Gaziantep Kültür Derneği Araştırıcı ve Folklorcu arkadaşlarımdan Hulusi Yetkin ve Mehmet Solmaz’ın birlikte hazırladıkları (Küçük Hafız ve Mustafa Yavuz) adlı bir eserini yayınladı.

Kültür Derneğinin bütün yayınlarında emeği olan Hulusi Yetkin bundan öncede Kurtuluş Destanı, Halk bilgisi derlemeleri, Gaziantep’te derlenen masallar, Gaziantep Savaşı Hatıralarından derlemeler gibi yapılarını, Mehmet Solmaz’la ortaklaşa olarakta, Şehit Şahin’in hayatı hayat görüşü seçme manzumeler adlı risaleleri yayınlamışlardır.

Hulusi Yetikn’in Gaziantep Savaşına Fransız Komutanı olarak katılan Abadi ve Anderya taraflarından yazılan Kurmay Subaylarımızdan Yüzbaşı Necmettin’in kalemiyle tercüme edilen (Türk Verdünü Gaziantep) in bugünkü Türkçeye çevrilip basılmasında, Üstad Şakir Sabri Yener’in hayat hikayesi olan (İncili Pınar) ve Cemil Alevli’nin hayat görüşlerini anlatan (Gençlere Başarı Yolu) adlarını taşıyan kitapların hazırlanmasında emeği geçmiştir.

Mehmet Solmaz’a Gaziantep’in en velut yazarı denebilir. Şimdiye kadar dağınık bir çok yazılarından, Hulusi Yetkin’le birlikte çıkardıklarından başka kitap olarak (Keşiş Dağı Arpalık), (Ezo Gelin), (Kara Yılan), (Gaziantep Şiirleri Antolojisi), (Gaziantep Övgü Antlojisi) çkmıştı. Şu eleştirme yazısını hazırladığımız sırada o, Mahmut Söylemez ve Şehit Kamil adlı iki kitap daha yayınlandı. Solmaz’ın bu çalışma hızını takdirle anarım. Ancak eleştirme eserlerinin üzerine biraz daha emek vermesini onu seven bir arkadaşı olarak diliyorum.

Gaziantep tarihine ve daha dünkü bir geçmiş olan savunma savaşına ilişkin pek az eser yazıldığı için bu boşlukları doldurmağa çalışan yazarları kutlamak bir borçtur. Gönül isterki savunma savaşının kahramanlarından olup bugün aramızda yaşayanlardan eli kalem tutanlar anılarını yazsınlar. Bunlar derli toplu bir savunma tarihi olmasalar bile bu tarihi yazacaklara değerli birer kaynak olurlar.

Savunma Savaşımıza başından sonuna kadar katılan ve halen aramızda bulunan yerli yedek subaylarımızdan Ali Nadi Ünler, Dişçi Hayrı Altınöz, Hanefi Koçum, Hayrı Tunaoğlu, Fehmi Kayaalp ve Ökkeş Bahri Günenç, anılarını birlikte mezara götürmemelidirler. Bu isteği öbür savaşçılar içinde söylüyorum. Kendileri yazamıyorlarsa yazan birini bulup not ettirmelidirler.

Bunlardan kimilerine kaç kez Yahu şuradan sarı bir müsvedde defteri al. Evde boş vakitlerinde aklına gelen hatıraları yaz yazdır demişimdir.

Bu ihtimalde birazda bizim milli karakterimizin etkisi vardır. Bunlardan şu düşünce olsa gerek. Anılarını ortaya dökerlerse okuyanlar belki bir ögünç payı bulurlar. Halbuki başarıları ile öğünmek Türk karakterine, yiğitlik sulayışına uygun düşmez. Belki doğru ama bununda bir haddi vardır. Savaşın üzerinden 46 yıl geçti haftada bir sayfa yazsalardı. Her birinin yüzlerce sayfalık bır not tomarı olurdu.

