— Sayın Belediye Başkanı Abdülkadir Batur’a —

Sayın Belediye Başkanımız Abdülkadir Batur, Kavaklığı bir düzene sokmak, Halkın eğlence ve sahre İhtiyacını daha iyi karşılamak gereğine yürekten inanmıştır. Bana anlattığına göre, konuştuğu uzman bir kişi, kavaklığa, iyi bir düzen verip değerini daha zengin bulunur mesire ve eğlence sitesine aday olarak nitelemiştir. Bunda hiç aşırılık yoktur. Ankara gençlik parkının eski haliyle bugünkü durumunu bilip kıyaslayanlar uzmanın ne kadar haklı olduğunu hemen anlarlar.

Ankara Gençlik Parkı’nın yeri bir mezbelelikti. Yer yer süprüntüler, yangın kalıntıları taş ve çakıl yığınları, dikenli otlarla kaplıydı. Bugün ise Ankara’nın en rahatça bir eğlence ve gezinti sitesi olmuştur. Luna Parklar, sinemalar, çalgılı, içkili gazinolar, lokantalar, çay bahçeleri, içinde kayıklar yüzen havuzlar, bir insanı eğlendirecek, dinlendirecek çeşitli tesis ve araçlarla donatılmıştır.

Gençlik parkı tamamen insan zekâsının, emeğinin eseridir. Kavaklık ise bu zekânın ve emeğin işini kolaylaştıracak bir çok tabii vergilere sahiptir. Bunların başında pek şirin deresi gelir. Kavaklığı bir yandan öbür yana geçen bu derenin güzel kıvrımları, kıvrımların ortaya çıkardığı tatlı yarım adalar, ağaçların başbaşa vererek yaptığı yeşil tüneller, çiçek bahçesini andıran çayırlar gençlik parkının eski yerinde bulunmayan değerlerdir. Zekâ, para, emek buraya yönelince kavaklık gerçekten benzeri az bulunur bir köşe olur. Artık şehrin bir semti haline gelmesi de uzmanın "benzeri az bulunur’’ sözünde etken olmuştur.

Gaziantep’in nüfusu korkunç denecek bir hızla artmaktadır. Bu artış nedeniyle bir süredir esasen kendini duyurmakta olan sahre (Piknik) yeri sıkıntısını daha da artıracaktır. Kavaklığın düzenlenmesi çok büyük bir boşluğu dolduracaktı. Sayın Belediye Başkanının bu iyi teşebbüsüne, bütün Gazianteplilerin yardımcı olacağını, komşu mal sahiplerinin anlayış ve kolaylık göstereceklerini ümit ederiz.

Bu ilişkiyle kavaklığın geçmişine bir göz atmak faydalı olacaktır. Kavaklık Deresi ünlü Sacur suyunun burada aldığı addır. Derenin kaynağa doğru olan Batal Hüyük’ten batıdaki kısmına Sacur denir. Kavaklık deresi adı, Adana, Maraş, Malatya asfaltlarının üzerinden geçtiği Maanoğlu Köprüsüne kadar olan parçasınındır. Dere bundan sonra, Maanoğlu-Alleben (İstasyon caddesi üzerinde) köprüleri arasında (ALLEBEN), Alleben köprüsünden şehir dışına kadar (Tabakhane deresi), şehirden çıktığı yerden Humanıza kadar da (Karaakar) adlarını taşır. Bundan sonra asıl adıyla, sacır olarak anılır. Vaktiyle kapkaplı suyu denilen arık, kavaklık deresi üzerine kurulmuş bir bentle ayrılırdı. Derenin en güçlü kaynaklarından biri olan Batal suyu vaktiyle taştan yapma bir mecra ile şehrin bir kısım su ihtiyacını karşılardı. Hicri 1233 yılında görülmemiş bir kuraklık Batal pınarını kurutmuş, o yıl şehir halkı çok sıkıntı çekmiş. 1234 yılı başlarında bir gön pınar birden patlamış, sular çağlamağa başlamış bunun üzerine halk, başlarında devrin müftünü Ali efendioğlu (Kuzanlı, Işıtman) Hacı Arif Efendi olduğu halde kaynağın başına gitmiş, Hacı Arif Efendi orada bir kurban keserek tanrıya şükür ve dua eylemiştir. Batal Pınarının suyu şimdi pompalarla su depolarına verilerek şehre dağıtılmaktadır. Bundan başka derenin özellikle kuzeyindeki bağlarda yüzlerce santrfuj ile işleyen kuyular açıldığından suyun da eski bolluğu kalmamıştır. Bununla birlikte gerek derenin kendi suyu, gerekse açılacak kuyular, burada yapılacak sitenin su ihtiyacını fazlasıyla karşılar.

Kavaklık’ın başı sayılan Batal Hüyük’ün doğu kısmının vaktiyle kamulaştırıldığı hakkında Şeri Mahkeme Sicillerinde şu belge yer almaktadır: (Cilt 127, Sayfa: 95)

“Batalhüyük Çayırı Eskici Hacı Hanefi zade Mustafa Efendi’den vilâyet için yüz kuruşa satın alınıp sözü geçen Çayırda 6 ceviz ağacı dahi Berber Hıdıroğlu veresesinden 40 kuruşa satın alınıp vilâyetin vakfı me’ri olmak üzere cümle marifetiyle ve Marifet-i şeri ile Ceviz için 40 kuruş sayyane defterine konulup sözü geçen Mustafa Efendi’ye tarla bahası 100 kuruş hayır sahiplerinden toplanmakla söz konusu yüz kuruş alınan ağniya esemi-i samileridir ki zikrolunur.”

