Koca Battal diye anılan Mehmet Ağa oğlu Hacı Mehmet Ağa Gaziantep’in eski ailelerinden birine mensuptur. Bir başları Osmanlıların Antep’i zaptından evvelki devirlere kadar uzanır. Budak Bay adında bir Türkmen Ulusunun soyundan geldikleri söylenir.

Alâedevle Camii hakkındaki yazımda belirttiğim gibi camii yaptıran Dulkadir beyi Bozkurt, kızı Ayşeti Fatihin oğlu 2. Beyazite, diğer kızı Döneyi de bu ünlü aileye gelin etmiştir. Bu hal Budak Bey evlâtlarının o zamanki mevki ve önemini ortaya koyar.

Gaziantep’te ün almış 3 Battal vardır. Birincisi, asıl konumuz olan Koca Battal, diğer iki kuşak önceki neslin iyi tanıdığı, Gaziantep’te, Birecik’te; Halfeti’de mütesellimlik (Kaymakamlık) yapmış olan Battal Bey, diğeri de bugün Battal soy adı taşıyan Dr. Ahmet Ekrem Battal’ın dedelerinden olan (Hacı Battaldır.)

Koca Battal’ın hangi tarihte doğup, hangi tarihte öldüğü kesin bir sayı ile belli değilse de 18 Asrın başlarında doğup, sonlarına doğru öldüğü ortadadır.[1]

Söylentilere göre Koca Battal henüz 16-17 yaşlarında bir delikanlı olduğu sıralarda bir Türkmen eşkıyası Gaziantep’e baskın yapar. Halk Battal hüyükle Kızılhisar gediği arasında bunları karşılar. O vakitler üzeri evlerle kaplı müstahkem bir kaleyi andıran Battalhüyükte mütesellim, kadı ve müftü gibi şehrin ileri gelenleri döğüşü buradan takip ve idare ederler. Çarpışma çetin olur. Genç Battal çok büyük yararlıklar gösterir ve baskının başarısızlığa uğramasında önemli bir rol oynar. Bunun üzerine keyfiyet Padişaha arz edilerek, takdir ve taltif edilir.

Bu olaydan bir süre sonra İran savaşları başladı. Harbe Battal da çağrılır. Bu sefer de büyük başarılar gösterir. Harp sonunda önemli bir ganimetle döner. İşte bununla ilerde tafsilatını okuyacağımız eserleri yaptırır. Yine anlatıldığına göre Batal Ağa İran seferinden dönüşünden hayli Çini işleri getirir. Sonra bunları Karagöz caminin yapımında minaresinde kullanılır. Bu çinilerden bir tabak akrabalığı dolayısı ile Münif Paşanın annesi Karagünlü lâkabı ile anılan Fatma hanıma bundanda yine akrabalık sebebiyle Çengeloğlu ailesine geçer.

Vaktiyle Gaziantep C.H.P. tarafından haftalık olarak çıkarılan Gaziantep gazetesini 23 Nisan 1937 tarih ve 448 ve müteakip sayılı nüshalarında yayınlanan Kilis mütesellimleri başlıklı cetvelden öğrendiğimize göre Battal Ağa hicri 1150-1151 (M. 1737-1738), 1155-1156 (M. 1742-1743) ve 1177 (1763) yıllarında Kilis’te Mütesellimlik etmiştir.

Koca Battal Yalnız savaşlarda kahramanlık göstermiş yiğit bir kişi, yıllarca idare adamlığı yapmış bir kimse değil, aynı zamanda hayrat sahibi, kültür sever ve dinine bağlı bir adamdı. Bu nitelikleri sebebiyle birçok eserler bırakmıştır. Bunlardan tespit edebildiklerimiz şunlardır:

1- Bostancı Camiinin tamiri,

2- Battal Ağa mescitinin yapımı,

3- Eski Hamam yanında bir kastel

4- Bekirbey bölgesinde bir kastel

5- Teftiğin değirmeni yolu üzerindeki çifte kastelin su yolu

6- Karagöz Camii

7- Karagöz Camii yanında bir mektep (metinde mektep sözü aynen geçmekte.

8- Karagöz semtinde bir kastel

Şimdi bunları sırayla anlatalım

Zelzelede harap olan Bostancı Camiinin Battal Ağa tarafından tamir edildiğini, camiin mihrabı üzerindeki kitabeden anlatmaktayız. Bu kitabe, Şakir Sabri Yener’in hazırladığı. Kültür Derneği yayınlarından Gaziantep Kitabeleri kitabının 11’nci sayfasından aynen yayınlanmıştır.

