Beni bu inceleme yazışma, Münif Paşa’nın Dedesinin adı hakkında iki kaynak arasındaki aykırılık itti. Bu iki kaynak, Gaziantep Şer’î mahkeme sicilleri cilt: 157, sayfa 328 de kayıtlı, bir vesiyetin yerine getirilmesi için açılıp redle sonuçlanan 23 zilkade 1318 (15 Mart 1901) tarihli kararla, Kâtip Çelebinin Keşf-i zunun adlı ünlü eserine zeyl yazan Bağdat’lı İsmail Paşa’nın (Hediyye-tül arifin, Esmi-ül Müellifin, Asar-ül musınnifin) isimli kitabının Cilt: 1 sayfa: 632’deki Abdünnafi Efendiye ilişkin bölümdür.

Şer’î mahkeme sicillerindeki kaydın özeti şudur:

Antep’in Kurbuzencirli mahallesinden Abdullah oğlu Abdfinafi kızı Fatma[1] ölerek veraseti, kocası Maarif Nezareti Muhasebe Müdürü Mirahor mahallesinde oturur Haci Mirzade Haci oğlu Saâdetlu Abdullah Ramiz[2] ile ana baba bir kardeşi Devletlu Münif paşa hazretlerine münhasır bulunduğu Antep Şeker oğlu MH.’den Güceli zade Ahmet oğlu Mehmet oğlu Abdurahman efendi, İstanbul mahkemesi Naibi Mustafa Nuri imzalı ve mühürlü vesiyetname ile adı geçen muris Fatma’nın Üsküdardaki evinin 1/3’nü ve Antepte tuz pazarındaki yarı hisse dükkânının 1/3 ni kendine vasiyet eylediği[3] Arapça yazılmış bulunan Hediyye- tül Arifin (Nafı-i Ayintabi) maddesinde kısaca verdiği bilgisi, Abdünnafi Efendi’nin baba adının (Tahir) olduğunu, Türkçe divanı bulunduğunu 1266’da öldüğünü yazıyor.

Görülüyor ki kaynaktan birincisi Abdünnafi Efendi’nin baba adının Abdullah, İkincisi ise Tahir olarak gösteriyor. Bunlardan hangisi doğrudur?

Bu nedenle Münif Paşa’dan bahseden ve elde bulunan eserleri karıştırdım.

Şakir Sabri Yener’in Gaziantep büyüklerinde verilen bilgi mahalli araştırma ve derleme ile Osmanlı Müelliflerine dayanmakta Paşa’nın soyu hakkında fazla bir bir açıklama yapılmamakta yalnız baba adı bildirilmektedir.

İbnilemin Mahmut Kemal İnal’ın (Son asır Türk şairlerinde cüz: 6 sayfa:997) şu cümle yer almaktadır: “Antep ulemasından Arap Tahir zade Şuara ve ulemasından Arap Tahir zade, Şuara ve Ulemadan Abdünnafi Efendi ibarede geçen (zade) kelimesi Farsça oğul evlat demektir. Buna göre Arap Tahir zade, Arap Tahir oğlu anlamına gelir. Böylece ibnilemin de İsmail Paşa gibi Abdünnafi Efendi’nin baba adının Tahir olduğunu kaydetmiş oluyor. Başka yerleri bilmem ama Gaziantep’te zade kelimesiyle çok vakit bir aile adı kastedilmektedir. Kethuda zade, Müftü zade, Güceli zade gibi. İbnileminin kaydındaki zadeyi bu anlamda kabul ederek Arap Tahir Abdünnafi, Efendi’nin baba adı değil, aile adı olur. Sonuç olarak Resmi bir kayıt olan şeri mahkeme sicillerine uyarak Abdünnafi Efendi’nin baba adını Tahir değil Abdullah olarak kabul etmek zorundayız.

Araplık durumuna gelince: Müfif Paşa’nın ailesine adını veren Tahir gerçekten Arap mıdır?