Kültür Derneği kitap ve broşür yayınlarının 42’ncisi olan (Küçükk hafız ve Mustafa Yavuz) orta boyda kapağıyla birlikte 88 sayfadır. Ön söz, biyoğrafya, Küçük Hafız, Mustafa Yavuz, fihrist olmak üzere 5 bölümdür. Kitapta Küçük Hafız ve Mustafa Yavuz birinci ve ikinci bölüm başlıkları altında anlatılmıştır. Biri Mustafa Yavuz’un öbürleri akrabalarının olmak üzere 7 fotoğfraf vardır.

Kitabın hayli emek ve araştırma mahsulü olduğu ortadadır. Eserin bir kaç forması basıldıktan sonra alıp okumuş, gözüme çarpan bazı noktaları bir mektupla Mehmet Solmaz arkadaşıma bildirmiştim. Kitabın son sayfasında buna ilişkin bir açıklama yapılacağını umuyordum olmadı. Bu nedenle mektubuma temel olan notlarıma sonradan eklediklerimide katarak görüşlerimi bildiriyorum.

1- Kitabın giriş bölümünde ve hemen başında Kavalalı Mehmet Ali Paşa dan Hidiv diye söz edilmektedir. Vezir ve Prens anlamına gelen hidiv her ne kadar ve daha ziyade Mısır Valileri için verilmiş bir unvan ise de bu unvan ilk defa Mehmet Ali Paşaya değil torunu ve İbrahim Paşanın ikinci oğlu İsmail Paşava hitaben gönderilen bir ferman da geçmiş, bundan sonra kullanılmağa başlanmıştır. Son Hidiv Abbas Hilmi Paşadır. (1)

2- Kitabın 35’nci sayfasında, Küçük Hafız’ın, İzrap Zade Abdullah Necip Efendinin büyük oğlunun adı Saip olarak geçmektedir. Sayın Dr. Mecit Barlas’ın ağabeyi olan bu zatın adı Saip değil Sait’tir. Yargıtay 3’cü Hukuk dairesinden emekli olarak ölmüştür. Iki yerde ayrı ayrı geçmeseydi bir dizi veya baskı yanlışlığı diyecektim.

3- Mehmet Selim Efe’nin Küçük Hafız’ın mı yoksa oğlu Mehmet Faik Efedinin mi oğludur gibi bir tereddüt göze çarpmaktadır. Böyle bir teretdüde hiç yer yoktur. Mehmet Selim Efe Mehmet Faik Efenin oğludur. Küçük Hafızında torunudur. Şeri Mahkeme sicillerinde bir hayli belge vardır. İşte bu belgelerin kimilerinin cilt ve sayfa noları:

Cilt: 160 Sayfa: 36,260,

Cilt: 159 Sayfa: 80

Cilt: 157 Sayfa: 360

Cilt: 156 Sayfa 362

Cilt: 158 Sayfa 358

Cilt: 155 Sayfa 364

4- Sicillerde Küçük Hafız’ın öbür oğulları Ali ve Nuh’a ilişkin kayıtlar vardır. 159’cu cildin 35’ci sayfasında (Küçük Hafız oğlu Hacı Nuh oğlu Süleyman) ayni cildin 370’ci sayfasında (Küçük Hafız Mustafa oğlu Haci Nuh oğlu Süleyman) 157’ci cildin 65’ci say fasında (Hacı Hoca Mustafa oğlu Hacı Nuh oğlu Hoca zade Süleyman); ayni cildin 293’cü sayfasında (Çukur mahallesinden Hoca Hafız Mustafa oğlu Ali oğlu Abdurrahim’in ana baba bir kardeşi Lami Paşa), 156 cı cilt 2’ci bölüm birinci sayfasında (Küçük Hafız; oğlu Hacı Nuh oğlu Molla Mustafa) gibi.

