. Ömer Battal’ın torunlarından Ahmet Orhan Bey bana bir kaç defa Nuri Mehmet Paşa’nın bir divanı bulunduğunu söylemiştir. İşte 4 yazılı ve 3 canlı kaynaktan öğreniyoruz ki, Nuri Mehmet Paşa divan şahidi bir şairdir. Nuri, şiirdeki takma adıdır: Bunu bağdadı İsmail Paşa da açıklamaktadır. Ne yazıkki bu divanın bu gün nerede olduğu bilinmiyor, Eğer bayan Özbattal’dan kıymetini bilen birinin eline geçti ise, bir gün er geç ortaya çıkacaktır. Yok eğer sonsuz olarak yitmesine yol açan bir kazaya kurban gitti ise yazık olur. Divanın sonundan duyduğum endişeden ötürü bir süredir, elime geçen cönklerde Nuri'ye ait parçaları aramaktayım. Bugüne kadar 15 parçasını elde etmiş bulunuyorum. Bunların da kaybolması korkusuyla yayınlamayı uygun buldum. Şimdi bu 15 parçayı nerelerden elde ettiğimi gösterir, bir çizelge verdikten sonra parçaları aşağıya alacağım. Anlatmada kolaylık olsun diye parçaları sayılandırdım:
No. Nerden elde edildiği ([2])
1 Halk şairleri hakkında küçük notlar
2 Gaziantep Büyükleri
3 ” ” Halk şairleri hakkın da küçük notlar ve halen halk ağzında
4 Uğurol Barlas’ın verdiği dağınık sayfalardan
6,7,8 Mustafa Karabay’ın cöngünden
9 Uğurol Barlas’ın verdiği dağınık sayfalardan ve Ahmet Orhan Battalbey’in def-
11,12,13, terinden
14,15, 5, Ahmet Orhan Battalbey’in defterindendir.
Kale Hisar olundu zümrelerim kaçtılar.
Eşiden dostlar gözlerinden kan ila yaş saçtılar
Beni ele getirmeğe çok yiğitler düştüler.
Kıyma bana padişahım Nuri Mehmet Paşayım
Genç yaşıma hürmet eyle bari otuz yaşayım,
Köse Paşa kimki gele benim kese benim sesimi
Yedi ırmak söndüremez ateşimi narımı
Bari bir evladım olsa tatsa benim yerimi
Kıyma bana padişahım Nuri Mehmet Paşayım
Genç yaşıma hürmet eyle bari otuz yaşayım.
Padişahım bilmiyerek bana ferman eyledin
Ehli irfan arasında ciğerim Isan eyledin
Çağırın ehli vücutlu birde beni söyletin
Kıyma bana padişahım Nuri Mehmet Paşayım
Genç yaşıma hürmet eyle bari otuz yaşayım
Dünya bana kalmadıysa düşmanıma kalmasın
Nanü nimetim yiyenin birgün yüzü gülmesin
Hak taala bu ölümü kul başına vermesin
Kıyma bana Padişahım Nuri Mehmet Paşayım.
Halk arasında ciğerim yandırıp etti kebab
Eşinden dostlar gözünden akıttılar kanlı ap
Öldüğüme gam yemem melul mahzun kaldı Aynıtap
Kıyma bana padişahım Nuri Mehmet Paşayım
Genç yaşıma hürmet eyle bari otun yaşayım.
Varmı haberin söylemeden bfllbül-ü fayda
Kimdir o levendane reviş taze kimindir.
anı yanıma vay eylesi mihman
Ardınca giden duhter-i pakize kimindir.
Birservi boyun dünü gün seyrine vardım
Bir gül hevesiyle bu gün ömrüm çemen ettim
Mestetti beni bağında nale işittiim
Bülbülmti bu avaze gimindir. ([3])
Hakikat sırr-ı süphandır.
Bu meydan özge meydandır.
Tarikat kurbu rahmandır
Bu meydan özge meydandır.
