(Sayı 17’den devam)

Burada sayın yazar. Dr. M. Şerif Korkut yazısına bir mola vererek bir paragraf koyuyor. Ve: Sıtma, çeltik ekimi ve D.D.T. konusunda yazılarına devam ediyor. Bunları da çok faydalı bulacağımızdan aynen not ediyorum. Sayın Dr. M. Şefik Korkut diyor ki:

“Yurtta iki, üç asırdan beri karakterini yukarıda çizdiğimiz ve kötü taraflarını tebarüz ettirdiğimiz dış iskân siyasetimiz vukua gelmekte, tehlikelerini daimî surette unuta unuta yenilerinin vukuunda tedbirlere müracaatı ihmal etmekteyiz. Aynı şekilde iç İskân da mahzurlu ve beceriksizliklerle doludur. Fırkal İslâhiye’nin dağlar aslanlarını ovalarda nasıl erittiğini bilmemiz lâzımdır. Bu felâketlerden ders almamış olmalıyız ki son zamanlarda iç İskân konusu üzerinde yeniden sık sık konuşmaya başlanmış, bu sefer ufak köyle mevzuu ele alınmıştır.

Yurtlar fetheden medenî vasfımızın temeli o zamana mahsus organizasyon kabiliyetimizde ve bir ferdin bile burnunu kanatmıyan dış iskân usullerimizdendir. Bize fetih yollarını öyle sanıldığı gibi sadece kılınç ile değil, fakat iskân yapımızın şaheser üstünlüğü açmıştır. Alçalış zamanımızın iskân usulleri ve ana vatan halkının perişan hali ve iskân sefaletleri sahamızın gayrı sıhhî durumu dolayısiyle memleketin azim fedakârlıklarına rağmen bağrımıza bastığımız ırkdaşlar ve dindaşlarımızın sıhhî vaziyetleriyle alâkadar olmayışımız verimli ırmak yataklarına bile imkân vermemiş bolluk içinde kırılıp tükenmelerini kolaylaştırmıştır.

İç İskâna gelince:

Âsri, fennî ve ilmî bir surette iskân sahalarımızı sıhhileştirmemek felâketi, ihmalcilik belâsı, koordine olmıyan mesai bugünkü proje ve plânlarımızı tehdit eylemektedir. Bu işin umumî kültür ve medeniyet seviyemizle alâkası büyüktür. Mekanizmanın işlemesinde tek bir aksama bütün sistemin bozulmasına en kesin sebep teşkil eder. Nitekim D.D.T. asrında bu işle meşgul amelenin iyi bir terbiyeden mahrum olmasından dolayı dolayı köylerde taze sıtma enfeksiyonları ve milyonlarca sivrisinek filolarının uçmalarını görmekteyiz. Sultanlar zamanında çeltik, iskân sehalarından 7 km. uzakta idi. Cumhuriyet devrimizde hiç bir faydası olmıyan kamoflaj ile köyün burnunun dibine kadar sokulmuştur. Çeltik ekimi gibi saz ziraatı ve dar görüşlü, sıhhat hususları ile koordine olmıyan iktisatçılık, sivrisinek cennetinde hiçbir değişiklik yapmadığına dair ilmî ve fennî görüşler beyan olunmuş olan kezik sulama yüzünden felâket ağırlaşmıştır. Kezik sulama nazarî olarak aldatıcı bir vasıtadır. Tüm gören tecrübesi bunu isbat etmiştir. Eskiden hayvan kordonu koruyucu usulüne müracaat edilmemesi yüzünden çok tahripkâr olan sıtma şimdi çeltiğin köye kadar sokulması amansız, kasıp kavurucu bir âfete inkılâp etmiştir.

Milliyet, insaniyet vicdanımızla haykırmak mecburiyetindeyiz. D.D.T. ile bütün sivrisinek kaynaklarına usulü dairesinde pulverizasyon ve D.D.T. li mazotaj yapmak iktisaden mümkün değildir. Çok masraflı olur. Mostralık olan D.D.T.’lenen yerlerle iş bitmiş olmuyor. Ancak bunun faydası D.D.T. var ve bununla işte sivrisinek hayatına son veriyoruz demek imkânını alâkalılara vermektir. Esasen mevcut imkânlarımız 5 milyon dekara yaklaşan sivrisinek barınaklarına yetişmezken bir de parça parça münbit arazilerimizin ortalarında saz ziraati yüzünden sivrisinek cennetleri yaratılırsa, oradaki vazifelerimiz savaşın esas ruhuna aykırı olarak ilâç dağıtmaktan başka bir mahiyet arzetmemektedir.

Üreme kabiliyetimiz bu yüzden Türk kadınının çok doğurgan olmasına rağmen yularlanmaktadır. Arzu edilen sayıda ürenmek demek, son Türk kalesinin temelleri çöküyor manasınadır. Dar görüşlü sözde iktisatçı zihniyet asıl adı ile imansız, iz’ansız, vicdansız, menfart hırsı, kör kazanç hırsı, tarihimizi, medeniyetimizi, bu bölgede, Anadoluda nice medeniyetleri göçürmüş olan sıtma felâketinin cehennemine atmıştır. Gözlerimizi açmalıyız. Savaşta noksan hımmete rağmen, alâkalı ve selâhiyetli insanlar koordine mesaide fikirlerini beyana fırsat bulamamaları ve hattâ ziraatçılar tarafından tekdire bile maruz kalmış bulundukları görülmüştür. Anadolu realitesi ile, Türk köylü realitesi ile, malzeme ve personel realitesi ile yüz yüze gelmeliyiz.

İskân sahaları sıhhileştirilmeksizin, iç iskân propagandasından sakınmalıyız. Küçük köyleri birleştirmek fikri razari olarak parlak olabilir. Ne olur o küçük köyleri yerlerinde büyümeye müsaade edelim. Fakat asıl mesele, bu fikrin yerli şartlarımızla, tatbik unsurlarımızla, sıhhî imkân ve vasıtalarımızla tayin edebilmektir. Teferruat düşünülmüyor. Sabit olmadıkça sözde tedbirlerin neticesi tarihî bir felâketi nihaî bir âfete çevirmekten öteye geçemiyecektir.

Dâva şu veya bu dâvası değildir. Vatan dâvasıdır. Millet davasıdır. İnsanlık dâvasıdır. Bereket senesine seviniyoruz. Bizimle birlikte sivrisinekler de bayram yapmaktadır. Sene yaşlık olduğu için henüz Nisan ayı içinde olmamıza rağmen bazı yerlerimizde geçen senelik kuraklıkta duraklamışa benziyen sıtmanın pençesi yakamıza yapışmıya başlamıştır. Yeter savaşsız, D.D.T. siz, usulsüz, tetkiksiz hâsılı kâfi ve etraflı düşünülmiyen devrimizde halkımızı, milletimizi, tarihimizi, istiklâlimizi sıtmanın kapkara uçurumuna atıyoruz. Sıtma karşısında cehalete, sahhî zihniyetle dar kafalı zihniyet ortasında Türk millet ve vatanı tehlikededir.

(Devamı edecek)

Cemil GÜÇYETMEZ