5- Küçük Hafız Mustafa Efendi’nin oğlu Hacı Nuh Efendinin bir ara Cizre Naipliği yaptığı yine şerî mahkeme sicillerinden anlaşılmaktadır. (Cilt 153 sayfa: 104). Selim Efendiden, kalan bir defterde Hacı Nuh Efendinin Nisan 1299’da öldüğü kayıtlıdır. Hacı Nuh Efendi üç defa evlenmiş halen yüzden fazla torunu vardır. Yüksek Mimar Mühendis Ömer Küpeli, Hâkim Mecit Belli, Yaşa Çekem, PTT Memuru İzzet Çekem, Dr. Ömer Kayaalp, Dr. Beyhan Gören, Ezcacı Orhan Gören, Yüksek Ticaret Öğrencisi Şakir Gören, Kız, Devrim Orta okul Fizik Öğretmeni Mustafa Çağlıvan, Terzi Abdullah Çağlıyan, Rahmetli Dr. Mehmet Emin, erkek çocuklarından gelme torunlarıdır.

Şeri Mahkeme Sicileri cilt: 159 sayfa: 368 de kayde göre Hacı Taha Efendinin kızı Firdevs Hanım yoluyla Sadık Bey (Budak) Küçük hafızın oğlu Hacı Nuh Efendi’nin oğlu Süleyman Efendi’nin varisleri arasında sayılmaktadır. Bunun sebebi Sadık Bey’in babası Kadir Bey öldükten sonra annesi Firdevs Hanım Süleyman Efendi ile evlenmiştir. Bir sürede Süleyman Efendi de öldüğünden Sadık Bey annesi vasıtasıyla Süleyman Efendi’nin mirasçısı olmuştur. Belgede açıklık bulunmayan son durumu Firdevs Taşar belirmiştir. Firdevs hanım Süleyman Efendiden rahmetli Dr. Emin beyi doğurmuştur. Hacı Nuh efendinin oğlu Mehmet efendinin kızı Emine. Rıza Cenani ile evlenmiş, bandan Nezihe adında bir kızı olmuştur. Nezihe Abdullah Güzelbey ile evlidir.

6- Kitabın 39’cu sayfasında kayıtlı bulunan Balıklı Mescidinin tamirine ait kitabe:

(İnnam yağmur deyip Mescit bina tarih

Eylemiş Selim Efendi rabbım kıla ec-ri celil) değil,

İnnema Ya’mur deyip Mescit bina tarih Cemil

(Eylemiş Selim Efendi rabbık kule ecr-i cezil) dir.

Gerek Firdevs Taşar’da bulunan bir levhada, gerekse Selim Efendiden kalan defterde ikinci biçim kayıtlıdır. Bu beyitlerin altında 1303 sayısı yazılıdır. Selim Efendinin defterinde bu mescit için ikinci bir tarih beyti daha yazılıdır:

İnnema ya’mur deyip Mescit binaTarihi imla

Eyledik Selim Efendi ve ana hayli dua 1203 (2)

7- Kitapta Küçük Hafız’ın 1264 (1247) de öldüğü kaydedildikten sonra Hasırcıoğlu Ağa’nın yazdığı tarih manzumesi Gaziantep büyüklerinden aktarılmaktadır. (3) Tarih mısrası olan,

(Ve mevlülâlim kemevtilâllimin ebcet hisabiyle karşılığı 1264 değil 1262’dir.

Selim Efendinin defterinde Küçük Hâfız’ın 1262’de öldüğünü belirten iki kayıt vardır:

Birincisi: (Vefat-ı Ced efendimiz 20 Ramazan 1262) ibaresidir. Buna göre Küçük Hafız’ın ölüm tarihi 12 Eylül 1846’dır.

İkincisi: Münif Paşa’nın babası Abdünnafi efendi tarafından yazılan ve son beyti:

Gözümden katralar rizan olup Nafi dedim tarih

Bu dem Hafız efendi dar-ı Firdevse revan oldu. (4) olan 14 mısralık tarih manzumesidir. Ebced hisabiyle 1262 çıkmaktadır.