Bu yol candan ferağ ister
Ciğer deyince dağ ister
Buna bir kalbi sağ ister
Bu meydan özge meydandır
Bu meydanda satulur can
Bu meydanda sorulmaz kan
Olur bir demde bin kurban
Bu meydan özge meydandır
Bu yolda NURİ serden geç
Bu yolda nice kanlar saç
Bu meydan içre sıraları aç
Bu meydan özge meydandır.
İster gönül ol illeri
Müskin kokar sünbülleri
Solmaz o bağın gülleri
Aşk illerine kim gider
Aşıklara vakt-ı seher
Andan neslm-i5aşk eser
Ol nefhhadan olnp haber
Aşk illerine kim gider
Ey hab-ı gaflette kalan
Fırsat geçer bir dem uyan
Bakı değil bizim cihan
Aşk illerine kim gider
Billahi ol ilin yolu
NURİ’ye candan sevgili
Bağlandı aşkın mahfeli
Aşk illerine kim gider
Mevlevi tarikatına mensup ilahi
Ey dilber bize ver haber
Aşk illerine kim gider
Hasret ile yandı iğer
Aşk illerine kim gider
Yanmaktan Osmanmazam
Pervanemiyim bilmem
Hiç sonunu saymazam
Divanemiyim bilmem
Her şamı-ı seher zarım
Güş eylemez oyarım
Bakmaz bana hünkârım
Bigânemtyim bilmem
Kalbimde firakım var
Bu sinemde dağım var
Ateşte durağım var
Pervanemiyim bilmem
Dilhanem harap oldu
Yıkıldı türap oldu
Har canibim bab oldu
Viyranemiyim bilmem
Nuri Dem-i vahdette
Derd-i gam-ı firkatte
Kalıp dağ-ı hayrette
Mestanemiyim bilmem
Ey can-ı âlem
Bir ince belgin
Hem sine merhem
Sen bibedelsin
Ey can-ı âlem
Hem tine merhem
Ey gonca gül fen
Gayet güzelsin
Gayet güzelsin
Sen bibedelsin
Bir ince belsin
Tul ü emelsin
Bir vatla ermek
Hupların şahı
Yüz yüze sürmek
Diller peaahı
Bir vasla ermek
Yüz yüze sürmek
Yokmudur görmek
Ser hüsnü mahı
Sen hüsnü mahı
Diller penahı
Hupların şahı
Burc-u emelsin
Ey çeşmi fettan
Anladım bildim,
Yoh sende iman
Beyhude bildim.
Ey çesmi fettan
Yok sende iman
Katlime ferman
Ben reva kıldım
Ben reva kıldım
Beyhude bildim
Anladım bildim
Ahir emelsin
Çok derde düştüm
Var yare söyle
Aşkınla piştim
Yandım neçare
Çok derde düştüm
Aşkınla piştim
Yandım tutuştum
Bir şiyekâre
Bir şivekâre
Yandım ne çare
Var yare söyle
Durmasun gelsin
Durdunsa bensin
Aferin NURİ
Gülsüz dikensiz
Etme gururu
Durdumsa sensiz
Gülsüz dikensin
İstemem sensiz
Cennette huri
Cennette huri
Etme gururi
Aferin NURİ
Sahip gazelsin
İlahi neylesün nitsin
Gönül sensiz karar etmez
Eğer dursun eğer gitsin
Gönül sensiz karar etmez.
Cihan bağında bir saat
Ne mümkündür ola rahat
Olursa ravze-i cennet
Gönül sensiz karar etmez.
Nedir ol bağiyle bostan
Nedir ol huriyle gılman
Firakınla yanar bu can
Gönül sensiz karar etmez.
Muradım sensin ey mevla
Dilimde gayri yok asla
Olursa meskenim Tuba
Gönül sensiz karar etmez.
Çu sensin Nuri’nin yari
Nedendir gayrile kâri
Sevindir sen onu bari
Gönül sensiz karar etmez.
