Gaziantep’ten Cingife-Yavuzeli’ye giderken Karakuyu Köyü sırtlarını indikden sonra, sol tarafda güneyden kuzeye doğru iki yönü kayalık ve fundalık bir vadi uzanır. Buradan Merzimen Deresi adında bir bir su akar. Halilbaş köyü, bu derenin batı tarafında, vadinin bitip kayalık ve fundalıkların başladığı yerdedir. Gaziantep’e 32, Yavuzeli’ne 6 kilometre uzaklıkdadır.

Köy, vadiye hâkim, görüş açısı geniş ve hoş manzaralı bir hüyüğün üstündedir. Önünde büyüklü küçüklü yarım düzüne pınar kaynar. Şirin bir değirmeni var. 500 metre ötesinden Gaziantep- Yavuzeli şosası geçer. Yer yer çeşitli ağaçlarla kaplı bulunan vadi, bazı Amerikan filimlerindeki manzaraları andırmakdadır. Vadiyi çerçeveleyen kayalıklar ve fundalıklar akşamın karanlığı çökerken vahşi bir görünüşe bürünürler.

Topu topu 10-15 evlik bir çiftlik olan Halil başı yazıma konu yapışım, yukarıda sıraladığım özgüllüklerinden değildir. Yer yer tarih tüten bir köşe oluşundandır. Köyün etrafı geçmişten sesler fısıldayan eserlerle kaplıdır.

Bir kere köyün üzerine oturduğu hüyük halli dilile insana bir şeyler anlatıyor. Esrarlı söylenişlerinde, benimle ilgilenin size geçmişten haberler vereceğim; neler göstereceğim demek istiyor.

Halilbaş Hüyüğü güneyden kuzeye doğru uzanır. Şekli sobedir. Batı yönünü Kaşmer Dağının eteğine dayamıştır. Doğusunda bol sulu değirmeni yaslıdır. Daha doğusunda üç lâleli güzel bir çeşme ile birkaç pınar çağlıyor. 50-60 metre ötesinden Merzimen suyu akmaktadır.

Hüyük üzerinde birçok çanak çömlek kalıntıları görülmektedir. Güney tarafında içine girilir bir kapusunun bulunduğu ve içinin kap tonoz çatılı olduğu söylenir. Vaktiyle bu köyde oturur Kirli Ali adında bir adam köyün eski sahiplerine iki kile buğday karşılığı hüyüğün kapısını göstermeği teklif etmiş, bu isteği yerine getirilmediğinden ölümüyle yalınız kendinin bildiği bu sırrı da beraber götürmüştür.

Hüyüğün binasız kısımlarında ve çevresinde yapı enkazı olduğu anlaşılan eserlere raslanmakta kazılınca bina temelleri çıkmaktadır yeryer büyüklü küçüklü kesme taşlar görülüyor. Bunlardan bazıları sonradan yapılan binalarda yer almıştır. Biri Harman yerinde diğeri çiftlik sahibinin kapısı önünde olmak üzere üç tane sütun başlığı ve kaidesi gördüm. Harman yerindeki beyaz mermerden yapılmıştır, üzerinde oyma ve kabartma nakışlar vardır. Diğer ikisi kara taftan, nakışsızdır.

Köyün karşısında Merzimen suyu üzerine köprü yapılırken temel kazısında güneyden kuzeye doğru uzanan bir su yoluna raslanmıştır. Mecra silindir şeklinde, kireçle karışık bir harçdan yapılmış künk döşelidir. Derenin sol tarafında ve köyün 100 M. kuzeyinde bağlayıp birkaç yüz m. uzayan yapı enkazı görülmektedir. Buranın adı Uzun Çarşı’dır. Künk döşeli su yolunun Uzun Çarşı’ya gittiği tahmin ediliyor.

Anlattıklarına göre vaktiyle köyün güney tarafında ev inşa yapılan kazıda üzerinde resim ve yazılar bulunan tuğla levhalarla bir ziynet eşyası çıkmıştır. Zaman zaman eski paralar da bulunmaktadır.

Dülük köyü civarında görülen kayadan oyma mezarların benzerlerine bu çevrede de raslamaktadır. Köyün batı tarafında bu mezarlardan 5 tanesi tesbit ettim. Beşi de bir çizgi üzerinde sıralanmışlardır. Kapı doğuya açılmaktadır. İki tanesinin içi taşla tıkalı birbirininki su ile dolmuştu.

Diğer ikisinin içine girdim. 10-12 kadar kayadan oyma merdivenden inildikten sonra orta yapılı bir adamın ancak sığabileceği bir kapısı vardır. Kapıyı geçince 8-10 m2 genişliğinde bir sahnaIık geliyor. Dülük’de gördüklerimin içinde 3 lahit vardı. Bunlardan biri 3 diğeri 5 lahitlidir. Lahitlerden birisi kapının tam karşısındadır. Diğerleri iki yandadır. Kapının iki yanında köylülerin hat yeri dedikleri girintiler bulunmaktadır.

Köyün batı kuzeyinde, kaşmer dağının dik yamaçlarının başladığı yerde toprak altından biri yek pare diğeri parçalı olmak üzere ak mermerde iki lahit çıkmıştır, iki sene önce yerinde durduğu söylenilen yekparesi halen ortadan kayıp olmuştur. Parçalısı eski yerinde bulunmaktadır.

Halilbaş’ın tahminen 2 kilometre güneyinde batıdan doğuya doğru uzanan ve Merzimen Suyun başını teşkil eden derenin adı Paçalı’dır. Bu derenin güneyindeki mağaraya PAÇALI MAĞARASI ve aynı yerdeki harabeye de PAÇALI HARABESİ denilmektedir. Bu civarda bir definenin bulunduğu zaman zaman bazı kimseler tarafından kurcalandığı söyleniyor.

Bu civarda merzimen suyunun sağ tarafın birisi köyün, diğeri Uzun Çarşı’nın karşısında olmak üzere iki değirmen harebesi daha vardır. İkincinin adı CİHAN BEYLİ değirmeni imiş.

Şosanın sağında ve kara kuyu sırtlarının dikliğini kayp ettiği yerde bir ziyaret vardır. Adına Halilbaş, ziyareti diyorlar. İçinde yatan devletlinin ismi de ABDÜLKADİR imiş. Kimdir kabri niçin ziyaretgâh olmuştur? Kimse bilemiyor.

Köyün adını nereden aldığını sordum. Anlattıklarına göre, vaktile burada münzevi bir hayat geçiren bir adam yaşarmış. Bu sebeble adama Hali Baş derlermiş, kelime, Sonraları Halilbaş kullanılmış. Halilbaş ile ziyaretin bir münasebetini tesbit edemedim.

Bütün bu izahlardan şu sonucu çıkarıyoruz: Halilbaş köyü ve civan eski bir medeniyetin eserlerini taşımaktadır. Bina temelleri, sütun başlıkları, lahitler, kesme taşlar, su yolları, çanak çömlek kırıkları, sikkeler bunun retdedilmez delilleridir. Şimdi hepimizin dudağına şu soru gelecektir. Acaba bu eserler hangi milletindir? Tarihte ad bırakıp geçen hangi devletindir? Bunu cevaplandırmak bir arkeolog ve tarihçinin işidir. Ancak şu kadarını söyliyebiliriz ki, Dülük’e hükmedenler buraya da hükmetmişlerdir.

Cemil Cahit GÜZELBEY