Küçük Hafız ve Mustafa Yavuz kitabında gözüme çarpan noktalar bunlardır.

Yukarıda önce Balıklı Mescidi sonra Küçük Hafız’ın ölüm tarihi dolaysıyle dokunduğum gibi Selim Efendi’nin torunu Firdevs Taşar’da dedesinden kalma bir defter vardır. İçinde hastalık ve ilâçlarına ait bir bölüm, gazeller, beyitler, tabirname, bazı besinlerin fayda ve zararlarına dair notlar, ve yemek pişirme rehberi yer almaktadır. Bu defterde konumuzla ilgili başka bilgilere de raslamaktayız. Şöyle ki:

Küçük Hafız’ın oğlu Mehmet Faik, Mehmet Emin Faik yahut Hacı Mehmet Faik 8 Recep 1249 (24 Kasım 1833) tarihinde sürgünden dönerken Humus’da ölmüş orada gömülmüştür. Bunu defterdeki “Vefat-ı peder efendimiz bura tevellütlü Merkad-i derhumus” kaydi ile bu ibareyi yazan Selim Efendi’nin vezni kafiyesi bozuk, gençliğinde yazdığı anlaşılan şu beş beytinden anlamaktayız:

Şehit olup Humus’ta medfun olan babacığım

Çocukların yetim koyan babacığım.

Ailesi Ali yedinde esir olan babacığım.

Malların yiyip kötekler çektiler babacığım.

Otuz yaşında Antebe Müftü olan babacığım

Müftü?-ı dana âlim-i yekta Faik efendi babacığım.

Fevtine Selim dedi tarih hem dahi babacığım.

Belde-i Humus’ta metfun olan babacığım 1249

Dahi tecdit-i mezarın tarihi babacığım

Nefiden gelip bu yerde kaldı babacığım 1315

Tarihte adı geçen Ali Selim Efendi’nin amcasıdır. Kitapta işaret edildiği gibi Lâmi Paşanın babasıdır. Faik efendi Müftülük etmiş olup sürgüne gönderilmiş ve Humus’ta ölmüş ve orada gömülmüş olduğu anlaşılmaktadır. Serî mahkeme sicilleri Selim efendiyi doğrulamaktadır. Cilt: 140 Sayfa: 97 ve 116, Cilt: 142 Sayfa: 353 bu kayıtlardan birincisi de Müftü olan Mehmet Faik Efendi azledilerek yerine Küllizade Şair Sarp tayin edilmiş, ikincide tersine bir işlem yürümüş, bu defada Osman Saip Efendi çıkarılarak Mehmet Faik Efendi atanmıştır. Cilt: 142 sayfa 353’deki üçüncü belgede ise yenide nişten çıkarılmış olacak ki, Müftü Osman Efendi’nin yerine yeniden Mehmet Faik Efendi getirilmiştir. Bu seferki Osman Efendi Atayların atası olan Hacı Osman Efendi olması mümkündür zira bu tarihte Osman Saip Efendi çoktan ölmüştür. Son tayin mısırlı İbrahim Paşa tarafından yapılmıştır.

Yine Şeri Mahkeme sicilleri Cilt: 144 Sayfa: 234’de kayıtlı 5 sefer 1249 tarihli belgede, Antep’te çıkan bir olaydan bahsedilmektedir. Buna göre Gaziantep’e çıkan bir Emir-Yeniçeri kavgasında Yeniçerilerin Emirlerden Sülük oğlu Mehmet ağayı öldürdükleri, katil yakalandığı halde adları açıklamayan Mütesellim ve Müftünün salı verdikleri bunun üzerine durum Halep’e şikâyet edildiği, oradan mirimiran rütbesinde bir paşanın, işin tahkikina görevlendirildiği, sonuçta katilin kısas hükmüne çarpıldığı, görevi kötüye kullanan Mütesellim ve Müftünün Akkâ’ya sürgün edildiği yazılıdır. Selim, efendinin yokarıya aldığımız parçasında babası Faik efendinin sürgün edildiği, sürgünden dönerken Humus’ta öldüğü yazılı olduğuna göre, Şeri Mahkemenin işaret ettiğimiz kaydınde sözü geçen Müftünün Mehmet Faik efendi olması çok muhtemeldir.