Bugün milliyet mefhumu çok değişmiştir. Bu sebeple Türklüğe hizmet eden Türkçe eserler yazıp bırakan Abdünnafi Efendi ve oğlu Münif Paşayı Türk olarak kabul edeceğiz. Kaldı ki, Arap adını taşımanın Araplıktan değil bir geleneğin icabı olduğunu belirtirsek ortaya asıI gerçek çıkar. Şöyle ki:

Gaziantepteki ad verme âdetlerinden birine göre, çocuğu olmayanlar bir adağın yerine getirilişi olarak çocuğu doğunca, bunu sözde bir araba satar. Adını da arap kor. Gaziantep’te bu âdetin uygulanması sonucu soybesoy Türk olup da Arap diye anılanlar adı arap olanlar çoktur. Bir de güneyden gelenlere rasgele Arap der çıkarlar. Münif Paşa’ya soyadını veren Tahir’in bu adet ve tutum sonu Arap diye anılmış olması çok muhtemeldir.

Başka mîlletlerde varmı bilmem. Biz Türkier’de çok tuhaf, daha doğrusu yavan bir adet var. Yurdumuzun bir yanını arap, bir yanını kürt, öbür tarafını da acem veya laz deye damgalar, düşünmeden ayrılık gayrılık yaratırız, bunu yapanlara çok ağır bir laf edeceğim. Burası yeri değil. Barak’tan bir delikanlı gelir hemen Arap deye damgayı vurur, adamcağızı zorla arap etmeğe çalışırlar. Doğudan gelenlere ya kürt ya acem deriz. Bunlar belki söyleyen heriflerden daha safkan Türktür.

Milliyetin teşhisinde şive esas olarak alınmaktadır. İstanbula ilk gidişimizde bize hemen Arap demişlerdi. Kürt deyenler de vardı. Sonradan gerçeği öğrenince mahcup oldular.

Bugün Halep çevresine Arap derler. Halbuki Halep’in kuzeyi yüzde 90 Elbeyli, Barak ve diğer türkmen kollarına mensup halis türk çocuklarıdır. Şehrin içinde ise bu oran yarıdan fazladır.

İbnilemin, eserine Türk sözcüğünü eklemekle birlikte kendisi Osmanlı kültürüne bağlı bulunması dolayısiyle bu nokta üzerinde durmamıştır. Rahmetli tarihçi İsmail Hami Danşiment Osmanlı tarihi kronolojisinde (cilt: 4 sayfa:477) Muhsin zade Abdullah paşa için Arap demek süretiyle bu yanlışlığı yapmıştır. Rahmetli Abdullah paşa İçin “ Halepli olduğu rivayet edilir” diyor. Rivayetle bir kimsenin milliyetimi tayin edilir? Abdullah paşa Halepli olabilir. Bu hal onun Arap olmasını gerektirmez. Kaldıki, Muhsin zadeler en az 300 yıldır Gaziantep’te otururlar ve türk olarak bilinirler. Aksini İddia edersek Gazianteplilerin bir bölümüne Arap deyip İşin içinden çıkmak gerek. Çünkü Muhsin zadelerin kan ve sıhriyet dolayısıyla çok geniş bir akraba mübiti vardır.

Yazımı bitirmeden önce kafamı kurcalayan bir soruya daha kayıt etmeliyim.

Abdünnafi Efendi ve Münih Paşa’nın atası olan Tahir kimdir? sorunun karşılığını düşünürken aklıma hep Şakır Sabri Yener’in Gaziantep Büyüklerine aldığı Şair ve bilgin Tahir geliyor Tahir 1133 (M.1770) de yaşamakta olduğu anlaşılıyor. Abdünnafi Efendi’nin babası ve dedesi ile çağdaş ise de aralarında bir bağlantı kuramadım. Bütün umudum yerli cönkler ve net defteriyle şeri mahkeme sicillerindedir.

Cemil Cahit GÜZELBEY


[1] Münif Paşa’nın bu kızı Fatma Mısır’da doğmuştur. Abdünnafi Efendi’nin Mısır’da bir çeşit tutsak yaşantısı geçirdiğinden doğan bu kızının adına (Karagünlü Fatma) adını vermiştir.

[2] Hacı Mir zade’yi halk Hacı mirza olarak kullanmıştır. Memik Hilmi ve Osman Üzümcü bu ailedendir.

[3] Adı geçen Abdurahman. Gaziantep Belediye başkanlarından Güceli zade Lütfü Efendi’nin kardeşidir. Belgede adı geçen Hacı Mir zade Abdullah Ramız Efendi her ikisininde dayısıdır. Lütfü Efendi Rahmetli Şaravi Mehmet ve Cevdet Güç’le Abdurahman Güç’ün babaları Gazeteci ve matbaacı Lütfü, Erol ve Necdet Güç’ün dedeleridir.