Belgenin bu kısmının altında yukarıdan aşağıya iki sıra adlarla bunların yanında herkesin yaptığı bağış miktarı yazılıdır. Paralar (Faziletlu Hakimüşşeri Molla Efendi) ve Nakiyp (Nakiybüleref kaymakamı) tarafından iki koldan toplanmıştır. Hakimseri yani kadı tarafından 56 kişiden 74.50 kuruş. Nakip tarafından 21 kişiden 24.50 kuruş toplanmıştır.

Metinde kadı ve nakipin adları yazılı değilse de Kadının Hacı Mustafa adında biri Nakipin ise Behisni zade Ali Efendi oldukları sicillerdeki başka kayıttan anlaşılıyor.

Yardım yapan 77 kişiden bir kısmının soyadları (Zade) veya (oğlu) eklerinden anlaşılmaktadır. Bağış yapanlardan soy adları yazılı bulunanlar şunlardır: Bunlardan bilinenlerin şimdiki adları tırnak içine yazılmıştır.

Faziletlu Külli zade ef. (Aksoy Ali Efendi zade (Kuzanlı, Işıtman), Kethuda zade (Göğüş) Hacı Hüseyin Ef. Battal Ağa zade (Budak, Battal) Sadık ağa, Bayram oğlu (Bayram) Molla Mehmet, Kazgözoğlu Hacı Yusuf, Bazzade (Bazoğlu) Hacı Ali, Hafaf Söylemez Ef. Misafir zade, Mevlevi Şeyhi (Ocak), Keleşoğlu Molla Mehmet, Altunbaşoğlu, Hayırsızoğlu, Körpeoğlu, Kalenderoğlu Molla Feyzullah, Burunu Delik oğlu, Kuluoğlu Hacı Mustafa, Helvacı oğlu, Felk zade, Beynamazcı oğlu Abdullah Çelebi Şamşeyhoğlu (Ulusan), Ganemoğlu, Gercinli zade Hacı Molla, Samlıoğlu (Samlı), Hıyamlı oğlu (Sayın) Güzelce Mustafa Ağa, Seyfeddinoğlu ( Şahin), Davut Ağa Zade Battal Ağa ( Battal), Kamalak zade (Alpay), Mühsin zade, Horhor zade, Gani zade, Hasırcıoğlu (Tüzün), İmam zade, Badem Zade,

Belgenin ad listesi bulunan boşlukta şu kayıt yer almaktadır:

”Sözü geçen Batal Hüyük Çayırı Hüyüğe bitişik Tarik-kıyamdan kuzeyde akan suya varınca uzunluğu 280 zira (200 metre) ve doğudan batıya eni 112 zira (80 M.) dır.

6 adet ceviz ağacı ve dut ağaçları dahi vakıf cümlesindedir, Gasbolunmaya. Sözü geçen tarih şu belgenin tanımlamasına göre şehir adına kamulaştırılan bu yer Batal hüyük’ün kuzeyinde ve doğusunda 16000 m2’lik bir yer tutmaktadır. Bilindiği gibi bu yer kavaklığın batısındadır.

Kesinlik kazanmayan bir söylentiye göre şimdiki Kavaklık, Nuri Mehmet Paşa’nın kayınbabası ve devrin ünlü kişilerinden Nuri Ali Ağanın iken bundan mirasçılarına ve mirasçılarından da Battal Bey’e geçmiştir. Battal Bey Mütesellimliği (Kaymakamlığı) zamanında burasını şehre bağışlamıştır.

Sayın Üstadım Şakir Sabri Yener’in (Gaziantep’in Yakın Tarihinden Notlar ve Hatıralar) adındaki kitabından anladığımıza göre şimdiki taş kahve binasını sonradan paşa olan İsmail Fevzi Bey 1897-1899 yıllarında yaptırmıştır.

O zaman halk buraya (İsmailiye) adını vermiştir. Kavaklık adı nerden kalmıştır? Bunu bilemiyoruz, ancak burası vaktiyle Kavaklık halinde olduğundan

bu adla anılmış, sonra tek kavak ağacı dahi kalmadığı halde ad devam edip gitmiştir. Bir mesire yeri olarak ağaçlandırılması belki de İsmail Fevzi Bey zamanında olmuştur. Kavaklık 1920 yılında korkunçbir katliama uğradı. Ağaçları medeni Fransızlar tarafından tamamen kesildi. 1922 yılında düzenlenen (Ağaç Bayramı adı verilen bir törenle yeniden ağaçlandırıldı. Törene bütün Hükümet memurları, Belediye, Okullar katıldı. Hatta dikilen ağaçlara İstiklâl savaşının ünlü kahramanlarının adları verildi.

Kavaklık, Gaziantep için bir nimettir. Bu nimete yeni ve modern tesisler katarak değerlendirmek istiyen Belediyemize başarılar dilerim.

Cemil Cahit GÜZELBEY