(Sayfa 60’dan devam)

Sıçanın yer altıdır evleri

Eğri büğrüdür yolları

Ardına düşürmüş dölleri

Aptal olmuş küçük sıçan

Sıçan ırafta gezer

Bulgura karanfili düzer

Attar olmuş küçük sıçan

Sıçan hombur hombur eder

Pisik zombur zombur eder

Korkarım bunlar bir hal eder

Cenkçi olmuş küçük sıçan.

Nizipli meşhur Hasan Hüseyin’in bir dörtlüğü. Daha evvelki yazılarımız da Hasan Hüseyin’e ait bir iki parçaya daha yer vermiştik. Kimden duyduğumuzu hatırlıyamadık.

Bir gelinin bir kızanın cengi var

Bilemedim hangisinin dengi var

Çeker süngüsünü yare saldırır

O kızda çift sürmeli süngü var.

Bugün bayram günüdür, diye başlayan kırıkhavayı da önceki yazılarımızdan birinde söz konusu etmiş ve Adil Kocaoğlan’dan yazdığımız iki kıt’ayı bir üçüncü dörtlüğü daha olması lazım diye yazmıştık. Adil Bey’den aldığımız kısımların ikinci dörtlüğünde bir iki yanlışlık olduğunu üçüncü kıt’ayı tesbit ederken farkettik. Türkünün tamamını yazıyoruz. Bu parçanın üç dörtlükten ibaret olduğunu Hanefi Ağa söylemişti, bu cihetten arkadaşımız Hanefi Kulluş’un ikazını dikkate almakla yerinde bir hareket yapmış olduk.

Bugün bayram günüdür hele hele hele şinanay

Güzeller düğünüdür hele hele hele hele şinayım

Herkesin yüzü güler hele hele hele hele şinanay

Bayram neş’e günüdür hele hele hele hele şinayım

Az kaldı bayram ola hele hele hele hele şinanay

Kolun boynuma dola hele hele hele hele şinayım

Bir aylık hasretini hele hele hele hele şinanay

İster bir günde ala hele hele hele hele şinayım

Bugün ayın üçüdür hele hele hele hele şinanay

Girme bostan içidir hele hele hele hele şinayım

Dudakların bal şeker hele hele hele hele şinanay

Dilimi badem içidir hele hele hele hele şinayım

Kına götürmelerinde ve cehiz eğlencelerinde söylenilen kamayı çektim kından diye başlayan türkünün tamamını Şehraküstülü M. Aziz Sevük’ten derledik. Tipik bir söyleniş tarzı vardır parçanın.

Kamayı çektim kından

Gel yakından yakından

Koynundaki memenin

Ben gelirim hakkından

Oy mendil hele hele mendil

Kaldır kolların indir

Hovarda şaşkın yarim

Sen söyle ben yazayım

Ettiğin günahları

Baş deftere yazayım

Oy mendil hele hele mandil

Kaldır kolların indir

Hep şözlerin yalandır

Gir koynuma inandır

Oy mendil hele hele mendil

Kaldır kolların indir

Kilis köylerinde bahçecilik işlerile uğraşan Nahsen adında bir çiftçinin hazin sonu ile ilgili uzun havayı Kilisli Mehmet Kesici’den derledik. Hikâyesini bir kaç şahıstan sorup soruşturduk. Halk adamı imiş, zenginden alır fakire muhtaç olanlara dağıtırdı diyorlar. Önceleri Mişetil köyünde bahçe işleri ile meşgul olurmuş, sonra kalkmış Kilis’e gelmiş. Burada da aynı işi yaparken her nasılsa bir vukuatı oluyor ve Suriye’ye gidiyor. Bu arada gidip gelmeler olmuş, tabii ne boş gidilir ne de boş gelinirmiş; yanında maiyetinde çok adam bulunurmuş. Bir gün Hindo adın da biri ile arası açılıyor ve bu şahsın ihbari neticesi Kilis’in bahçelerinde yatarken basılıyor. Uzun havanın kimin tarafından yakıldığını parçayı aldığımız Mehmet Kesici de bilmiyor.

