Yapıcılık deyiminin yapmak kökünden geldiği bellidir. Yapı bina ve inşaat karşılığı hem fiil hem isim olarak kullanılır. Yapıcı bina yapan inşaatçı demektir. Ancak yapı binanın taş kısmını ifade etmesine mukabil inşaat marangoz sıva ve boya işlerini de içine alır.

Sayın Ömer Asım Aksoy, Gaziantep halkevi dergisi olan Başpınar’ın 51. sayısında yayınlanan (Eski Bir Kültür ve Medeniyet Şehri) adlı tarih ve folklorumuz üzerine ışık tutan kıymetli yazısı Gaziantep yapıcılığını, bu şehrin eski bir uygarlık merkezi oluşunun belgelerinden biri olarak belirtmektedir. Yazının yapıyı ilgilendiren bölümünü konumuzla doğrudan ilgisi sebebiyle aynen alıyorum:

(Gaziantep’in hemen temamiyle taştan yapılmış olan binalarında “kor” dediğimiz taş sıralarının değişmez bir “en” ölçüsü vardır, bu ölçü eskinin dokuz parmağıdır ki bu günün yirmi yedi santimi demektir. Beş altı yüz yıl önce yapıldıklarını bildiğimiz binalardan tutunuz da şimdiye kapar yapılanların yapı taşlarının enleri hep aynı ölçüdedir. Şu durum burada ileriden beri çok değerli bir sanat, ticaret ve ekonomi şuurunun bulunduğunu isbat eder. Çünkü: Herhangi bir yapı enkazının sağlam taşları üzerlerinde ayrıca işlemeye lüzum kalmaksızın yeni bir binaya olduğu gibi konabilir. Ocaklardan taş kestirmek için hiç bir hususi bir talimata lüzum yoktur. Belli ende kesilecek taşlar herhangi bir yapıda kullanılabilir. Bunun ticarette, sanatta sağladığı kolaylık, ucuzluk ve fayda ne kadar öğülse yeridir.

Gaziantep’te yapı taşları üzerinde asırlardan beri görülen bu tipleştirme usulü herkesin kullanmak zorunda bulunduğu bir takım eşya için daha yakın zamanlarda garp memleketlerinde alıp yürümüştür. Bugün hangi fabrikada yapılmış olursa olsun bütün traş makineleri bıçaklarına uyacak şekildedir. Zımba makinelerinin hepsi aynı mesafede deli kaçarlar. Bütün klasörlerin kâğıda geçecek çivileri bu mesafeye uygun olarak yapılır. Elektrik ampulleri kaç mumluk ve hangi fabrika olursa olsun aynı yere takılabilir. Böyle yapılmasaydı düşününüz ortaya ne kadar güçlükler çıkar ve masraf ne kadar çoğalırdı.)

Yapıcılığın Piri

Yapıcıların kanaatına göre pirleri İbrahim Halilullah Peygamberdir. İbrahim Aleyhiselam Allah tarafından yerilen emre uyarak Kâbe’yi yapar. Buradan Urfa’ya gelir. Beraberinde getirdiği Yakup oğlu Yusuf ile Salih oğlu Remzi adlarındaki iki kalfasına destur verir kalfalar meşhur dergâhı yaparlar. Yapıcılık sanatını Yusuf ve Remzi’den Süryanilerden de Urfa’da Eskicioğlu, Mardin’de Şeyh Hasan adlarındaki iki adam öğrenir. Eskicioğlu, Şeyh Hasan’ın ahfadı sanatlarını asırlardan beri babadan evlada geçirmek suretiyle muhafaza ederler.

Bu iki yapıcı ailesinden gelen namlı ustaların yanında bir çok kimseler yetişir ve böylece sanat Mardin ve Urfa’dan dünyaya yayılır. Bu gün Urfa ve Mardin’deki bütün eski binalar bu iki yapıcı ailesinin eserleridir.

Gaziantep Yapıcıları

Bize yapıcılığın menşei hakkındaki yukarıdaki bilgiyi veren ve aşağıdaki bilgiyi not ettiren Ökkâş Kuranel halen Gaziantep yapıcılarının en yaşlısıdır. Yedi kuşağa kadar olan ataları, kardeşleri ve kardeşlerinin çocukları hep yapıcı ustasıdırlar.

Ökkâş Usta Murat adiyle anılan babası Mehmed ustadan başka Gaziantep Ermenilerinden (Zana zan Arakil) ustanın yanında yetişmiş, Urfa Ermenilerinden Agop ve Aruş ustalardan hupbe ve kemer inşaatı öğrenmiştir. Elli seneden fazla sanatına hizmet eden Ökkâş Kuranel yüzlerce evden maada Nizip Camii’ni Elbeyli ve Mahmut Dai hanlar’nı, Gani Baydar ve Lütfü Yüksek bilgilinin otel ve sinemalarıyla Yıldız sinemasını yapmış, Arıl Köyü Camii, ile Ömeriye, Esenbek ve Mehmet Paşa camilerini asıllarına uygun olarak tamir etmiştir...

