“Ammi kızı senden yüzüm kara; evvelce umudum kesilmişti, şimdi ayrılamıyım.” dedi “Meremin ne?” dedi kız kendine… “ayağımı atıym ayağım gitmiyi (gitmiyor” dedi. Kız “olmaz, canım öyle etme!” dediyse olmadı. „biraz boğuşuym (boğuşayım) erişiyim (erişeyim), umudumu kesiym (keseyim) öyle gidiym dedi. Kızı bir daha Öptü oradan ayrıldı.

Köyün ortasında üce bir küllük vardı. Sabahlayın yerinden kalkanlar baktılar ki Ali küllüğün üstünde duruydu. Arkadaşları şu Alinin yürün hatırını sorak dediler. Şimdi geldiler bunlar hoşbeş ettiler. “Neredeydin?” dediler kendine. . . “Üç aydır kayıpsın yahu”. Dedi “Ya hu; haberiniz yok mu?” onlar ne var? hayır inaşallahi” dediler. “Üç aydır ben hasta yatıyım.” dedi. “Sebep ne dediler haberimiz yoktu!”. “Sebebi ben Benli Sultana yandım. Demek siz duymadınız ha!” dedi. “Ey, ne oldu?” dediler.

“Bugün ele getirdim” dedi,

“Öptüm dünya yüzüne çıktım.” dedi. Uşaklardan bir tanesi “yazık oldu şu eksiğe bakıyın mı? dedi. O saatta bu cor köyün içine yayıldı. Herkes “Miskin Ali bugün Benli Sultanı öpmüş” dediler. Bu söz kızın kulağına dokandı; işitti. “Hayvah! ben başıma geleni bilirdim dedi.

Miskin Ali evine geldi. Geldi eve bir şey yoktur. Karnı acıktı. Bur zaten iş kâr etmezdi. Anası toplar kendisi yerdi. Sofrayı aradı bir parça kırık ekmek buldu onu yedi. Gün biraz çıktı, yukarıladı. Kızın yanma tekrar gitmek istedi.

Kızın yanına vardı, gördü ki kızın yüzü yıkık. Kızın o yanına fırladı, bu yanına fırladı baktı ki kız kendile değil. Kızın anası “Gel otur Alillt. dedi. “Ne oturayım;” dedi. Kızdan bir şey anlamadı ki otursun. Bu adam dışarı çıktı bir lezzet anlayamadı. Ali “Hayvahl” dedi! “nedir? benim bu başıma gelen Döndü evine geldi.

Evine geldikten sonra bir kaç kere gene Benli Sultanın yanına gitti geldi ise de kız hiç kendinin yüzüne bakmadı. Bunun üzerine

Miskin Ali rene hastalandı. Tam üç ay döşekte yattı. Yaz gitti, kış geldi. Kışın güzel ve güneşli bir gününde Benli Sultan 14 tane kendisi gibi güzel kız arkadaşlarını pınar başına sahraya gölürmek diledi. Bütün kızlar güzel ve süslü elbiselerini geyerek Pınar başına gittiler. Bunu Miskin Ali gördü hasta halinde bu kızların neden böyle güzel elbiselerle gezdiklerini annesinden sordu. Annesi “haberin yok mu oğluml Benli Sultan bütün kızları pınar başına sahraya çağırmıştır.” dedi.

Miskin Ali “öyle ise ben de giderim.” hasta, hasta dışarı çıktı. Pınar başına vardığında Benli Sultanla onbeş kızı orada gördü. Benli Sultan Miskin Aliyi görünce çok sıkıldı ve üzüldü. Miskin Ali kızlara vaktınız hayır ola deyince kızlar hep birden uhoş geldinl” dediler. Bütün kızlar Miskin Alinin etrafına çevrildiler, Biz on dört ve Benli Sultan ile on beş taneyiz, her birimize birer türkü söyliyeceksin? fakat içerisinde hiç birimizi birimizden fark ettirmiyeceksinL Eğer bunun aksi olursa seni döğeriz” dediler. Ali "olur ki benim dilim surçar, bir tarafa akar” dediyse “katiyen olmaz, olursa işin var” Ali çarnaçar şu türküyü söylemiye başladı:

Yörüştü Fatmanın baharı yazı

Karışmış çiçeğe gülü güzeldir

Bağrımı yakıyor Emnenin nazı

Görünsün zülfünün teli güzeldir.

Aşeyi der isen nazlıdır nazlı

Zılhayı der isen hup ala gözlü

Ayni kız bahçede bülbül avazlı.

Salınsın Servinin boyu gözeldir.

Esmenin kaşları hilâldan ince

Zahide düşürmüş beni zannca

Hüsnü kız bahçede bir taze gonca

Sarmaya Cennetin beli güzeldir.

Urhıya pınarda tuluk doldurur

Havva kız hupluğun yâde bildirir

Meyremin bakışı adam öldürür

Söylesin Turuncun dili güzeldir.

Buraya kadar söyleyince on dört kızın emirleri tamamlandı, kızlar “hele susun; bakalım arkasını dinleyelim.” dediler.

Miskin Alim derki koymam sıradan

Sürün kötüleri çıksın aradan

Herkese sevdiğin versin Yaradan

Benli Sultan güzeldir.

Miskin Ali türküsünün sonundaki karacalamada Benli Sultanı hepsinden fazla Öğünce kızlar dayanamadılar. Benli Sultandan başka bütün kızlar Alinin üzerine çullandılar; epeyce döğdüler ve kendini de yere yatırdılar. Benli Sultan ise put gibi donmuş seyrediyordu ve asıl bu kızların kardeşlerine, babasına söyleyerek kendini öldürtmelerinden korkuyordu. Benzini atmış, sapsarı kesilmişti. Ali ise baygın düşmüş, yere uzatılmıştı. Bütün kızlar çadırların yolunu tutmuş Benli Sultanın kardeşlerine söylemiye ve Benli Sultana, Miskin Aliye haddini bildirmiye eviyorlardı. Kızlar çadırlara yetişmeden içlerinden bir akıllısı önlerini çevirdi; “durun! sizlere bir şey söyliyeyim. Şimdi Miskin Ali hangimizi sevse istemeyiz; hangimizi istese varmayız, böyle güzel delikanlı bizleri de sevse hep gönüllerimiz olmaz mı? Bizim Benli Sultana karşı yapacağımız iş hesedliğimizdendir dedi Hepsi bir derenin kenarına toplanarak oturdular.

Devam edecek

Yazan: Ömer ÖZBAŞ