Suriye’den çıktım beşgil Badeli

Beylerden kurtardım kanlı bedeli

İsmimi sorarsan Nahsen Badeli

Vurma Hindo vurma ben Badeli Nahsenim

Neçe zincirlerden boşanacak arslanım

Suriye’den çıktım döndüm bağlara

Yönümü çevirdim kara dağlara

Benden selam söylen oğlum karaya

Vurma Hindo vurma ben Badeli Nahsen’im

Neçe zincirlerden boşanacak arslanım

Suriyeden çıktım bu nedir telaşım

İçeri bahçede kaldı öleşim

Ahmet Bey gelince doğdu güneşim

Vurma Hindo vurma ben Badeli Nahsenim

Neçe zincirlerden boşanacak arslanım

Getirin atımı nalbant nallasın

Verin parasınıda oğlum borca kalmasın

Üç beş arslanım var hayfımı alsın

Vurma Hindo vurma ben Badeli Nahsenim

Neçe zincirlerden boşanacak arslanım.

Erkekler tarafından kınalarda kız evinin kapısında kına alınırken söylenilen türküyü Yaşar Özbirecikli’den yazdık. İkinci derleme yazımızda bu türküyede yer verdikse de son dörtlüğün o zaman yanlış olarak yazılması sebebi ile kırık havanın son kıt’asının aslını ve türkünün tamamını yazıyoruz:

Kız bahçeye girdin mi

Sevdiğini gördünmü

Sevdiğini görüncede

Saçlarını ördünmü

Yar yar yar yar yar yar

Yandım yar.

Ey mismire mismire

Kınayı verin bize

Kınayı vermezseniz

Bizde küseriz size

Yar yar yar yar yar yar

Yandım yar..

Ver kınayı gidelim

Hacıya selam edelim

Hacının kızını kurt kapmış

Yolda bayram edelim

Yar yar yar yar yar yar

Yandım yar..

Su akar nemlendirir

Çayırı şenlendirir

O şendeki güzellik

Dilsizi dillendirir

Yar yar yar yar yar yar

Yandım yar.

Gaziantep’in meşhur halay kırıkhavasını aşağıda sunuyoruz. Bu kırık hava okunurken halk musikimizin ne kadar renkli olduğunu görmemek kabil değildir. Yazacağımız kırık havanın tamamını bir türlü elimizdeki dökümanların içinde bulamadığımız gibi kime sorduksa da tamamlayıcı bir şey elde edemedik.

Hışhışı hançer boynuma ley ley

Küpeli kızlar koynuma

Ben halayın başıyam ley ley

İncili küpe kaşıyam

Çekin halay dizilsin ley ley

Mahmur gözler süzülsün

Ben halayın başıyam ley ley

İncili küpe kaşıyam

Damdan düştüm gürpedek ley ley

Bir kız gördüm tarpadak

Annesi hatun görmemiş ley ley

Yüzüme vurdu şarpadak

Ben halayın başıya ley ley

İncili küpe kaşıyam.

Halk türkülerini yazarken ilâve edelim ki, türkülerin kimin tarafından söylenilip beste haline getirildiğinin kat’i olarak bilmeye çok zaman imkân yoktur. Çok zaman bir tabiat hadisesi gibi karşımıza çıkarlar. Bunun gibi türküleri tabiatla pek kaynaşmış olarak görmek mümkündür. Aşağıda yazdığımız karanfilli-güllü türkü bu neviden bir parça olup pek uzun söylenildiği yerlerde; biz, bildiğimiz iki dörtlüğünü yazıyoruz.

Karanfil deste gider hah hah hah nanay

Kokusu dosta gider hah hah hah nanay

Benim kalbimde sensin hah hah hah nanay

Senin kalbinde kimler nanay nanay nanay nanay

Nanay ellerin malı

Çürük bellerin malı

Gün olur devran döner

Elbet sararım yarı nanay nanay nanay nanay

Kadı Kastel akmıyor hah hah hah nanay

Yar yüzüme bakmıyor hah hah hay nanay

Üç deste gül kokladım hah hah hah nanay

Yarim gibi kokmuuyor nanay nanay nanay nanay

Nanay ellerin malı

Çürük bellerin malı

Gün olur devran döner

Elbet sararım yarı nanay nanay nanay nanay