Firdevs Taşar’daki defterden Mehmet Faik Efendi’nin şiirle uğraştığını öğrenmekteyiz. Üzerindeki yazıdan kendine ait olduğunu, anladığımız Arapça bazı şiirlerinden başka 1247 yılında Bağdat'ta çıkan ayaklanmanın Davut Paşa isyanı Ali Paşa Halep Valisi tarafından bastırılması yazmış olduğu bir tarih manzumesi vardır. Pek bozuk bir yazıyla kaydedilmiş olan bu parçaya doğru okuduğuma inanamadığım için almadım. Faik efendinin bir de farsça beyti kayıtlıdır.

Faik Efendi’nin Selim efendinin başka birde Zeynep adında kızı bulunduğu sicillerin Cilt: 159 sayfa: 303’de yazılıdır.

Sözü geçen deftere göre Selim efendi 1244 yılında doğmuş. 1256, 1257, 1258, 1305 tarihinde olmak üzere 4 defa evlenmiş. Şakire, Hatice, Saniye, Tevfik, Kamile, Zeynep adlarında altı çocuğu olmuştur. Bu çocukları doğum tarihleri de yazılıdır. Selim Efendinin ilk evlenişi 12 yaşında oluyor ki biraz tuhaftır. Selim Efendinin aynı defterde şu beyiti de vardır:

Ehl-I sünnet velcemaat mezhebindendir Selim

Rahim kıl sen af kıl sen ya rahim-ü ya kerim

Küçük Hafız’ın müderrisbulunduğuna dair bazı kayıtlar vardır. Örneğin: siciller cilt: 138 sayfa 366 tarih: Rebüiyülevvel 1222 Ömrünün son yıllarında Müftülükte etmiştir. Sicillerin cilt: 144 sayfa: 303 de kayıtlı Rebiyülahir sonu 1263 salı belgede “Mütü Hafız Mustafa efendininin vefatıyle fetva görevi boş kalmış olduğundan yerine Hacı Osman efendinin nasbına...” ibaresi bunu göstermektedir. Böylece Hacı Osman Efendi oğlana devrettiği görevi babasından devralmıştır.

Eserde Küçük Hafız’ın asıl adı açıklanmıyor. Bunda Şeri mahkeme siccillerinden öğreniyoruz ve asıl adı Hacı Musrafa’dır. Arkadaşımız Mehmet Solmaz Kültür Dergisinin 99 sayılı nushasında neşrettiği “Züptetül Hakayık (Gerçeklerin özü) ve Gayeyi tahkik (İnceliklerin sonu)” başlıklı yazısında Mehmet olarak gösteriyorsa da bu yanlıştır. Yine ileride yayınlayacağımız (Küçük Hafızın asıl adı nedir) başlıklı yazımızda bu hususdaki düşünce ve belgelerimizi sunacağız.


1 Yeni lugat ve ansiklöpedi İbrahim Alaeddin Gövsa Cilt: 2 sayfa 1128

2 Bu mescit Basmacı Zade Şeyh Abdurrahman Efendi tarafından yaptırıldığı sicillerin Cilt: 138 sayfa: 32 de kayıtlı Zilkade 1222 tarihli belgede yazılıdır.

3 Sayfa: 55

4 Bu parçanın tamamını ileride yayınlayacağımız (Abdünnafi Efendi’nin Küçük Hafız’ın ölümüne yazdığı tarih) başlıklı yazımızda vardır.