(Sayfa 82 den devam)

Fıransızlar buradan Antep’e gitmeyip doğruca Şiveydin yakınına şimdi ki uçak alanının yanına açığa karargah kurdular. Akşam üzeri düşmana bir baskın yapalım dendi isede çeteler cephanemiz kalmadı, taşla mı döğüşelim. Hazırlığımızı tamamlayınca yeniden döğüşürüz dediler. Düşman bunun üzerine serbest olarak Antep’e doğru geçti gitti. Burada şunu belirtmeliyim ki cephane teminimiz hakikaten müşkül idi. Çetelere onar mermi ve çete reislerine kırk - elli mermi verilirdi. Bu mermiler de Halep’den getirilirdi. Bu son çarpışmadan önce 20000 mirmi getirilmişti. Şehre mühimmatın girmeside hayli güçtü. Nurganadan ve Sacırın üstünden ve pisli suyun istikametinden gelinir, o zaman Mezbahadan akan suların yetiştirdiği ağaçlık sebebile gizlendiği için gelen atlılar buradan geçer, Bekir bey camiinin bulunduğu sokaktan şehre girilirdi. Düşmanın Samırsak tepesinden açtığı ateş, Antep’e girenlere isabet etmezdi. Ne ise alınan bu yirmi bin adet mermiyi bir savaşta sarfetmiştik.

HADİSE 7: CÜNÜT DAĞIVEYA RUMEVLEK SAVAŞI

Cünüt dağı Antep’in doğusunda Humanız pınarının üstünde bulunan bir dağdır. Bundan sonra geçen hadise ve muharebe bu dağın üzerinde geçtiği için Cünüt dağı savaşı diye bahsi geçecektir.

Köfte Gediği muharebesinden sonra idi. Rumevlek köyünde Yüzbaşı Fikri bey bir karargah kurduğundan bize bir posta gönderdi. Bizi yanına çağırıyordu. Küp Halille birlikte yanına gittik. Bebirge köyünden Çete reisi Osmanı da beraber götürdük. Fikri beyi bulduk. Bize geldinizmi kahramanlar dedi. Geldik amma cephanemiz az cephanesiz savaş olmaz diye durumu anlattık. Fikri beyin maksadı toplayabildiği kuvvetlerle Antep’teki Fransız kuvvetlerine karşı bir hücum etmekti. Fikri bey beraberinde bulunan Kıytun ve Sungur isimli iki subayını çetelerin üzerine Kumandan tayin edip onların emrine uyun dedi. Biz de bu zatların kumandasında Antep’e doğru yürüdük. Fikri bey kumandanımız olduğu için harekâtı geriden takip için birlikte Antep’in doğusunda Humanız pinarının üstündeki Cünüt dağının sırtına doğru ilerlemeye başladık. Düşman hareketimizi gözetlemiş ve bizi şehre varmaksızın Cünüt dağının öbür yamaçlarında karşılamıştı Muharebe başladı. Biz dağın kayalıklarına kadar ilerledik.

Mehmet Ali Çavuş, Gürenizli Yağcı Ahmet, Gürenizli Nahsen, gibi Çete reisleri Fikri beyin emrinde savaşa katılarak çarpışanlar arasında idi. Biz Nurgana ve Humanız sırtlarından Kaytun ve Sungur beylerin Kumandasında Küp Halil, Bebirgeli Osman ve benim çetelerim ile birlikte tuttuğumuz cephede muharebeye katıldık. Çetemden Kara Halil halen sağ ve topal olarak gezmektedir. Yine köyümden Ali oğlu Mehmedin atı vurularak kendisi de hafif yaralandı. Bebirge köyünden Mehmet oğlu Mellon şehit düştü. İsmini şimdi hatırlamadığım ve Küp Halilin çetesinden yaralı bulunanlar oldu. Bunun üzerine Kumandanlara seslendim. Cephanemizin kalmadığını gaybımızın olduğunu, yaralananların sızlandıklarını bu sebeple çeteyi geri almamızı teklif ettim. O sırada Fikri beyin kuvvetleride aynen bizim durumumuzda idiler, Fikri beye haber gönderdik, çekilin bizde çekiliyoruz diye emir geldi, Cephanesi olanlar oyalamak maksadiyle ateşlerine devam etsin diğerleri ölü ve yaralılarınızı kaldırın diye talimat da verildiğinden ölü ve yaralılarımızı topladık.

