Halkevimizin dil, tarih edebiyat şubesinin devamlı çalışmalar: meçhulümüz olan bir çok değerleri aydınlatmaktadır.
Hocam Şakir Sabrinin öncülüğiyle başlayan araştırma savaşı her gün biraz daha şümullanmaktadır. (Antep büyükleri) eserle bu yoldaki araştırmalara temel atan hocamdan sonra Sayın Hikmet Turhan Dağlıoğlu ve Muallim Ömer Özbaş bize yeni yeni bir çok similar tanıttırmaktadırlar. (Antep büyükleri) nin son sahifesinde denildiği gibi kitap bitmiş fakat Gaziantep büyükleri bitmemiştir. Eserin ihtiva ettiği büyükler 60 kadardı. Şimdi bu rakam yüzü bulmuştur. Son günlerdeki aramalar bu listeye bir kaç isim daha kazandırmıştır. Bunlardan bilhassa’ (Efgan Dari) ve (Havayi) şayanı dikkattir.
Az bir köy tahsilde 10 na yakın eser yazan Çavdar ağa köylü Didari için bay Şakir Sabri başlangıcını iç sahifemizde derç ettiğimiz yazıyı hazırlamıştır.
Ömer Özbaşın Havayı hakkındaki yazısını yakında Başpınarda okuyacaksınız. Ben de bu yazımla
(Keleş Haşan) adında Abir Halk şairi tanıtacağım.
Keleş Haşan 1292 senesinde (Karaçomak) köyünde doğmuş ve bütün hayatı orada geçmiştir. Elyevm berhayattır. Velo kâhya oğlu Keleş Mehmedin oğludur. Ailesi eskidenberi Karaçomak türbesinde hüddamlık (türbedarlık) yapardı. Emrah, Mayii, Hurşit bey hikâyelerini ezberden bilir. Her birini kendine mahsus ezgiyle yanık yanık okur. Karacaoğlana ait bir çok koşmalar da biliyor. Fakat her koşmayı Karacaoğlanın ne maksatla
söylediğine dair hikâyeleri de beraber…
Keleş Haşanın okuma ve yazması yoktur. Köydeki ölüm, doğum kavga ve düğün vakaları hakkında bir çok destanlar Hazmetmiştir. Fakat
bunlar yazılı olmadığından gün geçtikçe unutulmaktadır.
Onu en son olarak bu kış görmüştüm. Üstü başı çok perişan ve ağırca hasta idi.
Köylülerin sözüne göre Keleş Haşanın mevsime tabi fizyolojik, bir hususiyeti vardır. 63 yaşında olduğu halde yaz aylarında şişmanlar, gençleşir ona harman yeri dar gelir. Kışm vaziyet tamamen aksinedir. Zayıflar. Yerinden kalkamaz. Tıbkı bazı canlılar gibi o da kış basınca ortadan kaybolur, uyku devri denebilecek bir hayat geçirir, havalar biraz ısındı mı tekrar görünmeye başlar
Keleş Haşanın orijinal bulduğum at ve silâh hakkındaki iki
parçasile bir kaç tekerlemesini aşağıya alıyorum:
Yazan: Cemil Cahit GÜZEL
ATLAR
KIRAT
Kırat der ki ben atların başıyım
Gönül yaylasıyım alma kuşuyum
Karagünde baş kurtarmış kişiyim
Koca yiğit arkama bindiği zaman
YAĞIZ AT
Yağız at derki donumuz yağız ([1])
Köstek dönmez oldu elmiz ayağımız([2])
Şamdan şarka çıktı bizim ünümüz
Koç yit arkamıza bindiği zaman ([3])
DORU AT
Dor at derki alayından gözelim([4])
Kasırgalar gibi göğe tozarım
Bir üzengide orduları bozarım
Koç yit arkamıza bindiği zaman
AÇIK AL AT
Al at der ki açık olur alımız
Kudretden çatal olur dilimiz ([5])
Kan gördü mü dirilir de ölümüz
Koç yit arkamıza bindiği zaman
ALAT
Al at der ki: bizim donumuz aldır.
İstersen ılgan sen Hara kaldır ([6])
Nereyi istersen orayı aldır.
Koç yit arkamıza bindiği zaman
TELLİ HABEŞ
Telli Habeşi dersen köpüğün saçar ([7])
Üstüne binenin aynasın açar
Gözleri dağları delip te geçer ([8])
Koç yit ardına bindiği zaman
BEYGİRLER
Topu kıllı beygir der ki naçarım ([9])
Yaz gelirse küheylanı geçerim
Kasdedersem kara kanlar içerim
Meydanda tepdilim şaştığı zaman
SİLAHLAR
TOP
Toptur silâhların başı
Çevreyi tutar ataşı
Dağıdırım dağı daşı
Er öğümde kayalmasa ()[10]
MARTİN
Martin der ki ben hezerim
Yiğit dalında gezerim
Yıraktan ordular bozarım
…
TABANCA
Tabanca der ki: Nazlıyım
Kultuk altında gizliyim
Girdiğim yere tuzluyum
El katılmaz yarasına
BIÇAK
Bıçak der ki ben bıçağım
Cümle silâhtan alçağım
Kanı yabana saçarım ([11])
Fitil eyler yarasına
BALTA
Balta der ki: ben desteyim
Kemik kırmaya ustayım
BİR KAÇ TEKERLEME
— Üstün nen unlu? ([12])
— Değirmemden geliym
— Nöbet var mıydı yok muydu?
— Cakcakısını işittim.
— Üstün nen çemlek? ([13])
— Sudan geçtim
— Derin miydi yuha mıydı? ([14])
— Kenarını sürdüm.
— Bıyığın nen uzun?
— Kuş eti yemeden
— Yağlı mıydı yağsız mıydı?
— Uçarken gördüm.
— Nereden geliyn?
— Dayımgilden
— Altına ne açtılar?
— Perde
— Nerede Gturdun?
— Kuru yerde
— Sana ne boğazladılar?
— Koç
— Neresini yidin?
— Hiç
Yazan: Cemil Cahit
[1] Don: Elbise, örtü, renk
[2] Köstek: Hayvanların kaçmamasını temin için tek ayaklarından bağlayan uzunca bir bağ. elimiz
[3] Yit: Yiğit
[4] Dorat: Doru at alay: hepsi
[5] Kudüre: kudret
[6] Hara kaldırmak: atın başını bırakmak
[7] Telli hebeş: sinekli kır
[8] Bu cins atların bilhassa geceleri eyi gördüklerine işarettir
[9] Topu: topuğu
[10] Er: eğer, kaya olmasa
[11] Yaban: dışarı
[12] Nem: niçin
[13] Çemlek: sınavnmış
[14] Yuha: sığ derin değil