Sayın dinleyicilerim, bundan yarım asır önce, son yüzyıllar içinde Gazianteplilerin sevgi ve saygı duygularını üzerinde toplamış mutlu kişi kimdir diye bir anket açılsaydı, ortaya atılacak adlar arasında Kadı Abdullah Mahir Efendi’nin en başta yer alacağını söylemek sanırımki yersiz olmayacaktır. Mahir efendi Gaziantep’I içme suyuna kavuşturan kimse olarak bilinir. Bu sebeple 1710 tarrihinden 1938 e kadar Gaziantep su şebekesinden faydalanan her adam, camide aptesini tazeleyen, çeşmeden testisini dolduran, kuyudan su çeken, bu sudan içen, yıkanan, çiçek saksılarını sulayan, havuzunun başında serinleyen, herkes onu rahmet bir minnetle anmıştır.

Kadı Mahir Efendi bu hayırlı işi yapmadan önce Pancarlı suyu nere akardı? Yüzyıllar boyunca (Abu havası) öğüle gelen Gaziantepliler ne içerdi? Bunu kesin olarak bilmiyoruz. Ancak dün ve bu gün içme suyumuzun esasını teşkil eden Pancarlı kaynağının, Dülük şehri önemini kaybetmediği çağlarda buraya akıtıldığı bilinen gerçeklerdendir. Menbadan özel bir mecra ile İspatırın köyünün batısında bulunan başdeğirmene kadar getirilen su buradan Dülük’e götürülmüştür. Bunu halen kalıntıları duran livas ve arklardan anlamaktayız. Bununla beraber Kadı Mahir efenden en az 100 yıl önceki çağa ait belgelerden öğreniyoruz ki Gaziantep şehrinde eski bir su şebekesi vardır. Sun’i mecralarla yüksek yerlerden kuyulara daha aşağılarda havuz ve çeşmelere bağlanmaktadır. Söylentilere göre Dülük harap olunca doğal mecrasını takip ederek Kavaklık deresinin yukarılarına gelir, burada yapılan bendle arasıra kuruyan Batal suyu ile birleşerek Gaziantep’e akıtılırdı.

İşte Kadı Mahir Efendi Başdeğirmen’den itibaren tabii mecrasında akan suyu sun’i kanallara alarak kirlenmekten, zayi olmaktan kurtarmış, bu maksatla tepeleri deldirmiş, kemerler çattırmış, Şehrin içihe girdikten sonrada eskisinden de faydalanarak yeni bir su şebekesi meydana getirmiştir. Bu arada iki değirmen yaptırmış, bunu bir vakfe bağlayarak geliriyle suyun geleceğini güven altına almıştır. Bundan başka Arasa Çarşısı ortasında (Kadı Kasteli) denilen bir havuz yaptırmıştır.

Böylece yaşadığı devrin imkanlarına göre şehri modern bir su şebekesine kavuşturan Kadı Mahir Efendi’nin bu önemli başarısı o zamanlar Gaziantep çevresinde büyük yankılar uyandırmış, başta divan edebiyatının sayılı üstatlarından birisi olarak tanınan Nabi olmak üzere sekiz şair tarafınan manzumeler yazılıp tarihler düşülmüştür.

Nabi’nin (Diyarı Ayıntabı cuyu Sacur eyledi ihya) tarih mısraı ile biten şiir, Arasadaki havuzun kitabesidir. Bu havuz, vaktiyle dört köşeli iken büyük arsa yangınından sonra yeni baştan yumurta biçiminde yapılmış, sonra buda kaldırılarak yeni yola katılmıştır.

Yazılan tarihlerden suyun 1122 Muharrem ayı içinde yani 1710 yılında akıtıldığını öğrenmekteyiz. Yeni su şebekemizin 1938’de yapıldığına göre, Kadı Mahir Efendi’nin eseri 253 yıl bu memlekete hizmet etmiştir.

