Müdafaayı kendi grup kendi yürüten Gaziantepliler harp için lüzumlu parayı da kendi cephelerinden sağlamışlardır. Bu olay savunma tarihimizin dikkate değer bir yönüdür.

Sayın Şakir Üzer Gaziantep savaşının iç yüzü adlı eserinde: Harp masrafı için halkın kendiliğinden verdiği iane defterinin son sayfasındaki yekûn 232 bin küsur altın liradı, diyor.

Şu miktar altının bugünkü rayicine göre 30 milyon lirayı bulur. Bu sayının içine aynî yardım dahil değildir. Bağışlanan erzak mensucat kereste müdafaa için lüzumlu diğer eşya harp malzemesi imaline yarar iptidaî madde de hesaba katılırsa yekûn bir haydi kabarır. Şimdi olduğu gibi o zamanda da san’at ve ticaret Gaziantep’in en göze çarpan vasfı idi. San’atların icrasına yarayan iptidaî maddelerle, ticarî emtia, depoları ve ambarları tıklım tıklım doldururdu. Toptancı tüccarların, ambarların üzüm, fıstık, pekmez, zeytinyağı ile zerdali çekirdeği, mazı, cehre, deri gibi akla gelmeyen mal stokları çok büyük bir miktarı bulurdu. 30’a yakın han ve kervan sarayın geniş ambar ve sayısız odaları, geniş ardiyeli binlerce dükkân, mağaza ve ticarethaneler bu işe hizmet ederdi.

Harp dolayısiyle bu stoklar eski cins ve miktarını muhafaza etmemekle beraber yine küçümsenemezdi. Harp bu stokların bir kısmını yıkılan binalarla birlikte mahvetti.

Ayni kitabın haber verdiğine göre harp esnasında tam 8 bin bina yerle düz olmuştur. Ayrıca binlerce yapı da kısmen hasara uğramıştır. Böylece imha edilen, hasara uğratılan mamurelerin zarar ziyanını, rakamla ifade eden bir kayda rastlamadım. Bunun 50 milyonun üstünde olduğu şüphesizdir.

İşte Gaziantep’li bir tarafdan kanını akıtıp, binlerce evladını toprağa verirken diğer taraftan parasını ve malını güttüğü dâva uğruna cömertçe harcamıştır.

Bu büyük fedakârlıkları bir bölge bir vilâyet değil sadece bir sancak yüklenmiştir. Müdafaamız bu bakımdan da emsali ile kıyaslanmayacak muazzam bir eserdir.