Eski Yapıcı Ustaları Ve Eserleri Abdullah Usta

Ökkâş Usta’nın babasının dedesidir. Birecik’in iskele başındaki Ulu Camii yeniden yaparcasına tamir etmiş, Hışvahan’ını inşa eylemiştir.

HACİ MAHMUT USTA: Adı geçen Abdullah ustanın çırağıdır. Mecidiye hanı, Yeni han ve Esenbek Camii’nin minaresini yapmış, Ağa Camii’nin minaresini tamir etmiştir.

BOYNUYOGUN ALİ USTA: Tuz hanının ikinci katını inşa etmiştir. Halen yaşamakta olan meşhur ustalardan İmam usta bunun oğludur.

Ermenilerden de büyük yapıcı ustaları yetişmiştir. Bunlardan Kiyork usta Alaidevle camiini, Zanazan arakil usta Amerikan hastanesini, Kadehçi Artin usta şimdi ceza evi olan büyük kiliseyi, Ohanis usta Öğretmen okulu olarak kullanılan Kendirli kilisesi ve mektebini yapmışlardır. Bir çok Ermeni evlerinin mimarı olan Seko usta Kendirli Kilisesi’nin yapımında Ohanis ustanın yardımcısı olarak çalışmıştır. Cene Ermeni ustalarından Polat usta mermer döşeme işlerinde temayüz etmiştir. Bir çok evlerin livan ve avlu döşemeleri hep onundur. Hayri Atay merhumun evinin döşemesi Polat ustanın eseridir.

Son zamanların ustalarından İmam bilhassa minare inşaatında maharet sahibidir. Ayrıca yüzlerce ev yapmıştır. Boynuyoğunun oğlularından Ali Rıza, Hasan ve Ahmet ustalarla Hammal Ali usta, Küçük Mustafa ve Dülüklü Ali Usta zamanımızın meşhur yapıcılarıdır.

Şimdiki ustaların vazifeleri eskilere göre basittir. Bir mimar tarafından çizilen plânı tatbik ederler, mühendislerin mesuliyetleri altında çalışırlar. Eski ustalar ise hem mimar hem mühendis hem usta idiler.

Gaziantep Yapıcılığında Taş Ve Taşçı

Şehrimizde yapıcılık denince akla hemen taş gelir. Gaziantep’te yapıcılığın bir sistem ifade eder şeklinde yerleşmesi onun jeolojik kuruluşuyla ilgilidir. Eğer havara gibi kolay kesilir kolay işlenir ve ocakları şehre pek yakın bir taşımız olmasa idi belki taş yapıcılığı bu kadar önemli bir sanat haline gelmezdi. Nitekim taşı bol ve ucuz olmayan yerlerde kerpiç inşaatı ilerlemiştir.

Belli Başlı Taşlarımız

Gaziantep’te en yumuşağından en sertine kadar çeşitli taşlar vardır. Bunları yapıcı diliyle yedi bölüme ayırabiliriz.

1) Havara: Ocakta iken bir çakı ile kesilecek kadar yumuşaktır. Yazın güneş altında oldukça sertleşir. Kışın yağışlı havalarda geri yumuşar adeta sünger gibi su emer. Atalarımız bu halin sağlığa olan zararlarını önlemek için odaların iç kısımlarını tahta ile kaplatmışlardır.

2) Keymık: Buna Esenbek de derler. Havara’dan serttir. Bu sebeple binaların kuzey yöne gelen kısımlarıyla yere yakın yerleri hatta dış duvarlar hep bu taşla yapılır. Bunun sebebi hava tesirlerine dayanıklı olmasıdır. Havaralar fazla yağmura ve kara maruz kalır taşların aralıkları iyi kapatılıp sıvanmazsa buralara giren sular donar taşların çatlamasına yol açar. Bazen öğle hale gelir ki, taşlar yer yer kırılıp dökülmeye başlar. Taşın bu haline (mellah oldu) derler. Keymık taşlarda bu hal görülürse de havara ile kıyas edilemez.

3) Minare kayası: Nizip yolu üstünde şimdi Tren köprüsünün bulunduğu Haci Arap kuyusu civarından getirilir. Keymık’tan daha serttir ve daha dayanıklıdır.

Havara keymık ve minare kayasının renkleri aktır, ancak içlerinde sarı damarlar bulunanı vardır.

