(Sayfa 106’dan devam)

Bundan önceki hadiseler yani Cünüt dağı ve ondan evvelki harplar sırf muhasarayı yararak Antep’e girmek içindi. Bunu başaramamıştık. Ankara hükümeti Batı cephesine önem veriyor, bölgemize ise pek zayıf kuvvetler bırakmıştı. Ankara hükümeti bu bölgelerden Fransızların kendiliklerinden çekileceğine inanıyordu. Fransızlar ise bölgeye hakim olmak için devamlı yeni kuvvet getiriyordu. Türk halkının çoğuda Ankaraya uyarak mukavemeti gevşetmişti.

Fransızlar durumdan faydalanarak serbestçe Kilis’ten Antep’e doğru geliyorlar ve mevcut birliklerini takviye ediyorlardı.

Bu haberler üzerine Kilis’in Siptoruz köyüne geldim. Burada Topal Mahmut bey isminde binbaşı olduğunu sonra öğrendiğim bir kumandan vardı ki yanında Bülbül zade Hacı Abdullah muavini olarak bulunmaktaydı. Ben kendilerine dedimki Kilisten büyük bir kuvvet halinde yeni bir Fransız nakliyesinin geleceğini işittik. Köyüm Ulumasereyi boşaltayım mı yoksa hiç bir şeye dokunmadan düşmanın geçmesine seyircimi kalayım diye Mahmut bey’e sorunca, Köyü boşaltma ve sen çekiniyorsan görünmemeye bak diye bana emir verdi. Bunun üzerine Ulumasereye geldim. Mehmet Turgut beyle konuştuk. O, Karaca Kiya biz görünmiyelim bir tarafa çıkalım dedi. Kendisi Geneyik köyünde kaldı. Ben Küçükmasere köyünde kaldım. Köyümüzden Ali çavuş isminde birinci cihan harbinde bulunan bir arkadaşı tarassutcu olarak görevlendirdim. Bunu nasıl anlıyayım dedi. Bir çare düşündük. Bir sepete yumurta koyduk. Ali çavuş bunları geçecek düşman nakliyesi arasında dolaşıp satmak bahanesile durumlarını öğrenecekti. Ne ise Fransız nakliyesi Antebe geçti ben köyüme geldim. Ali Çavuş’a ne anladın dedim. 36 top, 36 makinalı tüfek, 800 süvari, on ilâ on ikibin erden ibaret piyadelerini tahminen tesbit ettim dedi. Bana ne yapacaksın diye sordu. Bu malumatı Kenan bey’e ulaştıracağım dedim. Ali çavuşu karargah kumandanı Kenan bey’e gönderdim. Ali çavuş’tan düşmana ait raporu almışlar. O sırada Geneyik’te bulunan teğmen Turgut bey de raporunu Kenan beye getirmiş bulunmakta imiş. İki raporuda karşılaştırmışlar. Benim Ali çavuş bir emir verilir mi diye beklemiş. O sırada Kenan bey yanına bir kaç subay çağırmış durumu konuşmuşlar hangi rapora inanalım değer verelim diye tartışmışlar. Sonunda subay olduğu için Mehmet Turgut beyin raporunu Ali çavuşunkine tercih etmişler. Bunları Ali çavuş subayların hafif sesle konuşmalarından anlamış, Ali çavuş’a da hadi sen git demişler. Ali Çavuş döndükten sonra Fransız kuvvetleri Kenan beyin kuvvetlerine hücum etmiş. Kenan bey düşmanın çok kesif sayı ve kuvveti karşısında da Fırat ve Birecik cihetine kadar çekilmiş.

Fotoğraf: Gaziantep Şehitlerinden bir gurubun Şehitler anıtına nakli töreninden bir an (1935)

Bundan on beş gün sonra idi. Kenan bey’in bir yüzbaşısı on yedi süvarisile Ulumasere köyüne geldi. Beni sormuşlar, gittim, Karaca Kiya sen misin? dedi. Kendimi tanıttım. O zaman aferin diye beni tebrik etti ve benimle tokalaştı. Ben bir şey anlamamıştım. Benden Mehmet Turgut beyi sordu. Buldurdum. Geldi. Turgut senmisin dedi. Evet deyince onu tekdir etti. Antebe geçen Fransız kuvvetini 800 kişilik kuvvet olarak göstermişsin, Karaca Kiya 12 000 olarak gösterdi. Sen subay olduğun için senin vermiş olduğun bilgiye itibar ettik. Az kalsın düşmanın kuvvetine aldanarak imha olacaktık. Fırat’a kadar çekilmek zorunda kaldık, diye hitap etti. Hakkında muamele yaparım çekil diye ilave etti.

Bundan sonra gelen yüzbaşı, Karaca Kiya ben Topal Mahmut bey’e gidiyorum birlikte gidelim dedi. Ben burada kalıp sizin gibi gelen kumandanlara hizmet etsem daha iyidir dedim.

HADİSE 9: ANTEP'İN HER TARAFTAN KUŞATILMASI VE TÜRKLERİN ÇEMBERİ YARMA TEŞEBBÜSLERİ

Antep’e geçen Fransız kuvvetleri yanlış bilgi üzerine hareket eden Kenan bey kuvvetlerde çarpıştıktan sonra Antep’i çembere aldı. Ne içerden dışarı ve nede dışarıdan içeri girilip çıkılmaz oldu, îçeridekilerle dışarıdakiler arasında irtibat kesildi. Bu hal bir süre devam etti. İçeriden cesaretli demir yüreklilerden bir kaç defa çıkmağı başaran oldu. Burç köyünden posta tayin olunan Mehmet çavuş Antep’in cenubunda bulunan Düztepe mevkiinden yol bularak dışarı çıkmaya muvaffak olmuş ve içerideki durumu Kenan bey’e bildirmişti. Bunun üzerine Kenan bey tertibat aldı. Memik Boynuyoğun, Beylerbeyi köyünden Mehmet Ali çavuş, Şaban ağa’nın oğlu Mehmet, Güleniz köyünden Yağcı Ahmet ve daha başka çete reislerini başına topladı. Bunların arasında ben de vardım Her birimize çetelerimizle ayrı bir bölgede cephe tutmamızı bildirdi. Benden emir bekleyin dedi.

Antep’in doğu kuzeyinden çemberi sökmek için harekete geçilmesi hakkında yatsıdan biraz sonra alaturka saat 2 sıralarında emir geldi. Ateş açılsın diye. İki taraftan da ateş başladı. Sabaha kadar devam etti. Çemberi yaramadık. Bu müsademede Şaban ağanın oğlu Mehmet Hacibaba’nın batı kesiminde vurulup şehit düşenler arasında idi. Bundan başka çok miktarda şehit verdik. Düşmanın devamlı ateşi üzerine geri çekildik. Bu sırada posta Burçlu Mehmet çavuş, Anteple dışarıdaki kuvvetler ezcümle bizim aramızda bağlantı kurmaya çalışıyordu. Tekrar Antep’e girdi. Biz çemberi bir türlü sökemiyorduk. Zira Fransız kuvvetleri yukarıda belirttiğim veçhile çok kalabalık bir kuvvet halinde Antep’in etrafını sarmış bulunmakta idi.

Devam edecek