Hocam Şakir Sabri Yener, Kadı Mahir efendi ve Antep suyu ile ilgili şöyle bir hikaye anlatılır:

Mahir efendi kendine arpalık olarak ayrılan yerden bir türlü gelir elde edemez. Bu halden yakınıp durur. Bu sırada Antep’e Kadıların görevlerini teftişle vazifeli bir memur gelir. Kendini tanıtmadan dinleyici yerinden yargılamaları izlerken bir köylü bir hoca ile aralarında bulunan bir kadınla içeri girer. Her ikiside kadının kendine ait olduğunu ileri sürer. Mahir Efendi kadını evine yolluyarak taraflara ertesi günü gelmelerini söyler. Biraz sonra da bir kasapla bir bakkal ellerinde para kesesi olduğu halde çekişerek mahkemeye gelirler. Kadı keseyi alıp bunlara da yarın gelip kararınızı alın der.

Bir gün sonra oturum açıldığı vakit ilkin hoca ile köylü çağrılır. Kadın hocaya teslim edilir. Arkasından kasapla bakkal davet edilir. Para kesesi kasaba verilmek suretiyle mahkemenin kararı bildirilir.

Bu yargılamaları dikkat ve ilgi ile izliyen müfettiş biraz sonra kendini tanıtarak verilen soyut hükümlerin gerekçesini sorar. Mahir efendi bunu şöyle açıklar:

— Eve gittim. Ak sarığıma biraz mürekkep döktüm temizlenmesi için kadına gönderdim. Kadın benden temizlikte kullanılan maddeyi istetti. Ve bu işi hemen başarı verdi. Sonra kesedeki paraları kaynar su dolu tencereye boşalttım. Suyun üzerinde bir yağ tabakası hasıl oldu. O vakit fakir bir köylü karısının böyle başarı ile sarık temizliyemiyeceğine, yağlı paralarında kasaba ait olduğuna kanaat getirerek bildiğiniz üzere hükümü verdim.

Müfettiş, kadının açıklamasından memnun kaldı. Askıda kalan arpalık hasılatının tahsilinde ona yardım eder. Mahir Efendinin eline önemli bir para geçer. Oda bu parayı pak sevip ısındığı Gaziantep’in suyuna harcar.

Kadı Mahir Efendinin bu hayırlı işine halkın da yardımcı olduğu söylenir. Hatta vaktiyle adliye dairesi sonra emniyet müdürlüğü olarak kullanılan halen Memik Hilmi Üzümcüye geçen binanın eski sahibi Andillioğlu adında bir adam da para yardımı yapanlar arasındadır. Eyüpoğlu camii ile Balıklı arasındaki kısma ait masrafı tarafından sağlanır. Andillioğluna bu yardımına karşılık ayrı bir kol verilir. Andillioğlunun bu su ile Çukurbostanda kendi adı ile anılan güzel bir bahçe meydana getirdiği söylentiler arasındadır. Yurdumuza yalnız adil bir hakim olarak değil hayır sahibi olarak da hizmet eden Abdullah Mahir Efendi bugün Yogoslavya sınırları içinde bulunan Bosnalıdır. Babası Şeyh Haci Beşir adındaki adamdır. İstanbul medreselerin de profesörlük etmiştir. Divan sahibi bir şairdir. Bu sıfatla Antep’e getirdiği su için kendide tarih düşürmüştür. Şakir adında şair bir oğlu da olduğu anlaşılıyor.

Bir aralık İkinci sultan Mustafa’ya sunduğu şiirlerle yükselme yoluna girmiş ise de sonra gözden düşmüş, önce Kayseri sonra Gaziantep kadılığına tayin edilmiştir. Ne yazıkki Antep su şebekesini düzelttikten biraz sonra azledilmiş sonra da hastalanarak aynı yıl içinde ölmüş, mevlevihane kabirliğine gömülmüştür.

Şehrimize böyle değerli hizmetler eden rahmetlinin hatırasını tazelemek için Belediyenin Kadı Mahir Efendi adını taşıyacak bir çeşme yaptırması çok yerinde olur.

(Gaziantep Radyosu)