Taş sertleştikçe kesilmesi ve oyulması daha güç olduğundan fiyatları da sertliğine göre artar.

Yukarı ki taşlar bu isimleri nereden almışlardır. Bunu kesin olarak tesbit edemedik. Havara’nın havadan müteessir olması ile adı arasında ilgi vardır sanıyorum. Keymık’ın diğer adı olan Esenbek Gaziantep’te bir camii, şehrin güney tarafındaki Tutluk denilen yerde bir mevkiin adıdır. Esenbek Gaziantep’te bir camili, şehrin güney tarafındaki Tutluk denilen yerde bir mevkiin adıdır. Esenbek adiyle anılan camii yaptırıldığı zaman Tutluk’taki bir suyu yer altından camiin kastel ve helalarına getirilmiş bu sebeple mevkiide suda camii gibi bu adla anılmıştır.

Minare kayası adını kullanıldığı yerden almıştır. Dört yanı havaya maruz bulunan minarelere dayanıklı ve sert olan bu taş bulunarak kullanıldığı yere nisbetle adlandırılmıştır.

4) Topak taş: Buda adını bir mevkiden almıştır. Gaziantep demiryolu yapılırken Gaziantep-Maraş şosasının üzerinde topak taş denilen mevkide keşfedilerek köprüler ve istasyon binaları bu taşla yapılmış, bundan sonra halk da aynı ocaklardan faydalanarak bu adı takmışlardır. Topak taş 15 yaşındadır.

5) Beyaz mermer: Marmara adalarından gelen ak mermere hiç benzemez. Adı beyaz ise de rengine beyaz denemez. İçinde sarımtırak damarlar vardır. Beyaz mermer toprak taş ve minare kayasının daha serti olan bir taştır.

6) Kırmızı mermer: Gaziantep’in en dikkati çeken bir taşıdır. Şehrin yirmi kilo metre batısında çarkın köyü civarında bulunur. Beş altı santim kalınlığındaki tabakalar halindedir. Eskiden avlu ve sofralarla oda tabanları, eşikleri, kebapçı ve helvacı dükkânlarının tezgahlarını döşemek için kullanılırdı. Bu taşları işleyecek ustalar da vardı. Şimdi hemen hemen kullanılmıyor. Halbuki binaların yüzlerini kaplamak için en dayanıklı bir taştır.

7) Kara taş: Gaziantep mıntıkasında yer yer tesadüf edilen volkanik olduğu sanılan en sert ve dayanıklı bir taştır. Binaların temelleri, temele yakın kısımları havaya maruz köşeleri büyük binaların dayandığı amut halindeki ayaklar hep bu taştan yapılır. Cadde ve sokaklar bununla döşenir. Bundan maada eskiden mermer gibi işlenerek döşeme işlerinde de kullanılırdı. Halk buna siyah mermer diyor.

Yontulmuş Taşlar

Binalarda taşların teşkil ettiği sıralara kor denir. Taş yontulunca yükseklikleri yirmi yedi santim olur. Bu ölçü değişmez. Ne bir santim küçük ve ne bir santim büyüktür. Sayın Ömer Asım Aksoy’un yukarıya aldığımız yazısında izah edildiği gibi bu hal Gaziantep yapıcılığının dikkate değer bir tarafıdır.

Yontulmuş taşların kalınlıkları 24 santimi geçmemek üzere değişiktir. Eskiden 24 santim olarak revaçta olan kalınlık şimdi 21 santime inmiş bulunmaktadır.

Taşlar yontulduktan sonra aldığı şekillere ve kullandıkları yerlere göre şu adlar alırlar:

1) Musavat: Altı yüzü yontuludur. Kalınlığı 21, boyu 40-45 santimidir.

2) Altı ayaklı Musavvat gibidir. Farkı kalınlığının on sekiz santim oluşudur.

3) Beş ayaklı: Musat ve altı ayaklıdan farkı kalınlığının 15 santim bulunuşudur. Altı ve beş ayaklı taşlar binaların iç kısımlarındaki bölmelerde kullanılır.

4) Aççeli: Beş yüzü yontulmuştur. Binaların iç kısmına gelen kısmı yontulmamıştır. Böyle taşlara aççeli denir.

5) Merdiven taşı: Kalınlığı bir bir tarafa otuz diğer tarafa 21 santimdir. Bu ölçü merdivenin düz ve nakışlı olmasına göre değişir. Boyu 120 ilâ 130 santimetredir. Merdiven taşları ya keymık veya kara taşdan olur, havaradan merdiven taşı yapılmaz.

(Devamı gelecek sayıda)

Cemil Cahit GÜZELBEY