Gaziantep’in yetiştirdiği büyük adamları ilmî, edebî değer ve hizmetleri bakımından gruplara ayırırsak Münif Paşa'nın birinci grupta yer alacağını söylemek hatalı olmaz sanırım. Matbu-gayr-i matbu düzine ile eser yazan, birkaç dil bilen Paşa, denebilir ki bizde tam Avrupa kültürü düşünceli devlet ve ilim adamlarından ilklerindendir. Aynı Gaziantepli bir büyüğün, Cenani Oğullarından Kadri Paşa'nın kurduğu hukuk mek­tebinin ilk profesörlerindendi.

İbnü'l-Emin Mahmut Kemal Bey'in Son Asır Türk Şairleri'nde belirttiğine göre, hukuk konusunda "Telhis-i İlmü’l-Hukuk, Medhal’ü İlmü’l-Hukuk, Hikmet-i Hukuk” adında üç tane eser yazmıştır. Bu eserlerden sonuncusu, profesörken okuttuğu derslerden müteşekkildir. (Cilt 6, Sahife 1000)

Kurduğu Mecmûâ-i Fünûn ise Türkiye’de çıkan ilk ilmî dergidir. Ebuzziya Tevfik Bey bu dergiden bahisle, "Münif Efendi'nin bu eseri ile Mecmûa-i Fünûn, memleket evlatlarına ifa ettiği hizmeti kemal-i esefle tekrar ediyorum, devlet ifa edememiş. Binaenaleyh Münif Efendi'ye milletin kültür öğretmenlerinin en yararlısı gözüyle bakmak, adını memleket evlatlarının hafızasına nakşetmek cümlemiz için şükrügüzardır." (Aynı eser, Sahife 1001)

İsmail Habib, Avrupa Edebiyatı ve Biz adlı büyük eserinde (Cilt: 2, Sahife: 57, 123, 124, 131, 132)” Batı edebiyatından yapılan ilk tercüme şerhi "Telemak'ı” çeviren Kâmil Paşa'ya aittir.” diyor. Mer­hum ustada göre hemşerimiz Münif Paşa, ünlü Fransız fikir ve edebiyatçılarından Fenelon, Fontenel, Valtaire'den seçtiği 10 diyaloğu Muhaverât-ı Hükmiyye adı altında Türkçeye çevirmiştir. Tercüme dili sade ve güzeldir. Böylece Paşa'mız yalnız Türkiye’de ilk ilmî ve edebî dergiyi çıkarmakla kalmamış, ilk edebî ve felsefî tercümeyi de yapmak şerefini kazanmıştır.

Gün geçtikçe Münif Paşa'nın mem­leket kültürüne yaptığı hizmetin büyük­lüğü biraz daha ortaya çıkmaktadır. Münif Paşa'nın fikrî hayatı hakkında büyük etüt hazırladığını öğrendiğimiz felsefe öğretmeni Sayın Ziya Sömer'in sabırsızlıkla beklediğimiz bu eseri, bize büyük hemşerimizi daha iyi tanıtacaktır.

Münif Paşa'nın gençliği ve meşhur Battal Bey ile olan münasebetleri hakkın rahmetli Ahmet Orhan Battal Bey'den birkaç yıl önce dinlediğim bazı rivayetler vardır. Bunların mevsukluğu kesin olarak ileri sürülemez. Ancak taalluk ettiği kimsenin büyüklüğü sebebi ile bu söylentinin defterimde kalmasına gön­lüm razı olmadı. Şunu da hemen söyleyeyim ki benim yeni bir şey keşfetmiş gibi ortaya attığım bu malûmat belki de Paşa hakkında inceleme yapanlar tarafından tespit edilmiştir. Ne hâl ise, bunları sırayla sunuyorum.

Münif Paşa'nın dedesi Yusuf adında ûlemadan ve evliyaulluhtan bir zattır. Kızı yani Münif Paşa'nın halası Emine Hanım Muhsinzâde Ahmet Bey ile evlenmiştir. Ahmet Bey'in oğlu Muhsinzâde Seyit Efendi'nin kızı Emine Hanım'ın İzrapzâde (Barlas) Arif Efendi'den olma kızı Nefus Hanım, Küllüzâde Şair Mazhar Efendi ile evlenmiştir. Ahmet Orhan ve Mazhar Müfit Budak bilindiği gibi Mazhar Efendi'nin kızı Fatma Hanım'ın oğullarıdır. Yine Emine hanımın oğlu merhum Mahmut Barlas bunun oğludur. Rahmetli Avukat Rıfat Barlas ile Cemil ve Münip Bârlas’tır. Emine Hanım'ın üçüncü çocuğu Taha’nın Zeki ve Melahat adlarındaki çocukları adliyede hakimdirler. Böylece Münif Paşa'nın Antep’in tanınmış ailelerinden Barlaslarla akrabalıkları bulunmaktadır.

Yusuf Efendinin torunu Muhsinzâde Ahmet Bey'in bahsettiğimiz oğlu Seyit Efendi ile diğer oğlu Hacı Mehmet Bey’den gelme daha bir hayli torunları vardır.

Münif Paşa henüz 18 yaşında iken hattat ve nakkaşlıkla uğraşmaktadır. Bir gün bir sandığın üzerini yazarken oradan geçmekte olan Battal Bey'in dikkatini çekiyor. Gencin parmaklarındaki mağrifeti beğeniyor. Ailesini soruyor. Kâtip olarak yanına alıyor. Bir süre sonra Battal Bey ile kardeşi Mahmut Bey'in araları açılıyor. Münif Efendi, Mahmut Bey'in tarafını tutuyor. Battal Bey bunu işitince pek kızıyor. Bunun üzerine Mahmut Bey ile Münif Efendi birleşip önce İskenderun’a sonrada Mısır'a kaçıyorlar. Mahmut Bey Lazkiye’ye yerleşiyor. Münif Efendi ise İstanbul’a gidiyor.

Rahmetli Ahmet Orhan Battal Bey, Münif Paşa ile Battal Bey'in yıllarca sonra buluşmalarında şöyle anlatıyor:

"Münif Paşa vazife ile İran’a giderken Antep’e uğrar. Kavaklık'ta konar. Şehirden birçok kimseler ziyaretine gelir. Fakat belli kimselerden bir kişi dahi gelmez. O da Battal Bey'dir. Bu hâl Paşa'ya hatırlatılınca "O benim velînîmetimdir. O olmasa belki ben Münif Paşa olmazdım." der. Bu sözleri Battal Bey'e haber yeriyorlar. Gülerek "Münif akıllandı mı?" diyerek Paşa'yı görmek üzere oda Kavaklık'a doğru yöneliyor. Bu sırada Münif Paşa'da Battal Bey'i ziyaret etmek üzere hareket ediyor. Yolda karşılaşıyorlar. Ve Münif Paşa Battal Bey'in elini öpüyor.