ŞARKI
Ağ kırmızı bu güzellik hep sende
Aşkın ile mestolmuşum gülşende
Hem canım hem canım hem cananımsın
Sahavette gel aman
Beyaz fese baş bağlatır gül pembe
Dünya dolu güzel olsa
Yine gönlüm var sende
Ömrüm oldukça güzel sevmeyem ben,
delirdim
Nideyim bu dili-i şeyda beni nalan etti.
Yine bir şuh-u cefa pişe güzel dildarın
Urgun urgun bakışı gönlümü viran etti.
Bu aşk hali benden gitmez
Bu güzellik senden gitmez
Gel bu gece demlenelim
Sensiz gönlüm aram etmez.
Pek beğendim gönül verdim
Nazlı yar karşımdan gitmez
Ah ne yaman güzelsin sen
Maha benzer güzelsin sen
Doğru söyle kesem eyle
Taze civan gibisin sen
Pek beğendim, gönül verdim
Nazlı yar karşımdan gitmez
Siyah zülfün meftunuyum
Hilal kaşın mecnunuyum
Nerde görsem yarımı
Ben anın... .
pek beğendim gönül verdim
Nazlı yar karşımdan gitmez
Bu dağları yosun aldı
Benide dertlere saldı
Yarın yoluna bakmadan
Uzun ömrümde kısaldı.
Pek beğendim gönül verdim
Nazlı yar karşımdan gitmen
Gözüm yaşı akar her an
Nedendir bilmezem bitmez.
Onulmaz dildeki çerham
Nedendir bilmezem bilmez
Ne sabra bir kararım var
Ne pür gam humar yarım var
Heman bir ah-ü zarım var
Nedendir bilmezem bilmez.
Mekânım künc ü mihnettir.
Enisim ah ı hasrettir.
Ne ... derd-ü mihnettir.
Nedendir bilmezem bilmez.
Firak oldu dilim dağlar
Canım yana özüm ağlar
Yarım ırmak olur çağlar
Nedendir bilmezem bilmez.
Tutuştu atteş-i hasret
Derunum yaktı bu firkat
Bana bu dert ve bu illet
Nedendir bilmezem bilmez
Delip bağrımı tiğ-ı gam
Ney asa inlerim her dem
Bu.................merhem
Nedendir bilmezem bilmem ([4])
Nuri Mehmet Paşa divanı ve şiirleri
Beste-i Mehmet Paşa
Ey gamzesi fettan hami kisu-yu kemendim.
Ol yosma kıyafet keleş endamı beğendim.
İnce küçücüksün benim ey serv ü bülendim
Aldı bu revişler beni ey şah-ı levendim
Kurbanın olam kıma medet kânım efendim
Billahi yeter canıma kâr etti nedir bu
Şimdengeri ey kavli yalan . . . yahu.
(Ahmet Orhan Battal beyin defterinde eksikti)
Aldı bu reyişler beni ey şah-ı levendim
Kurbanın olam kıyma medet kânım efendim
Nuri nice bir didelerin kan o’sun
Hasretle gönül girişenin gülleri solsun
Hercai güzel sevmeyeyim tövbeler olsun,
Aldı bu revişler beni ey şah-ı levendim
Kurbanın olam kıyma medet kânım efendim
[1] Sayın Ali Budaktan Nuri Mehmet Paşa’nın kardeşi Ömer Battala doğru nesebi şöyledir: Ali Budak Battal Bey-Tahir Bey-Battal Bey, Hacı Sadık Bey-Ömer Battal.
[2] Metinlerde noktalanarak geçilen yerler okunamamış olanlardır.
[3] Ahmet Orhan Battalbey’in defterinden bn farkının iki kıtası da vardır. Üçüncü kıta (destinde giden Ayneli yelpaze kimindir) deye bağlar, 4 üncü kıtanın 2 kinci mısrai (Ardınca gözüm döndü tekerlek gibi fır fır) deye devam etmektedir. Bir iki kıtadaki öbür mısralar okunmadı. Bu sırada Rahmetli ağır bir hastalığın acıları içinde idi El yazısı olan defterini kendine okutmaya bir türlü dilim varmadı.
[4] noktalı yerler okunmayan yerlerdir.