İstanbul Eminönü Halkevi dil, edebiyat, tarih şubesi tarafından ayda bir çıkarılan (Halk bilgisi haberleri) mecmualarını karıştırırken 1936 Haziran tarihini taşıyan 56 . ncı sayıda Gaziantep Tıbbî folklorunu alâkalandırır bazı malûmat gözlerime ilişti. Mecmuanın kapağında aynen şu cümleler vardır: (Bu sayı, eylül 1935 te Madridde toplanan arsulusal onuncu tıp tarihi kongresine doktor Ahmet Sehil tarafından tebliğ edilen “Türkiyede tıbbî folklor hakkında rapor, a tahsis edilmiştir). Rapor çocuk ve doğuma müteallik misalleri havidir. Ben bu misallerden Gaziantebe ait olan kısımları buldum numaraları altında aynen alacağım:

4— Doğum ve safhaları

Loğusalarda doğumdan yirmi gün sonra pekmez, tarhın, karenfil, karabiber ile merhem yaparak vücuduna sürer tedbirler de-tu merhemin ismini alır. ([1]) Loğusalarda eşini suya atarlar. Bundan maksat südüniin çok olmasını temin etmektir.

5— Yenidoğan çocuklarda alınan tedbirler ve inanmalar…

Yeni doğan çocuk kırk gün yalnız bırakılmaz. Eğer yalnız kalmasında mecburiyet varsa yanına süpürge konur. (Süpürgenin evi himaye eden ruhun mücessem timsali savulduğunu söylemek' caizdir) . Yeni doğan çocuğun tırnağı altı ay kesilmez. Altı ay bitince çocuğun elini babasının para cüzdanına soktururlar ve sonra tırnağını keserler. Bu merasim uğur sayılır bu babasının kisesi için uğur telâkki edilir.

Çucuklar doğumundan yirmi gün sonra hamamda tuzlanır. Kırkıncı günü gene tekrar tuzlanır. Çocuğun göbeği düştükten sonra evde saklarlar. Eğer göbek evde saklanmazsa çocuğun âile adamı olmıyacağına ve sokakta kalmaktan hoşlanacağına itikad ederler.

Boğmaca öksüıüğe tutulan çocuğu bir maktulün mezarı etrafında dolaştırırlar. Yahut bir delikli kayadan geçirirler. ([2])

Hastaya kırmızı renkte yani kalaylanmamış yeni bir bakır kaptan su içirirler. Boynuna ufak bîr erkek anahtar asarlar. Al bezden beş parmaklı el resmi yapılıp hastanın arkasına dikilir.

Dişi düşen çocuğu Şeyh camiine götürürler. Çocuk dişi eline alarak: (al sana bir it dişi ver bana bir kuzu dişi) deye camiin duvarına sokar. ([3])

6— Löğosalarda albastı, hummayı nifasî. löğosa humması Kadın çocuk doğururken yalnız kalırsa Al karısı bir kadın şeklinde gelir, kadının ciğerini çeker, suya çalar, yani batırır. Eğer suya akarsa löğosa ölür.

Bir kadın çocuk doğurursa Bimasit kabilesinden Lemi Ahmedin oğlu Mehmedin ailesinin terliğini alıp kadının yanma koyarlar. Çünkü bu terlik sahibinin babasının babası Mahi Ahmet Al karısını yakalamış ona yemin ettirmiştir: Al karısı da yedi göbeğe kadar bunların korkusundan kaçarmış. Ahmedin oğlu Mehmedin rivayetine göre babası Al karısını su kenarında elinde ciğer olduğu halde yakalamıştır.

Al karısı uzun parmaklı olup gözü tepededir. ([4]) Löğosaların gırtlağına sarılır. Ceğerini alır, suya çalar. Vaktile birisi Al karısını ciğer elinde olduğu halde yakalamış döğmüş Al karısı da pabucunun kokusu olan yere gelmem deye yemin etmiş. Bunların kokusu olan yere gelmezmiş Al karısı şimaldan gelir, kafileye karışır. Al karısı demirden korkar. Onun için löğosanm kapısına demir yahut orak koyarlar.

Al karısı löğosaya gelir, ciğerini çalar, suya bırakır ve löğosayı öldürür. Bir kadın su kenarında bir avrat görmüş, elinde ciğer varmış. Derhal meseleyi anlayarak, elindeki çuvaldızla avratı yakalamış, Al karısı da bunun nesline dokunmayacağına yemin etmiş, elindeki ciğeri götürüp yerine koymuş. Al karısı süpürgeden korkar. Onun için löğosanın yatak odasının kapısı arkasına, süpürge koyarlar. Alkarısı gelirse (bak, bak süpürge komuşlar) dermiş.

7— Doğan çocuğu yaşamıyanların aldıkları tedbiri Çocuğu durmıyanlar yani yaşamıyanlar. Çocuk doğduğu vakit bir Araba veya Kürde satarlar. Sonra tekrar satın alırlar, ve çocuğa Arap veya Kürt deye ad takarlar. Böyle yapılırsa çocuk yaşar...

8— Çocuklar ve hastalıkları hakkında tedbirler ve inanmalar...

Söz söyleyemiyen çocukları Şeyh camiine götürürler, camiin anahtarını çocuğun ağzına sokup çenesini açarlar. Bundan sonra çocuğun söz söyleyeceğine itikad edilir.

Kurd kafasının üstüne kırk bardak su dökerler. Bu su ile ana ve çocuğu yıkarlar ([5]) Çocuk yıkanırken Kurd kafası çocuğun başıüzerine konulur. Su bunun üzerinden dökülür.

Çocuk bir bacağını diğerinin üzerine koyarsa annesinin yeni bir çocuk getireceğine itikad edilir.

Löğosalara musallat olan Al karısının çocuklarda tezahür eden şekline alacama denir. Bu hastalık nazardan olur ([6]) Çocuk buna yakalandığı zaman bayılır. Tedavisi için çan çalarlar, bu çan davarların (koyun sürülerinin) boynundaki. çandır. Çocuğu gömlek yakasından geçirirler. Sofrayı yırtıp çocuğu ondan geçirirler.

Erkek çocuğu olmıyanlar kız çoçuğuna erkek elbisesi geydirirler…

Nakleden: CEMİL CAHİT GÜZEL


[1] Bu merheme (Nevse em) derler. Kadın yirminci günü hamma gider, yıkanır. Çıkarken bu merhem sürülür.

[2] Humanızdaki (Mihterkale) olsa gerek…

[3] Başka camilerin duvar deliklerine de sokulduğu vakidir…

[4] Eski Türk masallarındaki (Tepegöz)ile alakası şayanı dikkattir.

[5] Bunun adına (Kırklama) darler»- Kadınlardaki al basmaya müşabih çocuklarda da doğumundan kırk gün sonraya kadar (Kırkbasma) denilen bir hal olur. Bunda çocuk zayıflar, bir türlü gelişmez Kırkbas lundufu yere: un gelir, yoldan yeni bir kin ise gelir ve yahut yeni doğuran bir kadın veya bir hayvan meselâ bir kedi gelirse çocuğu kırk basar. Bunun için çocuk kırklanır.

[6] Alacama: Nazardan değil korkudan olur.