Bu kitabede (Ceddi sağid yed esasına dahi tekmiline) mısraı dikkati çekmektedir. Bundan Battal ağanın atalarının da vaktiyle bu cami için gayret sarf ettiklerini çıkarıyoruz.

Koca Battal’ın asıl büyük ve yaşayan eseri Karagöz Camiidir. Camie niçin bu ad verilmiştir. Buna dair çeşitli söylentiler var.

Bir rivayete göre Battal ağa camii yaptırırken parası bitmiş, koyun sürülerini satarak tamamlamış, sonra söz arasında (Karagözlü koyunlarımı sattım) sözünü söyleyip tekrarlanması camie bu adı taktırmıştır. Diğer bir rivayete göre, Battal ağanın güzel kara gözlü bir sevgilisi varmış, camii onun için yaptırmış. Bu sebepse semtinde camiinde adı Karagöz olmuş.

Bu söylentileri cami ile ilgisi sebebiyle kaydettik. Yoksa doğru değildir. Cami adını bulunduğu semtten almıştır. Henüz cami yapılmazdan önce bölgenin bu adla anıldığı anlaşılıyor. Vakfiyede (Karagöz Çarşısı) sözleri geçtiği gibi, Battal ağa mescidine ait vakfiyede de aynı şekildedir. Kaldıki hicri 953 tarihli Nasrettin oğlu Ahmet vakfı, Karagöz vakfı adını taşımaktadır.

3 R. evvel 1171 (M. 1757) tarihli vakfiyeye göre Hacı Mehmet ağa yani Koca Battal, Karagöz Cami ile beraber bir mektep (Metinde mektep olarak kayıtlıdır), bir havuz ve bir cami dışında bir kastel yaptırmıştır. Bunlar için Arasa musallası karşısında bir kahvehane, bir boyacı bir bıçkıcı dükkanlarının yarı hissesini, Karagöz Çarşısında bir paçacı ve bir leblebici dükkanlarının tamamını iki kapuluhan yakınındaki kasap ve kebapçı dükkanlarının yarı hissesini ve ayrıca Balıklağıda bir berber dükkanının tamamını vakfeyleymiş, mescit vakfiyesinde olduğu gibi bunda da oğlu Haci Mehmet’i mütevelli tayin eylemiştir.[2]

Vakıf şartlarına göre, vakfedilern mallar mütevelli elile işletilerek önce bunların bakımları yapılacak, sonra ramazan aylarında iki berbat (büyük mum) ve her sene camiye serilmek üzere hasır alınması geri kalan paranın karın kız evlatları bir, erkek çocukları iki almak suretiyle taksim edilmesini şart koymuştur.

Camiin hatibine, imamına müezzinlerine, faraşına, cüz okuyana, okulun öğretmenine, camiin damını tamir edene, havuzun su mecralarını islâh edene ücretler tahsis etmiştir. Bundan başka camiin kendileri için her ay bir batman şirik (susam yağı) alınması yazılıdır.

Battal ağa mescidi vakfiyesinde olduğu gibi bunda da ilginç bir kayıt vardır. Vakıf çocukları yok olduğu takdirde intifa ve mütevelliğin kölelerinin erkek evlâdına geçmesini şart etmiştir. Bu vakfiyenin tanziminde Cenani Mehmet efendi ve şair Kilisli Ruhi hazır bulunmuştur.

Camiin minare kapısı üzerinde şu kitabe vardır:

Minare menbaı nûr-i hidayet

Olup kaldırmış en güçti şahâde

Bulurdu Ruhiya mucem bu tarih

Ezâna bâ edep eyle icabet

1169[3]

Giriş kapısı üzerindeki kitabe:

Sahib-Al-hayrat…

Habbezâ Battal Ağayı hayrhah

Etti tecdid binayı camie

Hasbeten lillâh için hüsnü nigâh

Çünkü her makbul olan hayr eline

Bâis-i gufran olur bi iştibah

…… tarihini

Sen kabul eyle……..

1171

Birinci tarih, yukarıda adı geçen Kilisli Ruhi’nindir. Diğer tarihin kimin tarafından yazıldığı anlaşılmıyor. Ancak Şakir Sabri Yener Antepli şair Tahir’in Karagöz Camii hakkında tarihleri bulunduğunu Gaziantep Büyüklerinde belirtiyor. Ama bu tarihleri ne eserine ne de Gaziantep Kitabeleri adındaki kitabına almamıştır.

