Başpınar dergisinin 45. Sayısında, şehrimiz ve milhakatında kullanılan manlier sunmak isterken ve bunu “Karanfil” çiçeğinden başlıyacağımı arz ettikten sonra şunu da ilave etmek isterim ki: maniler, genel olarak bazı çiçeklerin adını anarak başlar. Türkünün matlaı bu olmakla beraber, neticede, çok vakit beytin metninde, mazmununda o çiçeğin değerlerini anlatmak değil, kokusunu bile andıracak bir duygu vermiyecek olmakla beraber bir Folklar derlemesi olarak kayıt ediyorum.
KARANFİL
Karanfilim toz pembe
Gönlümün kökü sende;
Ya onu sev, ya beni,
Kan olur ara (orta) yerde.
Karanfil evlek evlek,
Dadanmış kara, leylek,
İstedim mıraz [1]alam
Koymadı zalim felek.
Karanfilin Buharı;
Dal verir baş yukarı.
Girdim yar odasına,
Demedi, çık yukarı!
Karanfil deste deste,
Derdinden oldum haste.
Yaralı bülbül gibi
Koydun beni kafeste.
Karanfil endam endam
Ne kemlik gördün benden?
Dünya, âlem yar olsan
Ayrılmaz gönlüm senden.
Karanfil biçim biçim,
Yanarım senin için.
Dostlarım düşman oldu,
Seni sevdiğim için.
Karanfil oymak oymak.
Olur mu yardan doymak?
Yara doydum deyenin
Caizdir boynun vurmak.
Karanfil oylum oylum
Geliyor (yahut: gel benîm) suna boylum
Suna boylum gelince
Şen olur benim göynüm.
Karanfilim, darçmım
Dalda bir güvercinim.
İster al, ister alma;
Ne büyüğüm ne küçüğüm
Karanfilsin, darçınsin,
Dalda bir güverçinsin.
Ne büyük (sün) ne de küçük
Ancak benîm harcımsın!
Karanfil tüter oldu,
Çektiğim yeter oldu;
Bizim şu ayrılığımız
Olümden beter oldu.
Karanfilim mor bana,
Ne bakarsın hor bana;
Ettiğinden sen utan.
Bulunmaz mı yar bana?
Karanfilim tüterim
Her tarlada biterim.
Eller yarım dedikçe,
Ben boynumu bükerim.
Karanfil kutudadır.
Elâ göz uykudadır.
Kederlenme sevdidiğim
Kavuşturan Hudadır.
Karanfilsin, darçınstn,
Yar sen beni harcım
Beni eller alırsa,
Sonra duyar acırsın.
Karanfilsin darçınsın,
Niçin böyle hırçınsın.
Ne büyüksün, ne küçük
Tamam benim harcımsın
Karanfilim bu dama
Safa geldin odama
Sen sözünde sadık dur
Ben dururum kadana
Eski biçimi:
Bir öpücük (busecik) versene
Candan bakan adama
Karanfili derende,
İnsaf senin nerende?
Kabahat sende değil.
[Köyde:] Suç kabahat sende yok,
Sana gönül [Köyde: meyil] verende
Karanfil este gider,
Kokusu dosta gider.
Dostu gören esnaflar
Evine hasta gider.
Karanfilim, ez beni,
Altın tasta süz beni:
Sen divit ol ben kalem
Al sinene (sinana) yaz beni.
Karanfil kurutmadım.
Ben seni unutmadım.
Hatırını çok saydım,
Üstüne yar tutmadım.
Karanfil dalda kaldı,
Gözlerim yolda kaldı.
Seni bana vermezler,
Hasret kıyamete kaldı.
Karanfil destesiyim.
Güzeller hastesiyim
Kız benin yanlış bitmiş.
Ben onun ustasıyım.
Karanfil uzar gider,
Yaprağını düzer gider.
Şu kız yolunu şaşar
İşallan bize gider.
Karanfil boyun neyler?
Güzel, kokuyu neyler?
İki baş bîr yastıkta
O baş uykuyu neyler?
Karanfilim sarkarım
Açılmıya korkarım.
Yar adımı anınca
Ölü olsam kalkarım.
Karanfilsin, bibersin.
Gayet de dilbersin
Ben sana meyil vermem,
Sen çapkınsın, gidersin.
Karanfilin beyazı,
Hanım etme bu nazı
Saat beşte gelirsen
Alırsın beş beyazı.
Karanfil ektim, bitti.
Yarime haber gitti.
Düşmanlarım çatlasın.
Yar bana selâm etti.
Karanfil maşarası.
Terlemiş kaş arası.
Bir can bir canı sevmiş,
Nedir bunun çaresi
Karanfilsin, kararın yok;
Gonca gülsün, timarın yok
Ben seni çoktan severim
Senin benden haberin yok.
[1] Bu miraz kelimesinin doğrusu “Mukad” olsa gerek; “alam” lafzının da böyle kullanılışı zarureti vezin sbebile “alayım” sözü yerindedir.