HADİSE 8: KİLİS KIŞLASINA BASKIN

Sonradan paşa olan Kenan bey daima Bedir köyünde karargah kurmuş olarak bulunurdu. Arada idare bakımından yer değiştiği olurdu. Kendine tabi kuvveti de bulunmaktaydı. Ancak Kilis yolu boş sayılırdı. Burada kuvvetimizin bulunduğunu karşıya göstermek gerekiyordu. Bu sebeble Özdemir bey teşebbüse geçmişti. Özdemir bey bunun için Kilis yolu içerisinde Küçükmasere köyünde Abdullah Kiya’nın evine gelmişti. Ulumasere yol üstünde olduğu için orada kalmayı uygun bulmamıştı. Özdemir bey bana bir posta gönderdi. Yanına gelmemi emir buyurmuş.

Bunun üzerine yanıma amcam oğlu Osmanı alarak Küçükmasere köyüne vardım. Bana bir mektup verdi. Bunu al Rumevlek köyüne git orada hangi subayı bulursan ona ver dedi. Mektubu alarak hareket ettim. Orada Bedri bey ile kartal beyi buldum. Mektubu verdim. Onlar bana Karaca Kiya köyüne git yanına beş on çete al bizi bekle biz gelir seni buluruz dediler. Bir gün sonra yanlarında 25 çete ile hakikaten gelip beni buldular. 20 çete kadar ben temin ettiğimden birlikte köyden çıktık. Polat beyin karargahının bulunduğu Cercik köyüne vardık. Burada Polat beyin çetelerinden Kilisli İslam bey, Müslüman bey, Hoşaf oğlu Haci Bedir de bize katıldılar. Polat beyin maiyetindekiler süvari oldukları için dağa çıkamıyacaklarını belirterek bize bir kaç tane yardımcı ve yolu göstermek için çete kattılar. Hedefimiz Kilis kışlasını topa tutmaktı. Kartal bey’in Rumevlekte bulundurduğu iki topu atlara yüklemiştik. Bunlar cebel topu idi. Parçalar halinde taşınabiliyordu. Cercikten yola çıkıldı Keyifsiz boğazına vardık. Tepeye çıktık. Buradan Antep tarafıda Kilis’te görülmekte idi. Toplar kuruldu. Kartal bey topçuları beraber getirmişti. Kilis kışlasına dört atım top ateşi yaptık Kışlada Fransız askeri bulunmakta idi. Ancak bunlardan kimse bize mukabelede bulunmayınca bizde ateşi kestik. Kartal bey haydi gidelim dedi. Döndü Ulumasere köyüne geldik. Kartal bey benim köyde kalmamı emir verirse bunu ifa etmemi söyledi. Kendiler de toplarını alarak gittiler. Bu sırada Antep’den yanıma Ulumasereye Kahvecinin oğlu Mehmet Turgut bey isminde bir zat, Kilis yolunun keşfi ve düşmanın vaki hücumuna karşı nerelerde ne miktar kuvvet bulundurmak, top tüfek vs yi nerede mevzilemek üzerine rapor hazırlamakla görevli olarak geldi. O sırada Fransız nakliyesi Kilis’ten işliyor Fransızlar yoldan gidip geliyorlardı. Mehmet Turgut bey durumu yani Fransız kuvvetlerini keşf edip alınacak tedbirler hakkında raporunu Kenan beye götürüyordu.

İşte bu sırada idi. Fransızların Kilis’ten büyük bir kuvvetinin Antep’e geleceğini haber aldık.

(Devam Edecek)