İkinci tarihteki (tecdit etti) yani yeniledi sözünden eskiden mevcut imişte sonradan yeniden yaptırılmış gibi bir mana çıkıyor. Bunu ilerdeki incelemeler ortaya koyacaktır. Belki de Battal ağadan sonra başka bir tamir görmüştür. Tarih ona aittir Kitabenin tarih beyti kırılmasaydı bu nokta çözülürdü.

Gerek Battal ağa mescidi ve kastelleri, gerekse Karagöz Camii için vâkıf tarafından bırakılan, gelir kaynakları olan dükkânlar, mütevellilerin ihmali, vakıflar idaresinin kayıtsızlığı dolayısile zamanla harap olmuş ve tahkir[4] e bağlanmak zoru hasıl olmuştur. Tahkir sahipleri sonra bu malları kendi mülkleri içine katmışlardır.[5]

Buna karşılık bazı hayır sahipleri de cami lehine vakıflar tesis etmiş ve haysiyetler bırakmışlardır.[6]


[1] Koca Battal’ın ölümünde Hacı Mehmet, Sadık, Abdullah ağalar adında 3 oğluk almıştır. Hacı Mehmet ağa Mehmet Paşa Camiini yaptıran Nuri Mehmet Paşanın babasıdır. Abdullah ağa Belediye Hanını yaptıran Belediye reisi Mustafa ağanın babasının dedesidir. İsmail Say da bu Mustafa ağanın torunudur. Sadık ağa ise Battal bey adile anılan ikinci Battal’ın dedesidir. Şehrimizin tanınmış kişilerinden belediye reis muavini Ali Budak Battalbey’in oğlu Tahir beyin torunudur.

Yine tanınmış kimselerden Müfit Budak ve Ahmet Orhan Battalbey Sadık ağanın diğer torunu Emin beyin oğlu Kadir beyin torunudur. Yine şehrimizin belli kişilerinden Dr. Hayri Ayas, Ali Elgin, Mehmet Ocak, Osman ve Mahir Çengel, Kamil Uras Koca Battal’ın kız evlâdlarından gelme torunlarıdır.

[2] Hacı Mehmet Ağa’nın babası gibi mütesellimlik ettiği anlaşılıyor. Şer’i mahkeme sicillerinin 144 numaralı defterin 24. sahifesinde “Yeniçerilerin Mütesellim Mehmet Ağa’nın sarayı üzerine sarhoş, aleti harpla hücum eyleyip mütesselimi mezbur ırzına şüdmedüp nefreri yeniçeri için emir götürmüşsünüz. Emrini falanımı takarım deyu haşa emrin sahibine ve sarayını bastıkları kaydı vardır. Sarayı basılan mütesellim Mehmet Ağa’nın Battal ağa oğlu ve vakıfların mütevellisi Mehmet ağa olması ihtimali çok kuvvetlidir.

Yukarıda bahsettiğimiz Kilis Mütesellümlerine ait listede 1182-1184 sayısı yanında (Battal ağa oğlu Mehmet ağa Erzurum’a gitmek uçun emir aldı. Sefer tedâriki esnasında ahali sarayını nehip ve gayret eyledi) kaydını okuyoruz. Bu iki hadise arasında münasebet bulunduğunu sanıyorum. Sefere gitmemekle elebaşılık eden yeniçerilerin tedibi için emir gelmesi üzerine bunların ikinci defa mütesellimin sarayına hücum eyledikleri anlaşılmaktadır. Bu ikinci hareketi yapan ve hep Beşe ünvanı ile anılan Yeniçerilerin bir kısmının firar ettikleri, bir kısmının yakalandıklarını çıkartmaktayım. Bu ikinci olay 1180 yılında olmuştur.

[3] Şakir Sabri Kitabeler Sahife: 18

[4] Tahkir vakfa ait arsaları ayda vakfa belli bir para vermek karşılığı üzerine bina yaptırıp kullanmaktır.

[5] Şer’i mahkeme sicilleri defter: 156, sahife: 147, Numara 288 ve aynı defterin 146. sayfasında 287 sayılı karar.

[6] Sicillerin 144 Defterin 141. Sayısında 31 şaban 1257 tarihli karara göre Ali oğlu Haci İbrahim adındaki bir zat aynı mahallede bulunan evini camie, şırlağan yağı alınıp kandillerinde yakılması için vakfetmiştir.